Fatih Ertürk
“Bu sadece vicdan meselesi…!”
2002’de iktidara geldikten hemen sonra yaşamlarının hiçbir döneminde görmedikleri; güç, para, şan ve şöhrete kapılan bir siyasi akım bir anda kendi benliğini ve vicdanını yitirdi. İnanılmaz hatalar ve yanlışlar yapılıyor, insanlar yaşamlarını ve özgürlüklerini kaybediyor, hiç kimse bir kez ortaya çıkıp da “Pardon…!” deme nezaketini bile göstermiyordu.
Allah aşkına bir kez olsun unutmayın ve hafızanızı taze tutun lütfen…!
Tarih 22 Temmuz 2004…!
2 yılda Türkiye’nin nasıl çağ atladığını gösterme derdine ve telaşına düşen AKP iktidarı; “Hızlandırılmış Tren” adı altında normal raylarda, normal lokomotifin çektiği vagonlara 230 kişiyi bindirip “canlı test” amacıyla treni kendiliğinden hızlandırmaya çalıştı. “Hızlı değil hızlandırılmış tren” diyerek kendi kendileriyle dalga geçtiler.
Sonuç…!
Sakarya’nın Pamukova ilçesinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı tren aşırı hızdan dolayı raydan çıkmış, toplam 230 yolcudan 41 kişinin ölmüş 89 kişi de yaralanmıştı. AKP iktidarının sözcülerinden ilk demeç;
“Allah’ın takdiri, takdiri ilahi”…!
O zaman hala vicdan taşıyan hakimler ve savcılar vardı. Anında dava açıldı. Dava, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davanın sonuçlanmasıyla beraber 1. makinist Fikret Karabulut 2 yıl 6 ay hapis ve 100 YTL para cezasına, 2. makinist Recep Sönmez 1 yıl 3 ay hapis ile 333 YTL para cezasına çarptırıldı. Tren Şefi Köksal Coşkun ise beraat etmişti.
Ancak o dönem savcısının vicdanı rahat etmiyordu. Savcı TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma açılması talebinde bulundu. Anında reddedildi…
Peki reddeden kimdi biliyor musunuz…!
“Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım…!”
Hani “çok iyi espri yapar” diyerek yandaş medyanın göklere çıkardığı o Binali Yıldırım bu sefer espri yapmıyordu. Gözünden bir tek damla göz yaşı gelmeden; “Genel müdürün ne suçu var kardeşim Allah’ın takdiri” deyip işin içinden sıyrılıverdi.
Ardından yaşanan bir sürü talihsizliği pas geçerek Soma’ya gelelim.
Hatırlıyor musunuz Soma faciasını…!
13 Mayıs 2014'te Türkiye'nin Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madenci yurttaşımız kömürle birlikte yandı. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında, patlamaya elektrikli ekipmanların sebep olduğundan şüphelenildi. Yangın, vardiya değişimi sırasında meydana geldi ve 787 işçi patlama sırasında yer altında kaldı. 17 Mayıs 2014'te, toplamda 301 kişinin hayatını kaybettiği ve içeride kimse kalmaması sebebiyle kurtarma çalışmalarının sona erdiği açıklandı.
Peki kimse istifa etti mi…!
Tabi ki hayır…!
İktidara göre suçlu kimdi biliyor musunuz; “Madenciler…!”
Çünkü; “Allah’ın takdirine karşı çıkıyorlardı…!”
“Herkesin bir ömrü vardı ve madencilerin vadesi dolmuştu…!”
Bunu resmi olarak böyle açıkladılar…
Yetmedi; “Ciğerimiz yanıyor hesap sorulsun” diyen Soma’daki bir madenci yakınını; “terörist” diyerek Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel yerde tekmeledi. Peki Yerkel görevinden alındı mı…!
Hayır…!...Hatta terfi etti…!
Yusuf Yerkel; AKP'nin tek başına iktidarı kazanmasının ardından Twitter'da “Hamdolsun…!” diye twit attı. Ne de olsa dini bütün çocuktu. Kul hakkını, yaşama hakkını bilirdi…!
Yetmedi dönemin başbakanının protestolarda bulunan Soma’daki madenci yakınlarına; “Niye kaçıyorsun lan İsrail dölü” diyerek hakaret ettiği iddia edildi (https://odatv.com/niye-kaciyorsun-israil-d.lu-1505141200.html).
Bitti mi…!
Bitmedi…!
Yurttaşların anayasal haklarını kullanarak protesto gösterisi yaptığı Ankara garında bombalar patladı. 10 Ekim 2015’te 100 kişinin hayatını kaybettiği bu olayla ilgili hükümetin üst kademelerinden “Bunlar zaten PKK’lıydı” sözleri fısıldandı. Dava açıldı ancak gerekçeli kararda, Ankara Gar’ındaki ‘terör saldırısını azmettiren, yardım eden ve iştirak eden herhangi bir kamu görevlisi olduğuna dair bilgi, belge ve delil elde edilmediği’ de vurgulandı. İhmal iddialarına ilişkin soruşturmalarda takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.
Ölenler içinse iktidar yetkilileri en son olarak; “Takdiri ilahi” deyip olayı kapattılar…!
Bitti mi…!..
Ne yazık ki bitmedi daha kardeşim…!
Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018 tarihinde yine bir tren kazası meydana geldi. Kaza esnasında Kapıkule'den İstanbul'a doğru hareket eden yolcu treni Çorlu yakınlarından geçerken yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezin kayması sonucu 5 vagon devrilmişti. Kazada 25 kişi ölmüş 317 kişi de yaralanmıştı.
Tarih; 28 Şubat 2019…!..yani kazadan yaklaşık 7 ay sonra…
Kazayla ilgili Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı; siyasetçiler, bürokratlar, TCDD'nin üst yönetimi yer alan kişiler hakkında da kovuşturmaya yer olmadığını karar verdi. Makinistlere takipsizlik kararı verilirken, 4 kişi hakkında iddianame hazırlanmasını kararlaştırdı. Dönemin ulaştırma bakanı olayla ilgili; “Allah’ın takdiri” dedi…!
Peki bütün bu olaylarda DDY genel müdürü dahil bir Allah’ın kulu istifa etti mi, ya da özür diledi mi…!
Hayır…!
Şimdi neredeyse kutlama yapılacak Ergenekon davası bitti diye…!
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan 5 yıl boşu boşuna hapis yattı. Üçü intiharla 10’dan fazla insan yaşamını yitirdi. Dua edin siz yargılanan 235 kişiyi bir şekilde beceriksizliğe uğratıp telef etmediler.
Akıllı olun;
“Türk Silahlı Kuvvetlerini darmadağın eden, Türk askerini kendi genel kurmay başkanlarına rehin aldıran, Bülent Arınç gibi bir siyasi lümpenin ekranlarda hafif sırıtarak ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ diyerek adeta dalga geçtiği böyle bir olayla ilgili olarak bir tek AKP’li yöneticiden; ‘Özür’ sözcüğü duydunuz mu…!”
Unutmayın bu siyaset etme, ideoloji sahibi olma, inanç sahibi olma meselesi değil…!
Bu sadece; “Vicdan meselesi…!”
Allah’tan korkma, kuldan utanma meselesi…!