Atilla Köprülüoğlu

Atilla Köprülüoğlu

Kubilây, Hasan ve Şevki Beylerin anılarına...

MUSTAFA KEMAL'IN ASKERİ; KUBİLAY !

"Kubilay Bey,

temiz kanıyla Cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır!

İmza:

Reisicumhur

Gazi Mustafa Kemâl"

Cumhuriyet ve devrimlerinin simgelerindendi…

Öğretmenliği sırasında yedek subay oldu!

Bilgenin dediği gibi;

“Bir kaşık tuzu bulunsun diye vatan macerasında,

Paşalar Paşa(sı)nın kumandasında!..”

Artık ülkenin kaygılarını dağıtan umutlarını yeşerten Mustafa Kemâl’in önderliğinde!..

Özgürlük için kılıç çekmişlerin…

Karanlığa karşı dövüşenlerin gerçekleştirdiği devrimin askeriydi o!

Onurlu bir yaşam seçmişti Yedeksubay Kubilay!..

“Menemen Olayı” değildir

Kubilay ve bekçiler Hasan ve Şevki Bey’lerin katli.

“Kubilay Olayı”dır!.

Bu şekilde anılması doğrudur!

Manisa’da yuvalanmış tarikatların ve oradan Menemen’e gelmiş gericilerin...

Cumhuriyete, devrim ve ilkelerine karşı başkaldıran hilafet yanlısı yobazların işidir!

88 yıl geçmiş o kara kapkara günden bu yana..

Ülkemizde

dini kullanan, mezhepçi siyaset iklim, kutuplaşma sözkonusu…

Yüzler gülmüyor…

Her gün acı, kan, yürekler buruk!..

Peki…

Mustafa Fehmi Kubilây’ın üniformasıyla çektirdiği rötuşlu vesikalık siyah-beyaz fotoğrafı neyi anımsatıyor?

1923 Cumhuriyeti’ne, devrime inancı!

Umudu…

Direnmeyi…

Aydınlanmayı…

Tiyatro Yönetmeni ve Yazarı Haluk Işık Hocam'ın dediği gibi

"Ekmeği nasılsa buluruz, bizler onu özgür, bağımsız, çağdaş, lâik ve bir hukuk devletine yakışır biçimde paylaşıp çoğaltacağımız Türkiye Cumhuriyeti'nin derdindeyiz."

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizeleri ile, “güzel gülümsemeli”

Mustafa Kemal'in Askeri Kubilay’ı,

bekçiler Hasan ve Şevki beyleri

-ayağa kalkarak- saygı ile anıyorum;

“23 Aralık 1930’dur,

Gece yeşilimsi,

Dağlar ak,

Bir altın çizgi gibi yerle gök,

Gün doğdu doğacak.

Don yoktur ama donmuştur sanki

Sarı yapraklarla kış kocaman bir yüz

Tarla çizgileri ile bir kilim işte

Menemen ovası dümdüz.

Yalancı Mehdi Derviş Mehmet,

Yürümüş Manisa’dan bir sarı su gibi,

Beş on adamıyla Menemen’e varmak üzere

Yılan uykusu gibi.

Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi,

Bir çınar dalı gibi yere.

Sarktı yakasından anasından gelmiş

Mavi çiçek mor çiçek bir çevre.

Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi

Bir söğüt dalı gibi yere,

Aydınlık aydınlığa yaklaşır iken,

Sonsuzluğa ere ere.

Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi,

Bir zeytin dalı gibi yere,

Düştü cebinden bir kitap,

Açıldı göklere…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atilla Köprülüoğlu Arşivi