Ayşenur Arslan
Abdülhamid'in Rothschild’e Borcu
Sezen Aksu’dan milyon kez dinlemişizdir. Ünzile kaç koyun eder, hala bilmiyoruz.
Ama Sedanur’un “EDERİNİ” BİLİYORUZ: 12 BİN 100 TL.
ONİKİBİNYÜZ TÜRK LİRASI.
YIL 2010.
Yer Ankara, Keçiören.
Muratcan ve ablası Sedanur etrafta dolaşıyorlar. Muratcan daha 7 yaşında. Ne dur biliyor ne durak. Koştururken birden gözden kayboluyor. Sesi bir inşaatın bahçesindeki su dolu çukurdan geliyor.
Sedanur da küçük daha. Ama bu toprakların tüm kadınları gibi, daha doğuştan koruma, kollama görevleri onun da cılız omuzlarına yüklenmiş. Hiç düşünmeden çukura atlıyor. Kardeşini iterek dışarı çıkartmayı başarıyor. Ne var ki o kurtulamıyor.
Yaşı daha 10. Sadece on!
Sonrası bildiğiniz sahneler. Koşturmaca.. Ambulans.. Feryat figan bir anne, baba..
Ama daha daha sonrası tam bildiğiniz sahneler!
*. *. *
İnşaat AKP’nin kurucu milletvekillerinden birinin, Faruk Koca’nın. Lise mezunu ama aklı belli ki ticarete de siyasete de işliyor. Sayısını en azından benim bilmediğim binaları, inşaatları var. Hatta Erdoğan onlardan birinde kiracısı. O kadar yakınlar yani.
Erdoğan o günlerde henüz “REİS” değil. Dolayısıyla sağda solda, yargıda kargıda sözü şimdiki kadar geçmiyor.
Bir de, rica ederiz efendim, Faruk Koca veya oğlu arabayla mesela bir sanatçıya veya kuryeye çarpıp öldürmüş değil.
Çocuk çukura kendisi düşmüş.
Peki o çukurun üstü veya çevresi neden kapalı değilmiş?
Aslında öyleymiş de, kimbilsin neden, arada sırada değilmiş.
Uzatmayayım. Dava açılıyor. 2014 yılında Faruk Koca tam 12 bin 100 TL, yani o zamanki milletvekili maaşı civarında bir para cezasına çarptırılıyor. Üstelik 20 ay taksitle.
*. *. *
Sedanur yaşasaydı bugün 23 yaşında olacaktı.
Eğer bu ülkeyi yoksul çocuklar memleketi haline getirdi diye birilerine, ağzımdan yel alsın, mesela Reis’e iki laf etseydi.. Belki gençliğini mapuslarda geçirecekti.
Ama öldü.
On yaşında canı pahasına koruduğu kardeşi için.. Hiç değilse onun için bir şeyler yapsaydı adalet..
Faruk Koca, o kardeşe en azından 18 yaşına gelinceye kadar “nafaka” gibi aydan aya masraflarını karşılayacak bir tazminat ödeseydi. Buna mahkum edilseydi.
Yahu! Hiç değilse 12 bin 100 TL takside bağlanmasaydı!!!!!
*. *. *
Sedanur’a, Ünzile’ye, depremde hala en ufak izi bulunamayan çocuklara Gazze’de kaybedilen çocuklar kadar ağlasalar diyeceğim..
Onlar için ağlayıp anlamadıklarından da emin olamadım.
Zira, görüyorsunuz: Gazze için kükreyip İsrail’le her türlü ticarete devam ediyoruz.
İsrail’e mal götüren gemilerle ilgili haber yalanlanamadı, bari okunmasın diye erişim engeli geldi.
Haberden haberi olan Reis Sevdalıları ise şöyle “ikna” edildi: “Eğer İsrail ile ticareti kesersek Türkiye ekonomik ambargo yer. Bu durumda AKP düşer ve CHP’nin iktidara gelmesi tehlikesi doğar.”
CHP’nin iktidara gelmesindense, iktidarda kalabilmek için günde on vakit beddua okudukları İsrail’le iş tutmayı tercih etmek..
İşte siyasal İslamın, AKP paradigmasının içyüzü. Takiyenin ta kendisi.
Ama tarihi bilenler için şaşırtıcı değil elbette.
Abdülhamit, başlıkta bunu temsilen duruyor!
*. *. *
Sokağa çıkıp sorun. Konuşanların yarısından fazlası size şu “analizi” yapacaktır:
“Dünyayı beş aile idare ediyor. Kapalı kapıların ardında aldıkları kararlarla bazı ülkelerin ekonomilerini etkiliyor. Yeri geldiğinde bozuyor. Savaşların perde arkasında da onlar ve çıkarları var.”
Bu düşüncede olanların o beş aileyi sayabileceğinden emin değilim. Ancak birinci sıraya, “yahudi” olduğunu vurgulayarak Rothschild ailesini koyacaklarından adım gibi eminim.
Peki bu ailenin Abdülhamit’le ne ilgisi var?
2000’li yıllarda iki tarihçi, Prof. Sezai Balcı ve Prof. Mustafa Balcıoğlu Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde araştırma yapma izni aldı. Uzun, kapsamlı bir çalışmanın sonunda da bulgularını bir kitapta topladı:
“ROTHSCHİLDLER VE OSMANLI İMPARATORLUĞU”
*. *. *
Kitabın başlığı aslında her şeyi anlatıyor ama “bilgi ve ayrıntı” çok önemli elbette.
İlk kez yayınlanan belgelerle anlatılanlar, “birilerinin” kahraman diye önümüze koyduklarının hikayesi.
Osmanlı Ailesi ile Rothschild Ailesi arasındaki ilişki 2. Mahmut döneminde başlamış ve neredeyse kesintisiz devam etmiş.
AKP ve Reis’in idolü 2. Abdülhamid de iki kez yüklü borç almış.
Birinde (yıl 1891) 6 milyon 316 bin 920 sterlin..
Diğerinde (yıl 1894) 8 milyon 212 bin 340 sterlin..
Aaaaa! Faizden söz etmedim mi! Faizsiz borç verilir mi canım: Yüzde 4.
Tüh! Vadeden de mi söz etmedim!
İlkinin vadesi 60, ikincinin vadesi ise 61 yıl.
Ne demek oluyor bu? Hazretin borcu Cumhuriyet’e kaldı. Ve hiiiiiç değinmezler ama, genç Türkiye kalan borcu Lozan Anlaşması çerçevesinde Rothschild ailesine ödedi.
Şu notu düşmeden olmaz: 2. Abdülhamit Rothschild ailesinin önde gelenlerine nişanlar, hediyeler takdim ediyor. Yetmiyor. 2. Abdülhamid 1888 yazında Yıldız’da ağırladığı Baron Rothschild’e bir teklifte bulunuyor:
“Anadolu şimendiferlerinin Baron tarafından teşkil edilecek bir heyetsarrafiye tarafından inşa arzusunu dermiyan buyurmuşlardır.”
*. *. *
İki tarihçi, bundan 6-7 yıl kadar “ilk kez yayınlanan belgelerle” bunları gözler önüne serdi.
Kaç kişi gördü, duydu, söz etti kim bilir!
Abdülhamit deseniz gözleri yaşaracak AKP’lilerin kaçı Sedanur’un hakkını aradı kim bilir!
Gazze deyince oturduğu koltukta arşa zıplayan kaç zamane mücahidi bunların farkında kim bilir!