Evde kız-erkek çocuğuna eşit davransak…
Dilimizle, üslubumuzla ve davranışlarımızla…
Bunu onlara hissettirsek: Eşitliği
Okul öncesi eğitime gönderebilsek hepsini; kreş ve ana okuluna…
Sonra ilk ve orta öğretim ve üniversite…
Çocukları okutsak… Kızları, erkekleri, hepsini…
Çocuk yaşta çalıştırılmasalar mesela…
Çocuk yaşta evlendirilmeseler…
Bilimsel eğitim alsalar… Çağdaş eğitim, evrensel eğitim…
Devletin okullarında, devletin yurtlarında… Güvenle yetişebilseler. Tarikat ve cemaat binalarında değil…
Devlet okullarında bilgi dışında görgü, kültür, terbiye edinseler; sanat ve spor becerileriyle donatılsalar.
İşe girseler… Toplumsal hayata karışsalar… Hayatın her alanında, tüm toplumsal katmanlarda kadın/erkek görev paylaşımını görsek. Siyasette mesela… Finlandiya, Fransa, Kanada gibi ülkelerde nasılsa bizde de yüksek oranlarda kadın milletvekili görsek, bakanların yarısı kadın olsa…
İşte böyle bir Türkiye hayal ediyorum. “6 yaşındaki bir çocuk istismarı” üzerinden ancak ve ancak büyük fotoğrafa bakarak ve sistemi düzelterek diğer çocukları ve geleceği kurtarabiliriz.
Bu hayali gerçekleştirmek için Cumhuriyetin ilk dönemindeki gibi bir eğitim seferberliğine ihtiyaç var. Hasan Ali Yücel’ler gibi bir aydınlanma hareketine. Bu iktidar döneminde en çok eğitimde geriye gittik. Sürekli Milli Eğitim Bakanı değişti, her gelen bakanla yeni sistem denendi. İyi niyetle bazı uygulamalar deneyen Bakanlar da oldu; onlar Milli Eğitimde etkin tarikat ve cemaatlerin engeline takıldılar. Önümüzdeki seçimin en önemli gündemi eğitim olmalı. Ekonomiden bile daha öncelikli konu olmalı. Çocukları kurtaralım, geleceğimizi kurtaralım.