Tolga Şardan (Büyüteç)
Afganistan'dan yayılan uyuşturucu neden artıyor?
Önce, geçen Aralık’ta Erzincan’da bir TIR’da 1.2 ton eroin yakalandı. Ardından geçen hafta sonu bu kez Erzurum’da yine bir TIR’da 1.5 ton dolayından eroin ele geçirildi.
Dahası, iki gün önce İstanbul’da 850 kilogram eroin ele geçirildi.
Ayrıca, geçen yıl boyunca Van’da yakalanan 5 ton dolayında eroin var. Arada farklı kentlerde 100-200 kilogram arasındaki miktarda yakalamalar var.
Son dönemde ülkemizde ele geçirilen eroinin neredeyse tamamına yakını Afgan menşeili. İran üzerinden Türkiye’ye giren eroinin yine büyük bölümünün teslim adresi Kıta Avrupası ve İngiltere.
Asya’dan Avrupa’ya doğru yapılan uyuşturucu sevkiyatında üç ayrı ana güzergâh var. Kuzey hattı, Afganistan – Türkmenistan – Rusya – Ukrayna’dan Avrupa’ya giden hat. Güney hattı, Afganistan – İran- Körfez – Afrika – Avrupa’ya ulaşan güzergâh. Üçüncüsü de tarihteki ilk sevkiyat yolu olan Afganistan – İran – Türkiye – Balkanlar – Avrupa ulaşım sistemi.
Aslında bu yaşananlar yeni değil, yaklaşık 50 yıldır süregelen bir durum.
Türkiye’nin dünyanın en önemli ticaret yollarından birisi olan İpek Yolu üzerinde konumlanmasıyla birlikte Avrupa ve Asya arasında köprü olmasından kaynaklanan bir sonuç.
Peki neden son dönemde Türkiye’de özellikle eroin yakalamasında artış var? Sevkiyat mı arttı? Denetimler mi yoğunlaştı? Nedir bu durumun gerekçesi?
Bu konuda yaptığım araştırmanın sonuçlarını okurlarla şöyle paylaşabilirim:
- Günümüzde dünya üzerinde eroin kullanımında önemli denilebilecek oranda artış yaşanıyor. Her ne kadar kokain ve laboratuvar ortamında imal edilen yapay kimyasal uyuşturucuların pazarı bulunsa da eroin hâlâ en çok tercih edilen afyon türevi.
- Bu tercihin başı çektiği yer ise Amerika ve Avrupa, özellikle Kıta Avrupası. Amerika’nın arzını Güney Asya ve Meksika’daki eroin imalathaneleri, Avrupa’nın arzını ise büyük oranda Afganistan karşılıyor.
- ABD’nin, 11 Eylül saldırılarını gerekçe gösterip El Kaide’yle mücadele etmek kapsamında Afganistan’a yaptığı askeri müdahalesi ülkedeki afyon üretimini deyim yerindeyse patlattı. ABD müdahale öncesinde 2002’de 17 bin hektar afyon hasadı yapılan Afganistan’da 2017’de 324 bin hektar, 2018’de ise 263 bin hektar afyon hasadı yapıldı. Geçen yıl yaşanan düşüşün sebebi ise ilginç: Kuraklık. Yeterli yağış almaması nedeniyle ülkedeki afyon rekoltesi geçen yıl düştü.
- Afganistan’da 2017’deki 9 bin ton afyon hasadından 600 ton, 2018’deki 6 bin 400 tonluk rekolteden ise 450 ton dolayında sadece eroin imal edildiği değerlendiriliyor.
- İmal edilen eroinin üç ana rotaya dağıtılmasıyla rota başına ortalama 2017’de 200’er ton, 2018’de 150’şer tonluk sevkiyat yapıldığı düşünülüyor.
- Henüz açıklanmayan Birleşmiş Milletler’in (BM) 2017 verilerine göre dünyada en çok yakalama yapan ilk üç ülke; Pakistan, İran, Türkiye biçiminde sıralanıyor. Bu üç ülkenin yakaladığı eroin miktarı beş basamaklı sayılarla ifade edilirken, Avrupa ülkelerinde henüz dört basamaklı değeri göreni yok.
- Üç ülke ve Avrupa ülkelerinin 2017’de yakaladığı eroin miktarı toplamda yaklaşık 80 – 85 bin ton dolayında. Bu rakamlara bakıldığında, Avrupa’ya giden yaklaşık 120 ton dolayında eroinin yakalanamadığı anlaşılıyor.
- Afgan menşeili eroin sevkiyatında üretim kaynağından sonraki ilk çıkış noktası olan İran önemli bir kavşak noktası. İran, uyuşturucuyla mücadelede çok çaba harcıyor. Ancak buna karşın güzergâh üzerinde olması nedeniyle bu çabasının karşılığını almakta oldukça zorlanıyor. Sadece Kocaeli Emniyeti’nin bir yılda yakaladığı eroin miktarı, neredeyse üretici Afganistan’ın yakaladığı uyuşturucu miktarına denk.
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Yani, doğrudan Türkiye’yi ilgilendiren boyutu.
İran’ın yaşadığı uluslararası ticari kısıtlama nedeniyle kullanılamayan güney hattı yerine kaçakçılar, Türkiye – Balkan rotasına yüklenmeye başladı. Zira bu güzergâh, tarihi ticaret yolu olan İpek Yolu.
Bu yüklenmenin yanı sıra özellikle Emniyet teşkilatında uyuşturucu maddelerle mücadele anlamında yenilenen yapılanmanın sonucunda yakalanan uyuşturucu miktarında artış yaşanmaya başlandı.
Şöyle ki, Emniyet Genel Müdürlüğü, 17-25 Aralık süreci sonrasında 2015 yılında narkotik birimleri, çatısı altında bulunduğu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) bünyesinden ayrılıp özerk yapıya kavuştu.
Bu düzenleme çerçevesinde öncelikle taşradaki birimlerin yapısı değiştirildi. 2000’li yılların başında illerde KOM birimlerin içindeki narkotik birimleri, tıpkı merkezdeki gibi özerk birim haline geldi.
Özel birimlerde bu amaçla gelişen teknoloji desteğiyle – ki bu destek “risk - analiz” sistemlerinde kullanılmaya başlandı – yetişmiş personelin görev yapmasıyla önemli sonuçlar elde edilmeye başlandı.
Örnek vermek gerekirse, Erzurum’daki son operasyonda herhangi bir muhbir ya da ihbar yok. Aşkale yolu üzerinde narkotik madde yakalama uygulama noktasındaki görevliler tamamen mesleki şüphe ile durdurdukları TIR’da narkotik köpekleriyle inceleme yaparken kaçakçılığı ortaya çıkardı.
Bu yakalamanın, gece yarısına yakın bir saatte ve ortalama -25 derecelik iklim şartları altında gerçekleştirilmesi; işini iyi ve layıkıyla yapmaya çalışan, sadece devletten emir alıp yurttaşı için mesai harcayan polislerin halen var olduğunun da işaretidir.
Yoksa yakın geçmişte FETÖ döneminde örneklerinin yaşandığı üzere, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, kimselerin bulunmadığı bir saatte yapılan bu yakalamadan pay alabilmek amacıyla sahte ihbar yapıp muhbir ikramiyesi alma imkânları varken, Cumhuriyet tarihinin en büyük narkotik operasyonunu yaparak giydikleri üniformanın hakkını veren polisler büyükçe bir tebriki hak etmişlerdir.
Uyuşturucu maddeyle mücadelede artık diğer kurumların da kendilerini geliştirmesi ve suçla mücadeleye katkı vermesinin zamanıdır.