Fikret Bila
Yeni Türkiye'nin yeni devleti
Ak Parti iktidarının “o eskidendi, o eski Türkiye artık yok, yeni Türkiye var” dediği yapı, Soğuk Savaş sonrasında oluşmaya başlayan tek kişinin bütün yetkileri topladığı sağ popülist rejimlerin ortak özelliklerini taşıyor.
Ortak özelliklerden birisi çok önemli devlet kurumları, o kurumları yönetebilecek liyakate sahip uzmanlar tarafından değil, iktidara kusursuz biat eden, tek yetkili liderin dediğini gözü kapalı yerine getiren çıkar-biat ilişkisiyle çalışan liyakatsiz kişiler tarafından yönetilmesi.
Bir diğer ortak özellikle devletin tepesinden aşağıya doğru kamu kaynaklarının iktidarın himayesindeki iş dünyası, yeni bürokrasi arasında dağıtılması ve kaynakların bir kısmının iktidara sadakatin sağlanması için taban oluşturulmasında kullanılması.
Siyasal mekanizma aracılığıyla yüklü miktarlarda ihaleler ile mevcut iş dünyasının veya yeni yaratılmış ayrıcalıklı iş dünyasının iktidarın kontrolüne bağlanması ve kamu kaynağı paylaşımının siyasi amaçlar ve yeni bürokrasinin zenginleşmesi için de kullanılması. Kayırmacılıkla kendine bağlı ayrıcalıklı bir bürokrasi oluşturulması.
Bu yolla oluşturulan yandaş şirket ve iş insanlarına büyük miktarlarda vergi muafiyeti tanınması ve iktidarla maddi çıkar işbirliğinin güçlendirilmesi. Bu yolla yazar, bilim insanı John Keane’nin Putin’in eski danışmanı Illarionou’ya atfen aktardığı gibi ihale verilen şirket için kârın özelleştirilmesi, maliyetin ise kamulaştırılması. Diğer ifade edilen kârın yandaş şirkete verilmesi, iş için katlanılması gereken maliyetin ise devlete yüklenmesi.
Muhaliflerin korkutulması, kolluk kuvvetlerinin tarafsızlığının ortadan kaldırılarak iktidarın aracı haline getirilmesi, yargı vesayetinden şikayet edilerek yargının bağımsızlığının örselenmesi ve kontrol altına alınması.
Televizyon, radyo, gazete ve sosyal medyanın kontrol altına alınması ve iktidarın propaganda aygıtına dönüştürülmesi. Posth-truht (gerçek ötesi- gerçek olmayan)
Propaganda ve muhalefeti suçlama söyleminin medya mekanizmasıyla halka sürekli aktarılması ve eğitimi yüksek olmayan kesimlerin ikna edilmesi.
İşsizlik, yüksek enflasyon, gelir dağılım adaletsizliği, yoksulluğun artması karşısında iktidarın sorumlu olmadığını kabul ettirmek için çeşitli bahaneler bulunması. Küresel kriz, istikrarı bozmaya çalışan iç bozguncular, dış düşmanlar, onların işbirlikçisi hain muhalifler propagandası ile kitleleri ikna kampanyalarının sürdürülmesi.
Türkiye’deki uygulamalara bakıldığında 21. yüzyıl yeni sağ popülizminin bu artık özellikleri çok yabancı gelmiyor.
Kamu kaynakları üzerinden zenginleşme, biat eden sermaye ve iş dünyası, çıkar-biat ilişkisiyle çalışan yeni bürokrasi, doğal kaynaklarının yağmalanması, iktidar partisinin devletle özdeşleşmesi, tek elden yönetilen ve güven kaybeden bir devlet yapısı ortaya çıkarıyor.
Örneklerine bakalım.
Sondan başlarsak eski Türkiye’de en çok güvenilen kurumların başında gelen ÖSYM’deki sınav skandalları nedeniyle güvenilmez bir kurum haline gelmiş olması. Yıllarca bu kurumun yönettiği sınavlarda soruların çalındığı ve hakkın gasp edildiğinin anlaşılması. Bu kurumun yaptığı sınavlarda ağzınızla kuş tutsanız bile mülakatta elenmeniz. ÖSYM’nin KPSS soru çalınması konusunda yakalanması nedeniyle kurumun başına getirilen yeni başkanın tarikat liderine övgüler düzen biri olması.
Yine Türkiye’nin güvenilir kurumlarından olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarına artık kimsenin inanmaması. Kurumun siyasi otoritenin beklediği gibi enflasyon rakamı açıkladığı yargısının kamuoyunda yerleşmesi.
Asıl görevi enflasyonla mücadele olan ve bağımsız olması gereken Merkez Bankası’nın ekonomi bilimliyle uzaktan yakından ilgisi olmayan akla ziyan açıklamalarla yüksek enflasyonu izah etmeye çalışması.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın güncel siyasi konularda sürekli fetva vererek iktidarı destekleme çabalarını yoğunlaştırması.
TÜBİTAK’a, Darphane Müdürlüğü’ne konuyla ilgili eğitimi olmayan hayvanat bahçesi müdürünün atanması.
İmamlık görevi yapan, sonradan Zekat Fonu Örneği konulu tez çalışmasıyla doktora derecesi alan birinin Kara Harp Okulu Dekanlığı Savunma Araştırmaları Bölümü'ne öğretim üyesi olarak atanması.
Bugün “Yeni Türkiye” diye sunulan yapıya bakıldığında, eski Türkiye’nin çok gerisinde bir Türkiye oluşturulduğu çok açık görülüyor.