Fikret Bila
Muhalefetin yol haritası
Seçime doğru yol alınırken Millet İttifakı ve diğer muhalefet partilerinin güçlendiği, iktidarın ise zayıfladığı gözleniyor.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in son hamleleri iktidarın ezberini, kurduğu oyunu bozmuş durumda.
Kılıçdaroğlu’nun Haziran 2020’de çekilmiş bir belgeselde HDP’yi meşru muhatap gördüklerini, Kürt sorununu Meclis zemininde HDP ile görüşerek, konuşarak çözebileceklerini, İmralı ve Kandil’in muhatapları olmadığını söylemesi gündem oldu. Kılıçdaroğlu, sonraki açıklamalarıyla, anayasanın ilk dört maddesi çerçevesinde ve parlamento zemininde HDP ve diğer partilerin de katkısıyla bu sorunu çözeceklerini vurguladı.
Ardından Akşener’in Halktv’de Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın sorularını yanıtlarken, “cumhurbaşkanlığına aday olmadığını, başbakanlığa talip olduğunu” açıklaması, HDP’nin hukuk karşısında meşru bir parti olduğunu belirtmesi iktidar cephesinin bütün ezberini bozdu.
Bu açıklamalar, iktidarın “Millet İttifakı içinde adaylık yarışı olduğu, bu nedenle aday belirleme sırasında dağılabileceği, CHP ve İYİ Parti’nin HDP ve PKK ile işbirliği içinde bulunduğu” şeklindeki tezlerini boşa çıkardı. İktidarın bu tezlere dayanarak kurduğu oyun da bozuldu.
Akşener’in, “cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa talibim, Millet İttifakı’nın belirleyeceği aday için çalışır seçimi kazanırız” sözleri Cumhur İttifakı’nın körüklediği “adaylık kavgası”nın gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Kılıçdaroğlu’nun, “İmralı ve Kandil muhatabımız değil” vurgusu da yine iktidarın sürekli dillendirdiği “PKK ile işbirliği içindeler, yerli ve milli değiller” iddiasını çürüttü. Aynı şekilde Akşener’in, Cumhur İttifakı liderlerine “PKK’yı siz muhatap aldınız, İmralı’yla Kandil’le siz görüştünüz, İmralı ve Kandil’le aranıza mesafe koyun” demesi, iktidarın “PKK’yla işbirliği” tezini tersine çevirdi.
Millet İttifakı’nın gündem yaratan bu açıklamaları, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’den Biden’la görüşemeden dönmesi, New York’a gitmeden övdüğü Biden’ı dönerken ağır sözlerle eleştirmesi, New York’ta uzun ve pahalı bir konvoyla gösteriş geçişi yapmasının Türkiye’de israf olarak görülmesi iktidarı savunma pozisyonuna itti.
Erdoğan’ın çözüm üretmek yerine, hayat pahalılığını yok sayıp marketleri sorumlu tutması, yurt bulamayan ve parklarda sabahlayan öğrencileri yalancılıkla suçlaması, faizi bir puan indirtip doları fırlatması da eklenince siyasette moral üstünlük muhalefete geçti.
Yol haritası belirlendi
İktidarın Millet İttifakı’nı zayıflatma, dağıtma oyunu tutmadı. Aksine ittifakın uyumlu bir çalışma içinde olduğu, DEVA ve Gelecek partilerinin de bu çalışmalara katıldığı gözlendi.
6 muhalefet partisinin genel başkan yardımcılarının oluşturduğu komisyon ortak ilkeleri saptamak üzere çalışmalarını sürdürüyorlar. İki kez toplanan kurul üçüncü toplantısını 5 Ekim’de Ankara’da yapacak. Bu toplantıda ortak ilkeler bildirisine son şeklinin verilmesi büyük olasılık.
Kurul toplantılarına CHP adına katılan Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, sohbetimiz sırasında birçok ilke üzerinde görüş birliği bulunduğu belirtti. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi inşa etmek üzere, demokratik, laik sistemin temelini oluşturan; kuvvetler ayrılığı, çoğulculuk, insan hakları, hukukun üstünlüğü, cumhurbaşkanının tarafsızlığı, başbakan ve bakanların Meclis’e karşı sorumluluğu gibi ilkelerde uzlaşmanın bulunduğunu vurguladı.
Millet İttifakı, HDP’nin bugün açıklanması beklenen tutum belgesini de değerlendirecek. Millet İttifakı’nın üzerinde uzlaştığı ilkelerle ne derece uyumlu olduğu üzerinde durulacak.
Millet İttifakı seçimden önce bir anayasa taslağı açıklamayacak. Millet İttifakı ve bu çalışmalara katılan diğer partilerin genel başkanlarının imzasıyla açıklanacak ortak bildirideki ilkeler nasıl bir anayasa yapılacağının çerçevesini ortaya koyacak.
Seçimleri Millet İttifakı’nın adayının kazanmasından sonra siyasi partilerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların katılacağı bir kurul oluşturulacak. Bu kurul yeni anayasa taslağını hazırlayacak.
Yeni anayasa halk tarafından onaylanırsa cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecek.
Yeni cumhurbaşkanı yetkilerini kullanacak
Mevcut sistemle gidilecek seçimi Millet İttifakı’nın adayı kazanırsa geçiş döneminde yetkilerini kullanacak.
Ülkenin ağır sorunlarının çözümünde, tahrip edilmiş devlet kurumlarının acilen düzeltilmesinde, halka verilen vaatlerin yerine getirilmesinde yeni cumhurbaşkanı mevcut yetkilerini kullanmış olacak. Aynı zamanda yeni anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için çalışmaları koordine edecek.
Partisinden istifa edecek mi?
Yeni cumhurbaşkanı geçiş sürecinde partili olarak kalacak mı, yoksa partisinden istifa mı edecek?
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynı zamanda AK Parti’nin genel başkanı olarak da görev yapıyor.
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu veya başka partili bir aday cumhurbaşkanı seçilirse partisinden istifa edecek mi?
Muharrem Erkek, mevcut sistemde cumhurbaşkanın partili olması gibi bir zorunluluk olmadığını vurgulayarak, istifa edip etmemenin yeni cumhurbaşkanının takdirine bağlı olacağını belirtiyor. Ancak CHP’nin partisiz cumhurbaşkanlığını savunduğuna da dikkat çekerek, seçilecek cumhurbaşkanın partisinden istifa etmesinin daha büyük olasılık olduğunu vurguluyor.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi halinde cumhurbaşkanını halk mı seçecek parlamento mu? Önümüzdeki seçimde göreve gelecek cumhurbaşkanı görevine parlamenter sistemde devam edecek mi, yoksa yeniden seçim yapılacak mı? Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde genel seçimler yenilecek mi?
Erkek bu soruların yanıtlarının bugün için belli olmadığını,, seçimden sonra başlatılacak yeni anayasa çalışmaları sırasında açıklığa kavuşacağını belirtti.
Millet İttifakı seçimleri kazanacağından çok emin bir şekilde, seçim sonrasında yeni siyasi sistemi inşa etmek üzere yoğun bir çalışma içinde görülüyor.