Fikret Bila
Mantıksız açıklamalar
İktidar mensuplarının son dönemde yaptıkları açıklamalarda neden-sonuç ilişkisi kurabileceğiniz bir mantık örgüsü de kalmadı.
Eleştirileri yanıtlarken öyle gerekçeler öne sürüyorlar ki bırakın konuyu izah etmeyi konuyla ilgisi bile olmuyor.
Bu durumda da konuştukça daha çok batıyorlar.
Örneğin et ve et ürünlerine yapılan zammın izahına bakalım.
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun, kırmızı ete yüzde 48 oranında zam yapılmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Bizim fiyatlar çok düşüktü, piyasanın yüzde 66 daha altında bir fiyatımız vardı. Bu nedenle çok uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu nedenle biz fiyatı arttırdık ama yine de piyasaya göre yüzde 15 daha düşük bir fiyat var” diyor.
Vatandaş zorunlu ihtiyaç maddelerini ucuz bulduğu yerden almaya çalışıyor. Bu nedenle de kuyruk oluşuyor.
Bu kuyruğu ortadan kaldırmanın yolu herkesin et alabileceği piyasayı oluşturmaktır. Devlet, gerektiğinde vatandaşa, gerektiğinde et üreticisine destek olarak vatandaşların et, süt, şeker, un, ekmek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasını sağlamakla görevlidir.
“Et fiyatlarına zam yapalım, vatandaş alamasın, böylece kuyruklar ortadan kalkar” diye bir mantık olabilir mi?
Kuyrukları ortadan kaldırmanın yolu fiyatları yükseltip, vatandaşı alamayacak hale getirmek değildir.
Evet, yüksek fiyat olursa kuyruklar ortadan kalkar. Çünkü vatandaşın parası yetmeyeceği için et almaktan vazgeçer.
Ama iktidarların amacı bu değildir. Amaç herkese et alabilecek geliri sağlamak ve et fiyatlarını makul bir düzeyde tutabilmektir.
Kuyruk kalksın diye zam yapmak, hastanın ateşini düşürmek için yüksek doz ilaç verip ölümüne sebep olmak gibidir. Ateş düşer ama hasta ölür. Kuyruk kalkar ama kimse et alamaz.
Kamu Özel İşbirliği’yle yapılan ve vatandaşın, geçmediği köprü, uçmadığı havaalanı için para ödemek zorunda bırakılmasına yöneltilen eleştirilere AK Partili yetkili şu yanıtı veriyor:
“Geçmediğimiz köprünün parasını niye veriyoruz? Ben de Malatya’nın Kömürhan Köprüsü’nden geçmiyorum ama parasını veriyorum. Her yatırımın parasını veriyoruz. Ne demek ‘geçmeden.’ Geçmeden verilmesi ekstra bir imkândır vatandaş için. Olmasa, zaten başka usulle yapılsa gene kamu bütçesine konulacaktı.”
Bu açıklamaya göre vatandaşın geçmediği köprü için para vermesi ekstra bir imkan sağlıyormuş.
Acaba geçmediğiniz köprüden geçenler için devletin verdiği garantiyi ödemek üzere para vermesi vatandaşa nasıl bir imkân, nasıl bir avantaj sağlıyor olabilir? Köprüden geçerek para vermesi daha kötüdür anlamına mı geliyor?
Köprü bütçeden yapılsa da vatandaşın vergileriyle yapılacağı için yine vatandaş para ödemiş oluyor anlamında mı?
Bu anlamda olsa bile aynı şey değil. Devlet köprü yaparsa parasını bütçeden karşılar ve vatandaş köprü yapımı için bir kez para ödemiş olur. Sonra o köprüyü para ödemeden kullanır. Ama devlet şirketlere yaptırdığı köprüler, havaalanları için müteahhide günde 45 bin araç, 119 bin yolcu garantisi verir ve o kadar araç ve yolcu geçmezse üzerini yıllarca hazineden karşılarsa, bu vatandaşın cebinden başkalarını zengin etmek anlamına gelir. Bu da vatandaşa ekstra bir imkân, bir avantaj sağlamaz.
Bu açıklamalar şunu gösteriyor ki iktidar vatandaşı ezen, et, süt, şeker alamaz hale getiren politikalarını mantıklı bir şekilde savunamıyor.
Neden-sonuç ilişkisi kurulamayan, kendinin bile inanmadığı mantıksız açıklamalar yapıyor.