Barış Soydan
Erdoğan’ın 5 kez Gezi, 2 kez enflasyon demesinin anlamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi’ye katılanlar için “Çürük… Sürtük…” dediği dünkü grup toplantısı konuşmasını ekonomiyle ilgili sözlerini merak ettiğim için sonuna kadar okudum. Gezi’den Ayasofya’ya, Çamlıca’dan Atatürk Havalimanı’na, İsveç-Finlandiya’dan Yunanistan’a kadar çok sayıda konuya değinilen konuşmada Türkiye’nin en önemli sorunu olan enflasyon hakkında birkaç cümleden başka bir şey bulamadım.
Enflasyon şu anda sadece Türkiye’nin en önemli sorunu değil aynı zamanda iktidar partisinin oylarındaki düşüşün de ana nedeni. Dün medyaya yansıyan Konda’nın verilerine göre AKP’nin oy oranı kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 30’un altına inmiş durumda. Bu son 15 yılın en düşük oranı.
Bir zamanlar tek başına yüzde 50’ye yakın oy alan parti nasıl yüzde 30’un altına indi? Bu soruya “Demokrasiden uzaklaştığı için” demek isterdim ama gerçek nedenin ekonomi olduğunu biliyoruz. Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” dediği şey. Hayat pahalılığı. Geçim derdi. Bunlar (İşsizlikle birlikte) toplumun açık ara farkla en önemli sorunları.
Aslında anket şirketlerine veya Süleyman Demirel’e başvurmaya gerek de yok, bizzat AKP’nin en üst yöneticileri aynı şeyi söylüyor. Binali Yıldırım birkaç gün önce şöyle dedi: “Terör artık ülkemizin birinci sorunu değil. Birinci sorunumuz, enflasyon, hayat pahalılığı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün ülkemizin birinci sorunu konusunda ne dediğine baktım. Üzgünüm ama altı çizilecek hiçbir şey bulamadım. Konuşmada Gezi kelimesi 5 kez, havalimanı kelimesi tam 17 kez (Atatürk Havalimanı ve Üçüncü Havalimanı), enflasyon kelimesi ise sadece iki kez geçiyor.
Erdoğan’ın enflasyonla mücadele konusunda neler vaat ettiğini çıkardım:
-Tarım Kredi Kooperatifleri’nin açtığı ucuz marketlerin sayısı artırılacak. (En somut politika bu.)
-Her kesimin sıkıntısına çare olacak paketler hazırlanacak.
-Yeni tedbirler alınacak.
-Yeni müjdelerle milletin karşısında olunacak.
-Devlet bankaları her türlü desteği verecek.
Buradan benim çıkardığım sonuç şu: Cumhurbaşkanı’nın enflasyon konusunda söyleyecek sözü kalmamış.
AKP 20 yıldır iktidarda. 20 yıl, doğru bildiklerini hayata geçirip sonuçlarını almak için yeterli bir süre. Öyle de yaptılar. Cumhurbaşkanı “Faiz neden, enflasyon sonuç” dedi. “Faiz inince enflasyon da inecek” dedi. “Nas” dedi. “Nas varken sana bana ne oluyor?” dedi…
Bu politikalar enflasyonu yüzde 70’e çıkardı. Önümüzdeki aylarda yüzde 100’e gittiğini göreceğiz. Gerçek enflasyon yüzde 200’e dayanacak.
Bu saatten sonra iktidar partisinin önünde iki seçenek kaldı:
1) “Biz bir hata ettik” ettik deyip ekonomide tornistan etmek. Enflasyonla mücadeleye dünyanın başka ülkelerinde uygulanan “ortodoks” politikalarla sıfırdan başlamak.
2) Enflasyonu görmezden gelmek, geçiştirmek. Onun yerine başka konulardan, Gezi’den, Üçüncü Havalimanı’ndan, NATO’dan, Yunanistan’dan söz etmek. Enflasyon altında ezilen tabanı iç ve dış düşmanlar yaratarak konsolide etmeyi denemek.
Dün yalnızca iki kez enflasyon diyen Cumhurbaşkanı’nın 17 kez havalimanı, 5 kez Gezi demesinin sebebi işte bu.
Aç karını havalimanı doyurur mu? Bunu sandıkta anlayacağız.