AKP dönemi eğitim uygulamaları ile neler yaşandı?

AKP dönemi eğitim uygulamaları ile neler yaşandı?

“Çeşitli tarikat ve cemaatlerle MEB protokoller yaparak bu gerici dinsel grupları okullara sokmuş oldu. İdareci ve öğretmen atamalarında mülakat uygulamasıyla atanma hakları birçok başarılı gencin elinden alınarak, hakları yenilen adayların intiharı gibi çok acı tablolar yaşatıldı.”

Eğitim Sen önceki Genel Başkanı Kamuran Karaca ile eğitimimizi konuştuk.

Genel olarak AKP dönemi eğitim uygulamaları ile neler yaşandı?

2002 yılında iktidara gelen AKP, siyasal düşüncesine paralel olarak yaratmak istediği toplumsal modelin, Cumhuriyetin laik demokratik sosyal hukuk devleti çizgisini değiştirmek isteği olan bir siyasal yapılanma yaklaşımında olduğunu uygulamaları ile ortaya koymuştur.

Bu hedefler için diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanındaki uygulamalarını da yaşadık, yaşıyoruz.

Bu süreçte;

-Din dersleri zorunlu hale getirildi. İlkokul 2-3. sınıflara kadar indirildi.

-İmam Hatip okulları ayrıcalıklı okullar haline getirildi. İhtiyacın çok üzerinde İmam Hatip Okulları açıldı, açılıyor.

-4+4+4 eğitim modeline geçilerek yeni yapılanmanın taşları döşenmiş oldu.

-İdareci atama yönetmelikleri ve uygulamaları defalarca değiştirilerek liyakat yerine siyasal kadrolaşma süreçlerine gidildi.

-Okul öncesi eğitim zorunlu olmaktan çıkarıldı. Küçük yaşta 4-6 yaş çocuklar bile tarikat, cemaat kursları ile dinsel eğitimin bir parçası haline getirildi.

-Çeşitli tarikat ve cemaatlerle MEB protokoller yaparak bu gerici dinsel grupları okullara sokmuş oldu.

-Üniversite sınavlarında bile doğrudan sorular ve cevapları verilerek tarikat, cemaat içindeki öğrenciler üniversitelere yerleştirildi.

-İdareci ve öğretmen atamalarında mülakat uygulamasıyla atanma hakları birçok başarılı gencin elinden alınarak, hakları yenilen adayların intiharı gibi çok acı tablolar yaşatıldı. Bu uygulamalara devam ediliyor.

-Öğretmen atamalarında Cumhuriyet tarihinde ilk defa kadrolu atama yerine ‘’sözleşmeli öğretmen atama’’ uygulamasına geçildi.

-Yüksek öğretimde doğru bir planlama yapılmayarak verilen formasyon eğitimleri ile de öğretmen atama tablosu içinden çıkılamaz bir hale getirildi.

-Yüksek Öğretimde Rektör-Dekan atamaları siyasallaştırıldı, bu uygulamalar devam ediyor.

Son dönemde de ‘’eğitimde maarif modeli ,müfredat değişikliği, eğitim akademileri-öğretmen akademileri’’ uygulaması süreci başlatıldı.

Daha onlarcasını sayabileceğimiz uygulamalarla eğitim alanı tümden siyasallaştırıldı. Yaratılmak istenen toplumsal modelin aracı haline getirildi.

Saydığınız bu olumsuzlukların paralelinde karşımıza çıkan yeni başlıklarla da karşılaşıyoruz.

Üniversitelerde yemek-barınma sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Okul öncesi ve ilkokullardan başlayarak okullarda bir öğün yemek verilmesi tüm toplumun talebi olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir türlü uygulanmıyor.

Hatta bu konuda çalışma başlatan belediyeler de engelleniyor. Üniversitelerde yemek ihtiyacı ,yemek şirketleri üzerinden değil üniversitelerin kendi bünyelerinde çözülerek sağlıklı ve ucuz beslenme olanaklarının yaratılması gerekiyor. Üniversitelerde barınma yani yurt sorunu artarak devam ediyor. Devlet yurtları, KYK yurtları yurt ihtiyacının ancak %30’unu karşılıyor.

Böylece diğer öğrenciler ise tarikat-cemaat yurtlarına yönlenmek zorunda bırakılıyor. Bunu istemeyen öğrenciler 3-4 kişi birleşerek ev tutmak zorunda kalıyor ya da eğitimi bırakmak zorunda kalıyor. Yurtlara yerleşen öğrenciler ise birçok sorunla karşılaşıyor. Bu sonunlar Sayıştay raporlarına da yansıyor.

Türkiye yüzyılı ve Maarif Modeli ve geçtiğimiz yıl yapılan müfredat değişikliği ne anlama geliyor?

Geçtiğimiz yıl yapılan düzenleme 2024-2025 eğitim öğretim yılında kademeli olarak uygulamaya başlandı.

1 - 5 ve 9.sınıflarda kademeli, olarak başlayan bu uygulamaya öğrenciler açısından bakıldığında, eğitimde yaratıcı ve eleştirel düşünceyi teşvik etmek yerine itaatkar bireyler yetiştirmeyi hedefliyor.

Öğrencilere sadece bilgi yüklemesi yapılarak, düşünmeyi ihmal eden, laik, bilimsel, demokratik eğitim anlayışına ters düşüyor.

Dinci, gerici bir yaşam tarzını öğrencilere özümsetme hedefiyle ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden Diyanet başta olmak üzere tarikat ve cemaatlerin okullarda faaliyet yürütebileceği bir sistem oluşturmayı hedefliyor.

Eğitim Akademileri uygulaması ile ve siyasal iktidarın siyasal içerikleriyle yüklediği program ile öğretmenleri ’’iktidarın ideolojik taşıyıcısı’’ konumuna getiriyor.

Norm düzenlemesi ile atamaları - Proje okulları – proje okullarında öğretmen atamaları ve öğrenci tepkilerini değerlendirir misiniz?

MEB’ lığı atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişikliklere gitmektedir. Okutulacak derslerdeki değişiklikler ve alan değişikliği nedeniyle normları yeniden düzenleme sürecini işlettiği görülmektedir. Bu günlerde norm fazlası öğretmenlerin resen ataması geçici olarak durdurulmuştur. Ağustos –Eylül 2025 döneminde normlar yeniden belirlenecek, resen atama süreci yeniden başlatılacaktır.

Norm atamalarının durdurulması proje okulu öğretmenlerinin atamasında bir değişiklik yapmamıştır. 4+4 yıl çalışma süreci içinde yer değiştirme süreci Nisan başında başlatıldı. 38 bin civarında öğretmen yer değiştirmeye zorlandı. Bir bölümü de norm fazlası olarak açıkta kaldı. Okullarda öğrenciler tarafından protesto yürüyüşleri yapıldı.

Açıklamalar yapıldı. Hala sorun önemli ölçüde devam etmektedir. Özellikle proje okullarındaki deneyimli öğretmenlerin alınıp açık ve şeffaf kriterlere dayanmayan atamalara dönük tepkiler devam etmektedir.2100 civarında okulu, 79 bin civarında öğretmeni kapsayan atamalar yeni bir siyasal kadrolaşmadır.

Son aylarda yaşanan hukuksuzluklara karşı lise ve üniversitelerde gençliğin verdiği tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkede son yıllarda akıl almaz baskılar ve demokrasiye karşı adeta sivil darbe süreci yaşanmaktadır.

Sendikalara, odalara, belediyelere, gazetecilere, hakkını arayan herkese karşı açık bir saldırı vardır. Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal edilmesi ve kimsenin inanmadığı gerekçelerle cezaevine gönderilmesi sonrası;

Kendi geleceklerinden endişe duyan gençlerimiz üniversitelerde, liselerde ve meydanlarda toplumsal tepkinin adeta öncüsü olmuşlardır.

Bu gençlerimizden yüzlercesi baskıyla gözaltına alınmış, tutuklanmıştır. Çok kötü muamelelere, hakaretlere uğrayan bu gençlerimizin bir kısmı hala içerde tutulmaktadır.

Demokrasiye çok büyük bir sahip çıkışın öncüsü olmuş bu gençlerimizle gurur duyuyoruz.

Gelecek onlarındır.

Türkiye karanlığa teslim olmayacaktır.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi

Çocuk kitapları neden bu kadar önemlidir?

21 Haziran 2025 Cumartesi 05:00