Bilim ne yana
düşer usta

Sanayileşmiş ülkeler yeni ekonominin kalbine “Endüstri 4.0” mottosuyla, dijital devrimi koyuyor. Bu eşikte dayanıklı rekabet gücüne sahip olabilmesi için ülke ekonomisinde hangi adımlar atılmalı?

İlkin 4-18 yaş arası nüfusun dijital ekonomi “yetkinliklerini” geliştirecek eğitimi planlanmalı.

İkinci olarak ülkede özgün düşünceyi destekleyen; aileden şirketlere, üniversitelerden kurumlara, muhalefetten iktidara kadar nüfuz eden bir çevre ve insan odaklı ekosistem oluşturulmalı.

İş dünyasının ülke yönetiminin atacağı adımlardan bağımsız olarak, beklemeden-ertelemeden-vazgeçmeden yol aldığı alanların başında dijitalleşme ve yeşil dönüşüm geliyor.

Şirketlerinde, bağlı oldukları platformlarda, akademide, meslek kuruluşlarında “yeni dünya düzenine” uyumlu yapı taşları oluşturmaya çalışıyorlar.

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) bu çabaların bir ürünü olarak, 2018 yılında “SD-2” adını verdiği programla sanayide dijital dönüşüm çalışmaları başlattı.

Bu güne kadar yaptığı 73 çağrı sonucu binden fazla başvuruyu değerlendirerek, teknoloji kullanıcıları ile tedarikçileri buluşturdu.

Kullanıcı ve tedarikçilerin etkileşimini sağlamak üzere “tusiadsd2.og” adresiyle bir platform kurdu ve bunu interaktif erişime açtı.

Üniversiteleri ve girişimcileriyle teknoloji ekosisteminin yaratıldığı San Francisco kentindeki Amerika’nın buluş adası “Silikon Vadisi” ni ziyaret eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, ayağının tozuyla 1 Nisan’da Halk TV’de yayımlanan “İş Çayı” programına gelmişti.

Turan bu ziyaretinde 2017 yılında kurulan “TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı” nın Türkiye göçmeni yerleşik 450 üyesi ve Silikon Vadisi’nde dijital teknolojileri kullanarak depreme karşı dayanıklılık geliştirme çalışmaları yapan akademisyenlerle buluştu.

Amaç belli: Dijitalleşmeyi odağa alan genç ve yenilikçi girişimleri destekleyerek Türkiye’nin bilimsel inovasyon kapasitesini geliştirmek.

Turan’ın “Savunma sanayinden 3 bin mühendis ve Türkiye’nin dijital dönüşümde 600 bin yeni istihdama ihtiyacı varken bu alanda yetişmiş iş gücünün 40 bini, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden doktoralı 11 bin genç yurt dışına gitti” cümlesinin, üniversite gençliğinin dörtte biri işsiz olan bir ülkede ekonominin birinci gündemi olmayı hak ettiğini düşünüyorum.

Turan’ın “Geçtiğimiz 20-30 yılda yatırımların yüzde 80’i makine, araç-gereç, toprak, bina gibi maddi varlıklara, yüzde 20’si bilgiye yapılıyordu, bugün tersi oluyor” sözleri tek bir şey söylüyor: Dünya dijital devrimin içinden geçiyor.

Doktorundan, mühendisine, ülkenin en büyük sermayesi nitelikli iş gücü: Bu anlaşılıyor di mi?!

Dünya Ekonomik Forumu, sanayide dijital dönüşümün 2050 yılına kadar dünya ekonomisine 100 trilyon dolar artı değer katacağının ortaya koymuştu.

TÜSİAD bu hedef doğrultusunda Bilim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) işbirliği ile hazırladığı raporu, 13 Nisan’da düzenlenecek konferansla kamuoyuna açıklayacak.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek TÜSİAD Dijital Türkiye Konferansı’nın ana temasının “Kriz İkliminden Çıkış: Metamorfoz” olacağını belirten Turan, “Yenilikçi politikaların geliştirilmesinden yetkin insan kaynağına; finansal desteklerden dijital altyapıya kadar çok boyutlu ve bütüncül bir bakışa ihtiyaç var” diyor.

Ekonomisinin “dönüşüm” ihtiyacı ile toplumsal kesimlerin beklentilerinin ne ölçüde kesiştiğini, 14 Mayıs seçimlerinde göreceğiz!

Ya bugün olduğu gibi yaşanan tüm felaketlere “Takdir-i İlahi” denilerek rant peşinde koşulacak ya da bilim esas alınarak insanı yaşatan bir devlet yapısı inşa edilecek.

TÜSİAD ikinci yolu zorlayanlardan…

Silikon Vadisi’ne yaptıkları ziyaret kapsamında, Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden Stanford’da gerçekleştirdikleri “Deprem ve Teknoloji Paneli”nde; Stanford Üniversitesi Jeofizik Profesörü William Ellsworth, İnşaat Mühendisliği Profesörü Greg Deierlein, One Concern CEO’su Ahmad Wani ile Applied Technology Council Proje Direktörü Ayşe Hortaçsu birer sunum yapmışlar.

San Francisco’nun deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Turan, “Silikon Vadisi’nde yerin altına çip yerleştirmek suretiyle deprem erken uyarı sistemi geliştiriyorlar. Burada yerleşik üyelerimiz, Kahramanmaraş depremi ile ilgili verileri de değerlendiriyorlar. Aynı teknolojiyi Türkiye’ye getirmeye çalışıyoruz” diye de bir ön bilgi paylaşıyor.

Konuşmacılardan Wani’nin ilginç bir hikayesi de var:

Hindistan yönetimindeki Srinagar’ın büyük bir bölümü, 2014 yılında yaşanan Keşmir sel felaketi nedeniyle sular altında kalmıştı.

Wani 270’den fazla insanın ölümüne yol açan selde, yaşayıp yaşamayacağını merak ederek 7 gün boyunca mahsur kaldıktan sonra kurtuluyor.

Kendisini doğal afetlere karşı uzun vadeli dayanıklılık oluşturmaya adamaya karar veriyor.

Stanford Üniversitesi'nde yapay zeka mühendisi Nicole Hu ve deprem bilimcisi Timothy Frank ile tanışıyor.

Hu ve Frank ile birlikte kendilerini; dünyanın bugün karşı karşıya kaldığı doğal felaketlerin yıkıcı etkilerini, dijital teknolojileri kullanarak gidermeye-önlemeye adıyorlar.

Bütün konuşmacıları tek tek anlatmayacağım ama sizin de fark edeceğiniz gibi aralarında hiç de yabancısı olmadığımız “Hortaçsu” soyadı üzerinde biraz soluklanalım.

Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası” 2021 yılı ödülü; piyasalar, rasyonel beklentiler ve ihale modellerine bilimsel katkıları nedeniyle Chicago Üniversitesi “Ralph ve Mary Otis Isham Kürsüsü” öğretim üyelerinden 1974 doğumlu ekonomist Prof. Dr. Ali Hortaçsu’ya verilmişti.

Muhtemelen Stanford’daki toplantının panelistlerinden Ayşe Hortaçsu da, Boğaziçi Üniversitesi emekli öğretim üyelerinden Prof.Dr. Ayfer Akşit Hortaçsu ve Ali Hortaçsu ile aynı aileden…

6 Şubat depremiyle birlikte " Deprem Destek Ağı” oluşturduklarını belirten Turan, depremde ağır hasar alan Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’ta üretimin devamlılığını sağlamak amacıyla bölgesel ve sektörel iş dünyası federasyonlarının “Kasaba” adıyla başlattığı “konteyner yaşam merkezleri projesine destek verdiklerini belirtiyor.

Şu anda herkesin derdi, deprem mağdurlarının barınma ve gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçlarının karşılanması.

Dönüşüm-metamorfoz için “yarını” bekliyoruz.

Gayretle ve umutla…

*2018 yılında yitirdiğimiz usta şairlerimizden Refik Durbaş’ın “Çırak Aranıyor” şiirinden esinlendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi