Borsanın da içinde yer aldığı sermaye piyasalarının düzenleyici kurumu SPK’nın (Sermaye Piyasası Kurulu) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, bu göreve atanmasından neredeyse bir yıl sonra ilk röportajını geçtiğimiz günlerde Sabah gazetesine verdi. Gönül röportajda, borsadaki olağandışı gelişmelere tepki ve müdahalede geç kalındığı, bazı düzenlemelerin (ters repo sözleşmeleri gibi) içerik ve zamanlamasının yanlış olduğu, halka arzların yoğunluğunun iyi yönetilemediği, bazı aracı kurumların hareket ve açıklamalarına gereken tepkilerin verilmediği gibi piyasadan gelen eleştirilere cevap veriyordu.
Borsaya dair gerçekten de çok sayıda soru işareti var. Röportajın bunları temizlediğini söylemek güç. Özellikle bankacılık hisselerinde yaşanan manipülasyon, bu manipülasyonla ilgili tutuklanan kişilerin serbest bırakılması, yeni soruşturma söylentisi ve manipülatör gruplarının kavgaya tutuştuğu haberleri soru işaretlerini artırıyor.
Bu sütunlarda 16 Ocak’ta yayınlanan "Borsa bıçak sırtındayken garip bir soruşturma hikâyesi" başlıklı yazımda manipülatör grupları arasındaki mücadelenin hukuki soruşturmalara müdahaleye kadar vardığını, grupların iktidar içindeki bağlantılarını kullanarak birbirini tasfiye etmeye çalıştığını anlatmıştım. Bir yandan da iktidarın söz konusu aktörleri dizginlemeye çalıştığı, manipülatörlere ellerini borsadan çekmeleri yönünde sert uyarı gittiği konuşuluyordu.
Ancak iktidarın istediği gibi olmadığı, bazı aktörlerin kısa süreli durgunluktan sonra Saray’a yakın bazı isimlerin koruması ve belki de koordinasyonunda eskisi gibi yollarına devam ettikleri konuşuluyor.
En tepeye yakınlığıyla bilinen ama kamuoyundan uzak durduğu için fazla tanınmayan bir iş adamının, borsanın eski ve tanınmış manipülatör kardeşleriyle birlikte hareket ettiği, konuşulan iddialar arasında. İşlem yaptıkları bazı hisselerin çoktan radara takılması gerektiği ama nedense takılmadığı dikkat çekiyor.
Diğer taraftan bir süredir gözlerden ve ekranlardan uzak duran etkili bir ismin perde arkasında Borsa'da çok aktif olduğu, hatta bazı kamu bağlantılı kaynakları da yönlendirerek endeksin çökmemesi için çalıştığı ama bir yandan da kendi menfaati doğrultusunda faaliyette bulunduğu konuşuluyor.
İktidar, tasarrufunu enflasyondan korumaya çalışan vatandaşlara geçen yıldan beri borsayı adres gösteriyor. Borsanın dövize bir alternatif olarak çıkarıldığı ve desteklendiği açık. İktidarın ve ekonomi yönetiminin bütün amacı, seçim öncesinde borsanın bu işlevinin zedelenmesini engellemek. Manipülatör gruplarının buna rağmen işlemlerine devam ettiği iddiası çok ilginç. Eğer böyleyse iktidar borsadaki gruplar üzerindeki kontrol gücünü yitirmiş demektir.
Tabii bir ihtimal daha var, o da söz konusu grupların ve onların iktidar içindeki bağlantılarının her türlü riski alarak şaibeli işlere devam ediyor olması. Eğer böyleyse seçime dair büyük bir endişe taşıyorlar ve öncesinde ne yapacaklarsa yapmak istiyorlar demektir.