Ekonomist Zelyut, Halk TV'de anlattı: İşte dolarda gün gün yaşanacaklar!

Dolar kuru ve ekonomi piyasalarına yönelik yorumlarıyla tanınan Evren Devrim Zelyut, Türkiye'de başta döviz sahipleri olmak üzere milyonlarca vatandaşın kaderini belirleyecek haftalara girildiğini aktarırken, Türk ekonomisini bekleyen muhtemel iki tabloyu da gözler önüne serdi.

Türkiye'de mevcut ekonomi yönetimi ve dolar kuru üzerine yaptığı yorumlar ile tanınan ekonomist Evren Devrim Zelyut, Halk TV'de konuk olduğu bir programda döviz sahiplerini nelerin beklediğini canlı yayında aktardı.

Türkiye'de pek çok alanda büyük bir değişime neden olacak 14 Mayıs seçimlerini işaret eden Zelyut, söz konusu tarihte sandıktan çıkacak kararın en büyük etkisinin ekonomiye yönelik olacağını iddia etti.

Türkiye'nin yaklaşan seçimler nedeniyle aylar öncesinden başlayan bir 'seçim ekonomisi' sistemine geçmesi ve 6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomik bilançosunun günden güne giderek ağırlaşmasının ardından çok sayıda ekonomist, seçimleri kim kazanırsa kazansın Türkiye'yi 'acı bir reçete' beklediğini iddia etmişti. Zelyut, bu görüşe kısmen katılmadığını belirtirken, seçim sonuçlarının ardından çok daha rahat bir ekonomik ortamın da mümkün olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

"Millet İttifakı'nın 'Ortak Politikalar Mutabakat Metni' içerisinde küresel piyasalara, yabancı yatırımcılara ve Türkiye'de birikim sahibi olmak isteyen herkese yönelik oldukça detaylı çağrılar bulunuyor. Gerçekten kapsamlı bir ekonomik program ve Reuters'ın da haberinde belirttiği gibi şu anda Türkiye'ye fon sahipleri adeta akın etmiş durumda.

Anket sonuçlarına bakıyorlar, ekonomide söz sahibi olan ya da olması muhtemel kişiler ile temaslar kuruyorlar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB), TL'nin değerini pul etmesi, 21 Aralık 2021 itibariyle Kur Korumalı Mevduat (KKM) denilen, hazineye ve vatandaşa yük getirmekten başka bir işe yaramayan sistemin sürdürülmesi hatta giderek daha da teşvik edilen bir hale gelmesi sonrasında elbette ekonomi politikalarında köklü değişiklikler olacak.

Bu değişiklikler AKP kazansa da yaşanacaktır ancak artık Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ya da yanındaki birkaç isimden oluşan kadronun ne Türkiye'deki yatırımcılarda ne de uluslararası piyasalarda bir inandırıcılığı kalmamış durumda. Seçimlerden önce güçlü bir mesaj vermek ve ekonomide eski politikalara dönülecek izlenimi yaratmak için Mehmet Şimşek hamlesi geldi ancak çok sert bir şekilde geri tepti. Bu nedenle benim beklentim, AKP kazansa dahi TCMB'nin seçim sonrası sert faiz hamlelerine gideceğine yönelik ancak şüphesiz bunlar da yetmeyecektir ve aylardır Merkez Bankası'nın 'arka kapı' müdahaleleri ile baskılanan dolar, sert şekilde zincirlerini kıracak, belki de 2021 yılında yaşanan kur krizini mumla aratacaktır.

Gelelim Millet İttifakı'nın kazandığı senaryoya. Burada az önce bahsettiğim gibi zaten hazırlanmış bir ekonomik politika mevcut, yetkin ve liyakat sahibi ekonomi kadroları da fazlasıyla mevcut. Beklentim, seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde Türkiye'ye ilk aşamada en az 100 milyar dolarlık bir sıcak para girişinin olacağı yönünde.

Çünkü biliyoruz ki tüm fon sahiplerinin, yatırımcıların gözü Türkiye'ye dönmüş durumda. Hatta bırakın seçim sonrasını, anketlerde şu anda önde olan Kılıçdaroğlu iyice farkı açarsa ve yatırımcı "Tamam, bu iş bitti" şeklinde düşünürse, parayı buraya taşımak için Mayıs ayını bile beklemeyecek ve önalacaktır.

O nedenle, Millet İttifakı kazansa dahi Türkiye'yi kötü bir ekonomik tablo bekliyor yorumuna tam anlamıyla katılmıyorum. Evet, dolar kuru seçimlerden sonra hızlıca 23-24 bandına yükselecektir ancak sonrasında erken bir geri çekilişle 16-17 liralara dönebilir. Hatta öyle ki, Türkiye için dövizin yükselmesinden ziyade, Türk lirasının hızlıca değer kazanması bir tehlike yaratacaktır.

İhracatçının mağdur olmaması açısından yeni ve liyakat sahibi TCMB, bu duruma müsade etmeyecektir. Geçmişte olduğu gibi döviz ihaleleri ile net rezerv yükseltilirken, swap kısmında da bir kayıp yaşanmasının önüne geçilmesi oldukça güçlü ihtimal gözüküyor.

Özetle, Türkiye'yi bekleyen ekonomik sıkıntılar, seçim sonuçlarına göre çok kısa süreli olabilir. Sonrasında da büyük bir rahatlama dönemi ve iyiye gidiş gözlemlenebilir. Küresel finans devleri, Dünya Bankası raporları ve IMF gibi kurumların açıklamaları 2030'a kadar ekonomide kötüye gidişin, uluslararası bir yoksullaşmanın süreceğini belirtse de, Türkiye burada durumu en azından kendisi için tersine çevirme şansına sahip.