Nuray Tarhan
Enflasyonu hangi 'üç harfliler' yükseltti?
Seçim atmosferinde göz gözü görmüyor. At izi it izine karıştı; kim dost, kim düşman, anlamak mümkün değil. Malum, Rabia’nın ruhuna da El Fatiha... Bir şeylerden illa birileri suçlanacak ya. Haliyle vatandaşın kimyasını bozan yüksek enflasyon siyasetçilerin de konuşmalarında baş köşeye oturuverdi. Birbirini suçlayan suçlayana. Seviye yerlerde.
Beklendiği gibi bazılarının “üç harfli” diye tarif ettiği zincir marketler, her seçim öncesi olduğu gibi yine ateş hattına atılıverdi. Fitilin ateşini geçen hafta Katar dönüşü gazetecilere açıklama yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ateşledi. Daha önceki söylemlerinde olduğu gibi artan enflasyondan zincir marketlerin de sorumlu olduğunu ileri süren Erdoğan, "Para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Diğer adımları da ilk kabine toplantımızda inşallah masaya yatırırız ve oradan da bunların üzerine ayrıca gideriz. Değişik öneriler var. Bütün mesele yaptırımın çok daha ağır olması. Bu bunlara ürkütücü gelebilir. Bunu halletmek lazım” sözleriyle enflasyonun tek sorumlusu olarak zincir marketleri gösterdi.
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı ve BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç, bu sözlere karşı sessizliğini 30 Kasım’daki 7. Private Label Zirvesi’nde yaptığı konuşmayla fena bozdu. Konuşmasına “Eğer doğruysa diyerek ülkenin değerlerine saldıranlara, ilan vermiyoruz diye gazete sayfasını boş bırakanlara, televizyonda salyalarını akıtarak küfredenlere, bilmedikleri konularda biliyormuş gibi yorum yapanlara, peyniri yumurtayı sadece sofrasında görüp bunlarla ilgili yorum yapanlara, ‘Bu dünyayı size yaşanmaz kılarım’ diyecek kadar meselelerden bihaber olan, depoyu basıp günlük tüketim kadar bile olmayan yağları ‘Halka dağıtırım’ diyen iş bilmez yöneticilere, mağaza çalışanlarına ‘Söyleyin yöneticilerinize bu işin sonu kötü olacak, size burada ekmek yedirtmeyiz’ diyen yerel yöneticilere, ziraatten haberi olmayan İstanbul Ziraat Odası Başkanı’na, FETÖ terör örgütüyle bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var” diye başlayan Aykaç, açtı ağzını, yumdu gözünü:
‘100’e aldığımız malı 117,5’e satıyoruz’
“Bu süreçte o bahsedilen zincir marketleri diye altı çizerek söylenen üç harfliler diye bizleri farklı yere koyan ve koymaya çalışan, Müslüman olduklarını iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar, kendilerini göreceklerdir. Bunların hepsinde art niyet vardır, algı yönetimi vardır. Bunlara tüketicimiz hiçbir zaman karşılık vermemiştir. Gıda perakende sektörünün en yükseğinin ettiği kâr yüzde 4. Bu 4’ün tamamını da verseniz enflasyon aşağıya gelmez. Tüketici Hakları Derneği Başkanı televizyonda açıklama yapıyor. 'Halktan alıyorlar 100’e satıyorlar 400’e' diyor. Kendisinin mail adresini buldum ona mail attım ama hala cevap yok. Dedim ki ‘bizi ikiyle üçle uğraştırma öyle büyük marjlı yerler varsa söyle de oralara yatırım yapalım’. Bre ahlaksızlar, bre densizler sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğim bilesiniz. Bizi bunun sorumlusuymuş gibi göstermeye çalışanlar var. Bu yanlış algıdan bu ülkeyi kurtarmak zorundayız. Asıl mesele plansız üretim, girdi maliyetlerinin yüksek olması, birçok konuda dışa bağımlılığın azaltılamaması. Bunu bile bile 1’alıp 3’e satıyorlar, 4’e satıyorlar diyecek kadar alçalan gazetecilere, oda başkanlarına diyorum ki, bu algı operasyonunuzun vatandaşta karşılığı yoktur. Bizim masraf yapımızı iyi kontrol etmekten gelen bir farkımız vardır. Brüt kâr marjımız yüzde 17.5’tir. Yani 100’e aldığımız bir malı 117.5’e satıyoruz. Nerede bu 1’e alıp 3 katına satmak? Nerede öyle bir ürün?”
MHP: İnsafsızca zam yapan haramzadelerin amansız hasmıyız
Aykaç’a yanıt gecikmedi. Partisinin TBMM'deki grup toplantısında “Sürekli fiyat artıran zincir marketlerin FETÖ ile ilişkileri titizlikle araştırılması gerekiyor” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi arkasına alan Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, dün sarfettiği “BİM İcra Kurulu Üyesi sıfatını taşıyan Galip Aykaç namlı ahlaksız ve edepsiz hortumcu, piyasa spekülasyonuyla ceplerini dolduran bazı süpermarketlerin kirli oyunlarının genel başkanımız tarafından ifşa edilmesinden ötürü salyalarını akıtmış. Fiyat terörü yaratan FETÖ yanlısı siyaset ve piyasa simsarlarına aman vermeyeceğiz. Uzunca bir süredir petrol fiyatları düşüşte iken, enflasyonun ateşi düşme eğilimindeyken, döviz kuru yatay seyir izlerken; halkın ihtiyaç duyduğu temel gıda ürünlerine her hafta insafsızca zam yapan haramzadelerin artık amansız hasmıyız” sözleriyle yangına körükle gitti.
İktidar ortaklarından talimatı alan Cumhur İttifakı seçmenlerinin yanıtı da boykot çağrısı yapmak oldu. Dün Twitter’da trollerin de katkısıyla BİM’e yapılan boykot çağrısının yankısı, şirket hisselerinin Borsa İstanbul’da bir günde yüzde 8 değer kaybetmesi oldu. Tüm bu yaşananlardan vatandaşların aklında kalan tek şey “Peki gerçekten enflasyonu ‘üç harfli’ zincir marketler mi yükseltti?” sorusu.
Tarımsal girdi enflasyonunu kim artırdı?
Bunu anlamak için son açıklanan enflasyon rakamlarına bakalım. Türkiye İstatistik Kurumu ekim ayı için tüketici fiyatları endeksini (TÜFE) yüzde 85.51 olarak açıkladı. Yine TÜİK rakamlarına göre ekim ayında üretici fiyatları da (ÜFE) yüzde 157.69 oldu. Tarım ürünleri üretici fiyat endeksindeki yıllık artış ise 163.32. Hele bir de tarımsal girdi enflasyonu var ki… Eylülde yıllık artışın yüzde 138.15’le tarihi rekor kırdığı endeksteki en yüksek artış hangi ürünlerde olmuş, biliyor musunuz? Yüzde 226.63 artışla gübre ve toprak geliştiriciler ile yüzde 193.88 artışla enerji ve yağlarda. Şimdi sormak lazım: Bu endeksteki zamları hangi “üç harfliler” yaptı?
Gelelim BİM’in 9 aylık kârına: 4.8 milyar TL. Bu, 9 aylık süreçte şirketin kârının yüzde 109 artması anlamına geliyor. Enflasyon rakamı ortadayken bunu “yüksek kâr” olarak nitelendirmek ne derece doğru, değerlendirmeyi size bırakıyorum.
1995 yılında Mustafa Latif Topbaş tarafından kurulan BİM’in 2021 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin yanı sıra Fas ve Mısır’dakilerle birlikte toplam 10 bin 489 mağazası bulunuyor. Birden fazla şubesi olduğu için zincir market olarak tanımlanan BİM, A101, Şok, Migros, CarrefourSA, Bizim Toptan gibi en yaygın zincir marketlerin toplam şube sayısı ise 40 bine dayanıyor. 1 milyonun üzerinde istihdam sağlayan bu marketlerin pazar payları ise yüzde 80’lere ulaşmış durumda. Payın bu kadar yüksek oranlı artışında yüksek enflasyonun payı olduğunu söylemeye gerek var mı, bilmem…
BİM’le ilk tanışmam 2001 krizinde oldu. “TMSF el koydu, maaş alamıyoruz” diye Sabah’tan 2001 Ocak’ta istifa ettim, şubatta kriz patladı. 1 yıl evde oturdum. Elimdeki son birikimimi de tüketmemek için mecburen büyük marketler yerine yakındaki BİM’e gitmeyi tercih ettim. O dönem hayatımı kurtardı. Şimdi de mahallede sadece BİM ve Şok olduğu için mecburen onlardan alışveriş yapıyorum. Artık rutinim haline geldi bu marketler 10 yıldan fazla zamandır. Alım gücündeki korkunç düşüş başka seçenek de bırakmıyor maalesef. Ürün çeşidindeki azlık dışında pek de şikayetim yok açıkçası. Aklıma geldi, bir gün uyanmışız ve tüm bu marketler kapanmış. Hayatımız daha mı kolaylaşırdı? Siyasilerin iddia ettiği gibi enflasyon da birdenbire düşüşe mi geçerdi? Ben düşünemiyorum, ya siz?