İsmail Küçükkaya
Seçimsiz 4 Yıl
Belediye başkanlıkları seçimi dün itibariyle ‘resmen’ başladı diyebiliriz. Özellikle İstanbul adayları kesinleştiği, Ankara ve pek çok önemli kentin adayları da netleştiği için; geriye sayımın içindeyiz demektir. Bugün 8 Ocak, sandığa tam 83 gün kaldı. Yerel seçimin yapılacağı 31 Mart’a doğru siyasal heyecan gün gün artacak.
Önemli bir seçim. Büyük bir demokrasi sınavı. Adeta bir dönemin başlangıcı, bir dönemin bitişinin başlangıcı mahiyetinde.
Neden mi?
Anlatayım:
1 Nisan’dan itibaren ‘4 YILLIK SEÇİMSİZ DÖNEM’ başlayacak. 2028’e kadar sandık yok. Bu sadece siyasetin geleceği için hazırlanmak açısından değil, ekonomik bakımdan da kritik süreç. Ayrıca iktidar politikalarının adeta anketi gibi; onaylanması veya iktidarın ikaz edilmesi anlamına gelecek. Belirleyici olacak.
Vatandaş da bunu değerlendirmeli. Merkezi yönetimin politika, söylem ve tercihleri ortada. Yerel yönetimde de aynı anlayış egemen olsun mu olmasın mı? Başta kentsel dönüşüm olmak üzere iktidar tüm belediyeleri de alıp bildik uygulamaları genişleterek, yaygınlaştırarak sürdürsün mü yoksa belediyelerle kısmi de olsa denetim ve denge imkanı mı doğsun. İktidar/ muhalefet dengesi bakımından seçmen iyice tartsın. Kararını ona göre versin.
31 Mart’ın ekonomiye yansıması da çok kritik ve derin olacak. Ekonomi yönetimi de hesabını 1 Nisan sonrasındaki 4 yıla göre yapıyor. ‘ACI REÇETE’ ve ‘yapısal reform’ denilen uygulama ve düzenlemeler gerçekleşecek. Artık hepimiz biliyoruz seçime doğru ‘olmaz denilenler’ olur; EYT çıkar mesela. Asgari ücrete yüzde 50 zam yapılır. ‘Bazı yapılacaklar’ ertelenir; enerji zamları gibi, yeni vergiler gibi. Toplum hafızası kısa olduğu için ‘BEKLER BAZI ACI REÇETELER, SEÇİMSİZ DÖNEMLERİ’
Seçim ayrıca kentsel dönüşüm gibi çok hayati konuların kaderini de şekillendirecek. Ve İstanbul özelinde Kanal İstanbul’un ne olacağı da bu seçim sonucuna göre belli olacak.
Durum özetle böyle. 83 gün sonra sandık başına gideceğiz. Vereceğimiz oylarla 4 yıllık bir yol haritasını belirleyeceğiz. Hem 1 Nisan'dan itibaren neler yaşayacağımıza kendimiz karar vereceğiz hem de 2028’e giden yolun yapı taşlarını döşeyeceğiz.