Mustafa K. Erdemol
Siyasette 'nah' polemiği
“Argo iyidir, küfürü önler" demiş büyük insanlarımızdan biri. Neyzen Tevfik demiştir diyesim geliyor ama pek emin değilim. Kim söylemiş olursa olsun, Hulusi Akar’ın muhataplarına yönelik kullandığı "seçimi nah kazanırsınız" ifadelerini duyunca, bu tespitin doğruluğuna inandım açıkçası. Karşıtlarına "Nah" diyerek belki de edeceği okkalı küfürü durdurabildiğini düşünüyorum Akar‘ın.
Koskoca Bakan sonuçta, öfkesini kontrol edip, konumuna uygun bir üslup tutturabilirdi tabii. Ama uzun süredir siyasi figürlerimizin kelime seçerken etik kaygı taşımadıkları biliniyor. Gittikçe argolaşan bir dil kullandıkları sır değil.
Gizlediği anlam ortada
Argo, kimilerince genellikle günlük iletişimde kullanılan sosyal bir lehçe aslında. Sadece muhataplarınca anlaşılan bilindik ifadelerin anlamını gizleyerek konuşma sanatı da denebilir. Bu "sanatı" gayet iyi icra ettiğine tanık olduğumuz Hulusi Akar da asıl söylemek istediğini argoyla gizleyen bir siyasetçimiz belli ki. "Nah"ın, aslında hangi sözcüğü ya da o sözcüğün anlamını gizlediğinin çocuklar bile farkındadır tabii.
Kuşkusuz kullanılan argo ifade sembolik, mecazi bir anlam taşır. Akar, muhataplarının seçimleri kazanmalarının olanaksızlığını "nah"la ifade ederken, kapalı grup muhabbetlerinde adıyla sanıyla dillendirilen bir uzvu kastetti haliyle. "Nah" seviyesizliğin, argoyla bile önlenemediğinin bir örneği olarak küfür "edebiyatımızdaki" yerini almış oldu böylelikle. "Küçük Turgutla oynasınlar", "şeyini şey ettiğimin şeyi" gibi örneklerle beraber unutulmazlar arasındadır artık bu cümle de.
Her yerde çıkabilir karşımıza
Bu bir dil sürçmesi değil tabii. Bu bilinçli kurulmuş bir cümledir, kuşku yok. Bir kez daha anımsatayım, argo iletişim nesnesi neyse onu gizlemek amacıyla oluşturulmuş bir söyleyiş tarzıdır. Kabalığından ötürü sosyal kullanımı kısıtlıdır bu tarzın. Bunu bilenler uluorta kullanmazlar bu yüzden. Ama kişi kendisini tutacak ahlaki mekanizmalardan boşaldığı anda olmadık yerde sarfediverir bazen. Bu parlamentoda bir komisyon toplantısında da yaşanabilir yani.
Ancak günlük kullanımımızda o kadar yer etmiştir ki bazı ifadelerin argo olduğu bile unutulmuştur. Biliyorsunuz artık "örneğin" yerine "atıyorum"u kullanıyoruz. Geçenlerde büyük bir televizyon kanalının haber bülteninde hırsızlıktan aranan kişilerin "enselendiği"ni duymuştum. "Her şey pahalandı" diyen kalmadı, o artık "her şey çok tuzlu" diye ifade ediliyor. Yine parlamentoda bir komisyon toplantısında birinin karşındakilerine "yeter, kafa ütüleme" dediğini de anımsıyorum. Görüldüğü gibi karşılaştığı durumu kurallarına göre ifade edecek kelime bilgisi olmayanları "kurtaracak" bir kolaylıktır argo. Akar şimdi saatlerce karşısındakilere neden seçim kazanamayacaklarını kurallı cümlelerle ifade edip de yorulsun ki? "Nah" büyük bir kolaylık gerçekten.
Yerinde kullanılırsa fena değil
İsabetli, tam yerinden vuran argo sözcükler yok mudur? Bence, aldığı ürünlerin fiyatları karşısında vatandaşın hali pür melalini en iyi anlatan ifade "kazıklanmak"tır. Argoyu yaratanların kültürel skalasının genişliğine bakar mısınız? Gönderilen elçileri kazığa oturtmasıyla bilinen Kazıklı Voyvoda’dan türetilmiş bir sözcüktür bu. Parasızlığı "cebi delik" kadar güzel ifade eden başka bir sözcük var mıdır? Başı belada olan birine neden "ayvayı yedi" dendiğini de merak ederim. Doğrusu pek bir etik dışıdır ama bir imkansızlığı da "nah" kadar iyi ifade eden bir sözcük bulmak zordur. Akar’ı belki de kutlamak lazım.
Ama yine de "nah"ın gizlediği tek ama tek bir anlam olduğu için yerli yersiz kullanmak doğru değil bu sözcüğü. Tevili de yok üstelik. Yani "o kadar büyük ki nah şu kadar" cümlesindeki anlamı farklı. Bir işaret, dikkat çekme, gösterme sözcüğü işlevi var bu cümlede "nah"ın. Ama Akar’ın cümlesinde etik dışı anlamı örtecek bir kaçış yolu yok. Kapalı grup diyaloglarında sarfedilebilir belki ama herkesin duyabildiği yerlerde ifade edilmesi tek kelimeyle ayıptır bu yüzden.
Akar ciddi puan kaybetmiştir, tartışmasız. Sözcüğü kapalı grup diyaloğunun bir parçası olmaktan çıkarıp genele yayarak kullanım alanını genişlettiği için de bu etik dışılık katlanarak büyümüştür. Belki de istemeden ağzından kaçırdığı bu cümleyle kendini fena ele verdi Akar. Düzeltmesi de zor görünüyor.
Buna argoda "paçayı kaptırmak“ derler.
Akar bilir bunun anlamını.