Nuray Tarhan
Siz bu ekonomiye oy verir misiniz?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 19 Haziran 2018’de yaptığı konuşmada halka seslenerek “24'ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” demişti. 24 Haziran'da yapılan referandumla Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş yaptı. Erdoğan şimdi de “son kez” diyerek oy istiyor. O zaman gelin, Erdoğan’ın en son oy istediği 2018 Haziran’dan bu yana ekonomik göstergelerdeki değişim ne olmuş ve seçime kadar ne olabilir, irdeleyelim…
Katar katar döviz geliyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinin (16 Aralık itibarıyla brüt 128.8, net 28.1, swap’lar sonrası -43.4 milyar dolar), 2 aydır neredeyse sabitlenen döviz kurlarını seçime kadar stabil tutabilmek için yeterli olduğu iddia ediliyor. Suudi Arabistan, Katar gibi Körfez ülkeleriyle yapılan swap, eurobond satışı ve henüz nedeni belli olmayan bazı para transferleri yoluyla kasaya konulacak yaklaşık 60-70 milyar doların bunda katkısı olacağını söylememize gerek yok. Ancak bu kadar paranın neden geldiğini anlamak için sanırım seçimin sonucunu beklemek gerekiyor. Bazı yabancı haber ajansları bu paraların Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seçimi kazandırmak için aktarıldığını iddia ederken, “Bedava peynir sadece fare kapanında olur” sözünü hatırlatan bazı ekonomistler de karşılığında ne verildiğini sorguluyor. Bu aşamada gözler, Katar’ın daha önce içindeki bazı şirketlere talip olduğu bilenen Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) çevriliyor. En son 2020 yılında faaliyet raporu hazırlanarak, bilançosu 2.169.306 milyon TL (296 milyar dolar) olarak açıklanan TVF’nin portföyünde Türkiye’nin öncelikli 7 sektöründen 26 şirket, 2 lisans ve İstanbul’da 46 taşınmaz bulunuyor.
1.4 trilyon lira nereye akacak?
Ancak ortada başka bir gerçek daha var. Hükümetin döviz kurlarındaki artışın önüne geçmek için geçen yılın aralık ayında başlattığı kur korumalı mevduat (KKM) uygulaması, yıllık yüzde 12’ye düşen faiziyle yüzde 26-30 arasında değişen TL mevduat faizinin bile gerisine düşerek eski cazibesini yitirdi. Şimdi hesapta biriken 1.4 trilyon liranın nereye yöneleceği endişeyle bekleniyor. Şu anda parasını enflasyona karşı korumanın tek yolunun borsa olduğunu düşünenler kadar, güvenli liman olarak gördüğü yatırım enstrümanlarından kopmak istemeyen bir kitle de azımsanmayacak çoğunlukta. TL mevduat faizi yüzde 30’un üzerine çıkmaz da nisan ve mayıs aylarında büyük çözülme beklenen KKM hesaplarındaki para dövize yönelecek olursa “kur şoku” yaşanmayacağının garantisini kim verebilir? Peki ya büyük yerli bıyıklıların peşine takılıp borsaya akın eden küçük yatırımcılar vurgun yerse ne olacak?
Asgari ücret yüzde 55 arttı, peki emekliye yüzde 17.5 zam reva mı?
Malum, seçim yaklaştığı için toplumun her kesimine para dağıtmak için kesenin ağzı açıldı. Bu stratejinin ilk kazananları, yıllık yüzde 74 zam alan asgari ücretliler oldu. 8 bin 506 liraya çıkarılan asgari ücretin seçim öncesi yeniden artırılarak 10 bin liraya çıkarılacağı iddiaları havada uçuşuyor. E o zaman ocak ayında yüzde 17.5 zam alması kesinleşen 13 milyon emeklinin başı kel mi? Yüzde 80’i 3 bin 500 lira maaş alan emeklilere bu enflasyon ortamında bu kadar az zam vermek reva mı? Yoksa geçen yıl olduğu gibi ekstra yüzde 10 refah payıyla birlikte yaklaşık yüzde 30 zamla mı yetinecekler? Peki ya emeklilikte yaşa takılanlar (EYT)? Onlar da dört gözle ocak ayını bekliyor. Sırf 500 TL’Lik banknota imza atmamak için Darphane gece gündüz 200 TL’lik banknot basıyor. “Emekli ve EYT’liler için biraz daha basıversin” dediğinizi duyar gibiyim. Basmak kolay da, dolaşıma harcama olarak sokulan para enflasyonu yükseltirse ne olacak? Tüm bunların hesapları en ince ayrıntısına kadar yapılıyordur umarım.
Enflasyon inecek ama ya fiyatlar?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu anda bulunduğu yüzde 83.49’dan 2023 yılında yüzde 20’lere ineceğini söylediği enflasyondaki düşüşün de iktidarın seçim propagandasına destek olabileceği söyleniyor. Tahminler de, enflasyonun seçimin yapılma ihtimali yüksek olan mayıs ayında yüzde 35-40’a inebileceği yönünde. Ancak burada yaratılmak istenilen algıya dikkat etmek lazım. Enflasyonda baz etkisiyle gerçekleşecek olan düşüş alışveriş sepetindeki ürünlerin fiyatının düşeceği anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Başkanlık sistemine geçilen Haziran 2018 yılından bu yana bazı ekonomik göstergelerdeki durumu ve bazı temel gıda maddelerindeki artışı gösteren tablo aşağıda. Eğer sizin alım gücünüz, resmi enflasyon demeyelim de bu temel ürünlerdeki fiyat artışının üzerindeyse tabii ki diyecek bir sözümüz yok ama eğer artmadıysa sormak istiyorum: Siz bu ekonomiye oy verir misiniz?