Kadri Gürsel
“Oyum Muharrem İnce’ye” diyenler için
Şu tespitlerin doğruluğunda mutabık mıyız: Türkiye’nin açık ara bir numaralı sorunu 2018’den beri derinleşerek süren ekonomik krizdir; yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, büyük yoksullaşmadır.
Kriz sadece ekonomide değil, idarede, yargıda, kurumlarda, kısacası kamunun her alanındadır.
Bu tam teşekküllü krizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan, nedeni de Türkiye’ye kendisi tarafından 2017’de dayatılan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adlı ucube ve yoz rejimdir. Erdoğan ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs 2023 seçimleriyle gönderilmeden, Türkiye’nin boğazına kadar battığı bu krizler sarmalından çıkması mümkün olmayacaktır. Çünkü bu iktidarda, neden olduğu krizleri çözme kapasitesi yok. Olsa, 2018’den beri, neredeyse beş yıldır krizlerin içinde debeleniyor olmazdık. Bu iktidar Türkiye’ye 2018’den bu yana üç kez kur şoku yaşattı, şimdi döviz rezervi tüketerek izlediği saçma sapan sabit kur politikasıyla da dördüncü kur şokunun koşullarını hazırladı.
Seçimler iktidar değişikliği getirmezse, mevcut kriz tarihte görülmemiş bir hal alacak. Türkiye bir yol ayrımındadır: Ya krizler sarmalından kurtuluş yoluna girecektir ya da krizlerin gayya kuyusunda bize bugünü mumla aratacak derinliklere sürüklenecektir. Bunun ortası yoktur.
Değişimden yana mısınız?
Bu yazdıklarımla özü bakımından mutabıksanız, bundan 14 Mayıs’ta oyunuzu muhalefete vereceğiniz sonucu çıkar. Mutabık değilsek, kendisini “Ekonomide sıkıntı varmış, yoo; biz gayet yolumuza devam ediyoruz” diye ifade eden bir Erdoğan’la aynı kafayı yaşıyorsunuz demektir. Sandığa gitmek de istiyorsanız, oyunuzu Cumhur İttifakı ve onun adayı için kullanabilirsiniz; değişimin karşısında duruyorsunuz ve bu iktidarın sürmesinden yanasınız.
Ama toplumun büyük çoğunluğu değişim talep ediyor ve bu talebini de ertelemek niyetinde değil; değişimi şimdi istiyor, 14 Mayıs 2023’te. Bu seçimlerde, Türkiye’nin daha büyük felaketine gidiş ve bu yakındaki felaketten siyasal değişim yoluyla çıkış arasında bir tercih yapılacak.
Üçüncü bir yol yok
Gerçek bu kadar net, bu kadar keskin. Ortası yok, üçüncü bir yol yok. “Üç parmak” falan, geçersiz.
Ya sen, “Oyum Muharrem İnce’ye” diyen arkadaşım, sen ne yapacaksın?
İktidardan mı, değişimden mi yanasın?
Herhalde iktidardan yana değilsin.
Sen de bu iktidardan bıktın usandın, sen de değişim istiyorsun. Niyetin Türkiye’nin, bu mevcut çürümüş rejimin dipsizliğinde bir beş yıl daha kahır çekmesine neden olmak değil. Bu hususta iyi niyetli olduğundan şüphem yok.
O halde amacın ne?
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da desteklediği, Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs’taki ilk turda seçilmemesi mi?
Kılıçdaroğlu’na kaybettirmek mi?
Kılıçdaroğlu ilk turda seçilmezse, bu yoz düzen böyle sürüp gitsin isteyen güç odaklarının 14 Mayıs’la 28 Mayıs’taki ikinci tur arasında tezgahlayabileceği kirli oyunlara, verdiğin oyla kapıyı açıyor olmak vicdanını hiç mi rahatsız etmeyecek?
Anlıyorum; bunların hiçbiri değil amacın. O halde soruyor musun kendine; değişim, Muharrem İnce’ye oy vererek mümkün olabilir mi diye?
Muharrem İnce’nin sırları
2018’deki Muharrem İnce’nin yanında partisi CHP vardı. O CHP bile İnce’nin siyasi kariyerini gerçekte bitiren hatayı en kritik anda, 24 Haziran seçimlerinin gecesinde yapmasına engel olamadı. Muharrem İnce o gece ortadan kayboluverdi ve bugüne kadar, hangi müphem durumunun seçmenin karşısına çıkmasına mâni olduğuna dair inandırıcı bir açıklama yapabilmiş değil.
2023’teki Muharrem İnce’nin ise gerçekte kurumsal bir siyasi partisi yok.
Siyasi kadrosu yok; olsa, yanında, arkasında dururlardı. Buna karşılık İnce’yi destekleyen sosyal medya ağları var, troller var; ama bunlar taşeron, İnce’nin değil. Diğer taraftan evet, İnce’nin parası var. Olmasa, seçime katılma yeterliliği olan, siyasi parti görünümlü bir teşekkülü bir araya getiremezdi. Ama günün sonunda para yetmiyor bu işlerde.
İktidarın da parası var nitekim. Satın al, satın al, nereye kadar?
Muharrem İnce’nin parası var işte, ama bir programı yok. Ülkeyi krizden nasıl çıkaracak, kimlerle çıkaracak; sözde bir kampanya yürütüyor ama söylediği dişe dokunur tek bir çözüm önerisi yok.
Özdağ-İnce mukayesesi
Bakın, bu seçimlere özgü “Muharrem İnce türünün bir başka örneği olan Ümit Özdağ’ın en azından söylediği bir şey vardı: Türkiye’nin neredeyse bütün sorunlarının kaynağı Suriyeliler ve Afganlardı ve hepsi hemen kovulmalıydılar. Özdağ’ın misyonu, Türkiye’nin Suriyeliler sorununun neden olduğu öfkenin Millet
İttifakı’na oy olarak yansımasını önlemekti. Özdağ, bir siyasi mühendislik projesiydi ve günün sonunda hayranlarının büyük çoğunluğu kendisinin peşine düşülecek bir adam olmadığını anladı.
Muharrem İnce ise bir Ümit Özdağ bile değil, somut bir vaadi, bir mesajı dahi yok.
Üstelik rejim değişikliği de önermiyor.
Olmaz, orası ayrı ama bu haliyle seçilse, Muharrem İnce’den olsa olsa bir “seçilmiş tiran” olur; ne yapacağı, neyi kiminle yapacağı belli olmayan bir seçilmiş tiran... Bak arkadaşım, bu yazdıklarımın ışığında Muharrem İnce’yle ilgili bir gerçeklik denetimini kendi aklının ve vicdanının tahtında yapmak, evet, ileri giderek söylüyorum, vatanperverlik görevindir.
Bilesin ki Muharrem İnce’nin partisi için vereceğin oy çöpe gidecek ve artık iktidarda görmek istemediğin Cumhur İttifakı’na yarayacaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce için kullanacağın tercihten iktidar, seçimi ikinci tura taşıma amacı doğrultusunda istifade edecektir.
Arkadaşım, 24 Haziran 2018 gecesi kendisini bir siyasi mevtaya dönüştüren Muharrem İnce şimdi bir siyasi zombi olarak aramızda dolaşıyorsa ve bundan başka bir halde olması mümkün değilse, onu huzura kavuşturmak da senin elinde.