Kılıçdaroğlu'ndan sert sözler! "Bunlar insanları böldüler, ayırdılar"

Kılıçdaroğlu'ndan sert sözler! "Bunlar insanları böldüler, ayırdılar"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, dış politikadan ekonomiye hükümeti sert sözlerle eleştirdi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar;

Adalet Yürüyüşü’nün ikinci yılındayız. O yürüyüşe katılanlardan ne yazık ki aramızdan ayrılanlar oldu. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Elbette adalet, insan haklarından yanayız bunlar demokrasinin olmazsa olmazı.

MURSİ’YE ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM

Muhammed Mursi darbe ile devrildi. İki değerli milletvekilimi Mısır’a gönderdim, gidin yetiklilerle görüşün siyasi idamlara başvurmasınlar dedim. Kendisi mahkeme salonunda yaşamını kaybetti, Allah’tan rahmet diliyorum. Gönül isterdi ki bir Cumhurbaşkanı’na değer şekilde defnedilsin. Gizlice, sadece ailesinin katıldığı bir törenle defnedildi bu hiç kabul edilebilir değildir.

”O HAKİMİN YAPTIĞI AYIPTIR”

Bir grup akademisyen barış bildirisine imza atıyorlar bazıları hapiste bazıları tahliye oldu. Yine bir akademisyen imza atmış mahkemeye çıkmış. 30 ay hapis cezası öngörülüyor. Avukatı diyor ki benzer davalar dolayısıyla avukatlar beraat verdi. Mahkemenin verdiği cevap: o berat hakimin ayıbıdır. Bu hakim denen kişinin böyle bir cümleyi kullanmasının yargı üzerine düşürdüğü gölgedir. Başka bir mahkemenin verdiği beraat kararını ayıplıyorsan aşağılıyorsan senden daha ayıplı hakim yoktur. Merak ettiğim HSYK bunu ne yapacak? Bu tür insanlar adalet kavramının içini boşaltıyorlar.

“KRİZ DEMEK YASAK! MUTFAKLARDA YANGIN VAR…”

Bu memlekette kriz var demek yasak. Ülkenin ekonomistleri düşünürleri kriz olduğunu söylüyor. Herkes kriz olduğunu biliyor. Çünkü günlük hayatın parçası. Bir yabancı ajansın muhabiri de dahil olmak üzere neden kriz var diye suç duyurusunda bulunuldu. İçlerinde Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş var. Kriz var diyenlere BDDK diyor ki bir dakika bunu söyleyemezsin diyor. Asıl suç duyurusunu memleketi bu hale getirenler hakkında bulun. Mutfaklarda yangın var.

“DIŞ POLİTİKADA ASLOLAN…”

Türkiye’nin sıkıştığı bir alandan bahsetmek isterim. Dış politikada milli olmamız gerekir. Dış politikada aslolan Türkiyemizin çıkarlarıdır. Muhalefet de hükümet de ortak savunmak zorundadır. Önümüze konan bir çizginin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Yurtta barış dünyada barıştır. Kim söylüyor bunu savaş medyadanlarından gelen Gazi Mustafa Kemal söylüyor. Halbuki yurtta barış dünyada barış evrensel bir söz haline gelmiştir. Bütün uluslararası kuruluşların ortak sözü haline dönüşmüştür. Gazi Mustafa Kemal bunları söylemiyor. Komşuları ile bütün devletler ile iyi geçinmek Türkiye’nin esasıdır.

“KAYBEDİYORUZ”

Türkiye’nin dış politikasının 180 derece değişmesi gerekiyor. Kaybediyoruz. Saraydan bir yetkili değerli yalnızlık olarak tanımlamıştı. Dış politikanın ekseninde dünya halklarıyla barış içinde geçinmek ve yaşamak vardır. Mustafa Kemal, cumhuriyeti kurduğu zaman ilk yaptığı iş tüm komşularıyla barış anlaşması yapmıştır.

“KIBRIS POLİTİKASININ DA DEĞİŞMESİ GEREKİYOR”

O nedenle komşularla ilişkiler son derece önemlidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı. Kıbrıs’ta kimsenin burnu kanamadı. Kıbrıs politikasının da artık değişmesi lazım. Yeni bir hamlenin yapılması gerekiyor. Bu adım atılmazsa ileride büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız.

DIŞ POLİTİKA

16 adayı kaybettik. Göz göre göre kaybettik. 16 ada Yunanistan’ın işgali altında ses çıkaramıyorlar. Niçin? Süleyman Şah türbesini kaçırdılar. Devasa bir ordumuz var kardeşim. 3 tane çapulcunun baskısıyla türbeyi kaçırdılar. Bir de kahramanlık edebiyatı yapıyorlar. Üzüldüğüm nokta bu. Her gün çarşaf gibi fotoğraflar yayınlanıyor. Nerede bu ülkenin çıkarları. Her gün bir şeyler kaybediyoruz. Bakmayın havuz medyasına. Bu konuları yazmıyorlar asla. Uluslararası sözleşmelerin bize verdiği hakları bile kullanamıyoruz. 16 ada işgal edilecek senin sesin bile çıkmayacak. Yunanistan’ın tamamında silahlı birlikler var. Saray lale devrinde. Kızacağına bağıracağına aç oku kardeşim. Senin hakların elinden alınırken neden itiraz etmiyorsun?

”AKP’Lİ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM…”

Doğu Akdeniz’de dışlanırlar seyrederler. Türkiye uluslararası yalnızlığa sürükleniyor. AKP’li kardeşlerime seslenmek isterim. İktidara getirdin eyvallah. 16 ada işgal edilirken sen ses çıkarmayacak mısın kardeşim?

“VİCDAN VAR KARDEŞİM!..”

AKP’li kardeşim sen önüne gelen milletvekiline sor. Bir gecede ne oldu da Suriye düşman oldu? Bize cevap vermiyorlar sana cevap versinler. 3 milyon 600 bini aşkın Suriyeli var. Her ay çoğalıyorlar. Başımıza bu belayı açtın ve 35 milyar dolar harcadığını söyledin. Benim gencecik fidanlarım şehit olacak, bunlar tatil yapacaklar. Vicdan var kardeşim!

“3.5 MİLYON SURİYELİ DAHA GELECEK!”

Ben kimseye düşman değilim. Ben bu ülkeyi bu hale getirdi onu sorgulamak istiyorum. İdlib’de de sıkışıyoruz şimdi. Ne ağır silahları çıkarıyorlar ne teröristleri çıkarıyor. Şimdi karadan Esad, havadan Rusya vuruyor. 3 buçuk milyon Suriyeli daha gelecek. Sarayda oturanlar ne yapıyor? Efendim Trump’la, Putin’le görüştüm. Sana Suriye’ye kim gir dedi? Egemen güçlerin maşası olursanız başınıza bunlar gelir. Suriye’ye silahlar nereden geliyordu? Suudi Arabistan’dan gelip Türkiye’den gidiyordu. Şimdi Suudi Arabistan düşmanımız. Dış politika sıradan bir olay değildir. Milli olmak zorundadır. Eğer bize danışsalardı sakın Suriye’ye girmeyin derdik. Suriye bizim komşumuz. Oradaki yangın bize sıçrayacak. Suriye’de yangın çıkıyor, benzinle gidiyoruz. İnsanlar ölüyor. Batının egemen güçleri silah vermiş. Burada da güçler saldırıyor Allah Allah diye. Neden birbirlerini öldürüyorlar? Egemen güçlerin maşası olursanız böyle olur. Neden diyordum dış politikanın 180 değişmesi lazım.

“İNSANLARI BÖLDÜLER, AYIRDILAR”

AKPli kardeşime sesleniyorum. Kim bu hale getirdi bu ülkeyi. Vicdanına sor bir Allah aşkına. Bütün bunları yaparken müslümanlığı da politik bir malzeme olarak kullandılar. İnsanları böldüler ayırdılar. Kardeşim herkesin inancı var. Kimin daha çok müslüman daha az müslüman olduğunu bilen bir Allah’tır. Memlekette adaletsizlik diz boyu nelerle ulaşıyoruz.

“BUNLAR EKONOMİYİ BİLMİYORLAR”

Ekonomik kriz var diyen gazetecilerin hapse girmesini istiyorlar. Mutfaklarda gerçekten yangın var. İstanbul’un gecekondu mahallelerini geziyorum. Hiç geliri olmayan aileleri düşünün. Görünce tabloyu insan üzülüyor. Adaleti sadece hakim dağıtmaz. Yönetici de adalet dağıtır. Karnı tok olanın ben huzur içinde yatayım demeye hakkı yoktur. Geldiğimiz nokta çok acı. Kredi kartlarında taksit sayısını uzattılar. Adam zaten kredi kartından dolayı icrada adam. Bunlar ekonomi bilmiyor. Ekonomi dediğin nedir arkadaş sen biliyor musun? Ekonomi kalkınma demektir. Ekonomide herkes standardının yükselmesi lazım sen bunu biliyor musun?

Ben isyan etmeyeyim de kim etsin. Ben söylüyorum hakaret ediyorlar. Kibir abidesi bilmez, sosyete damat da bilmez bunları. Program açıklıyorlar ekonomiyi düzelteceğiz diyorlar. Çünkü gömleği yanlış iliklediniz. Bilmiyorsunuz.

“TÜRKİYE SAVRULUYOR”

15 mayıs 2019’da bir karar aldılar. Binde bir oranında döviz işlemlerinde getiriyoruz dediler. Bir ay sonra 17 Haziran’da Erdoğan sanayicileri topladı. Kaldırdık dedi. Niye getirdin niye kaldırdın? Ne müjdesi kardeşim. Gerçekten de Türkiye yönetilmiyor savruluyor.

Domates yüzde 96 fiyatı artmış. Soğan yüzde 97 artmış. Taze fasulye yüzde 123 artmış. İşsizlik 8.5 milyona dayandı. Bundan çıkmanın yolu üretimden geçer. Nasıl düşürsün adam fiyatı. Elektrik zamlı ilaç zamlı. Bu adama geçen seneki fiyattan üreteceksin diyorlar. Sadece bu yılın ilk 4 ayında buğdaya 679 milyar dolar para ödedik. içeride buğday taban fiyatı 1350 lira. Bunlar gerçekten milli değiller. Bunların gerçekten üretimden haberi yok.

AKP’li kardeşlerime seslenmek isterim; Erdoğan ne diyor ‘Bu kardeşinize oy verin ben hepsini düzelteceğim’ dedi. Oylarınızı verdiniz, işsizlik düzeldi mi, yolsuzluk azaldı mı? Bizden genç bir arkadaş var. Namuslu, huzurlu bir arkadaş. Ekrem İmamoğlu düzgün bir arkadaş. Ben düzelteceğim İstanbul’u diyor. Fakirliği yeneceğim diyor. Önce o çocuğun karnını doyuracaksın. Yoksulluk nedir bilmiyorlar. İstanbul’da yaşayıp deniz görmeyen binlerce çocuk var diyor. Hizmet edemezsin mazbatayı alırım diyor. Bir daha alacağız mazbatayı.

Elimizi vicdanımıza koyup oyumuzu kullanacağız.