Barış Soydan
Vatandaş dövizini bozmamakta inat etti, şansımızı bir de şirketlerde deneyelim
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin sözleriyle küçük yatırımcının “çarpılmasına” yol açan kur korumalı TL mevduat uygulaması neden getirilmişti? Parasını dövizde tutan vatandaşlar TL’ye geçsin diye, öyle değil mi? Peki vatandaşlar dövizini bozdu, TL’ye geçti mi?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme (BDDK) verilerine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur korumalı TL mevduatı açıklamasından hemen önce bireylerin bankalarda 164 milyar dolarlık döviz mevduatı vardı. Şimdi ne kadar? 163.2 milyar dolar. Dövizini bozanlar devede kulak.
Merkez Bankası’nın verileri de kur korumalı mevduatın uygulamada olduğu ikinci hafta, yani 31 Aralık haftası vatandaşların döviz mevduatının azalmadığını, aksine 351 milyon dolar arttığını gösteriyor.
Öyleyse vatandaşların kur korumalı mevduata “aşırı ilgi” gösterdiği iddiası nereden çıkıyor?
Bu iddiayı Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan dile getirdi: "Vatandaşımızın kur korumalı Türk lirası mevduat hesabına aşırı ilgi gösterdiğini görebiliyoruz."
Gürcan’ın kanıtı, kur korumalı Türk lirası mevduat hesabındaki paranın 7 Ocak Cuma akşamı itibarıyla 107.6 milyar liraya yükselmiş olması. Fakat eksik bıraktığı veya gözlerden saklamak istediği küçük bir detay var: Sözünü ettiği tutar, dövizden TL’ye geçenleri değil, Türk Lirası cinsinden toplam büyüklüğü gösteriyor.
Vatandaşın bankalardaki döviz mevduatında büyük bir değişim olmadığını yukarıda gördük. Öyleyse kur korumalı mevduata giren 107.6 milyar TL nereden geldi? El cevap: Düşük vadeli veya vadesiz Türk Lirası mevduatlardan ve bankacılık sistemi dışından.
İyi de iktidarın amacı bankalardaki mevduatın vadesini uzatmak ve bankacılık sistemi dışındaki paranın sisteme girmesini sağlamak mıydı? Hayır amaç, döviz mevduatlarının çözülmesiydi. Döviz mevduatları çözüldü mü? Hayır, çözülmedi. Ortada yaldızlı kelimelerle gözlerden saklanmak istenen büyük bir başarısızlık var.
Zaten bir başarısızlık olmasa başlangıçta uygulama dışı tutulan şirketler apar topar kur garantisine dahil edilir miydi? Dün itibarıyla dövizden TL’ye dönen şirketlere de kur garantisi verildi. “Vatandaş dövizini bozmamakta ısrar ediyor, şansımızı bir de şirketler de deneyelim” diye bakıldığı besbelli.
Vatandaşların yapmadığını şirketler kesimi yapar, döviz mevduatını bozar mı? Bakanlıkta bekleyen imzası, kamu bankalarında yeniden yapılandırmayı beklenen kredisi ya da yüklü vergi borcu olanlar, yukarıdan gelecek bir telefonla ikna olabilir. Diğerleri?
Özel sektör borcunun yarıdan fazlasının döviz cinsinden olduğu, üretim yapmak için önce ithalat yapan, ithal girdiye göbekten bağımlı bir ülkede normal şartlarda hangi şirket dövizden TL’ye dönmeyi kabul eder?
Yarın yurtdışına yeni girdi ya da makine siparişi vermesi gerektiğinde doları, Euro’yu bugünkü seviyesinden alabileceğinin garantisi var mı?
Dolarını bugün 13.8 TL’den bozup üç-beş ay sonra ihtiyaç doğduğunda 15-16 TL’den almak göz göre göre zarar etmek değil mi? Türk Ticaret Kanunu bütün işletme sahiplerinin basiretli davranmasını zorunlu tutmuyor mu?
Vatandaşlar gibi şirketler kesiminin de kur korumalı TL mevduata ilgisinin düşük olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. “Bir deneyelim, ya tutarsa?” diye bakılıyorsa itirazımız yok, denensin tabii. Ama böyle zikzaklarla plansız programsız ekonomi yönetilir mi?