Ali Babacan: Maç çoktan bitti, Erdoğan uzatmaları oynuyor

DEVA Partisi'nin ilçe binası açılışı için Esenyurt'a vardığımda, alışılagelmiş sağ parti kitlesi ve etkinliğinden farklı bir manzarayla karşılaştığımı itiraf etmeliyim.

İlçe binası önündeki kürsüde halk müziği sanatçısı Aynur Güneş vardı. Güneş, bağlamasıyla Türkçe ve Kürtçe türküler söylerken, kadın partililer halay çekliyordu. Biraz sonra Güneş, sözleri şair Nazım Hikmet'e ve bestesi Zülfü Livaneli'ye ait olan 'Karlı Kayın Ormanı' adlı şarkısını okudu. Sanki sol bir partinin şenliğindeydik.

Esenyurt, ağırlıklı Kars, Ardahan, Ağrı ve Vanlılardan oluştuğu için DEVA'nın kitlesi bu sosyolojiyi birebir yansıtıyor. Birçoğu ya yakın geçmişe kadar AK Parti'ye oy vermiş ya da ilk kez siyasete katılan Kürtlerden oluşuyor.

En belirgin örnek, İlçe Başkanı Halis Kahriman.

Ağrılı Kahriman, iki yıl önceki yerel seçimde AK Parti Beylikdüzü Belediye Başkan aday adayıydı.

Genel Başkan Ali Babacan, konuşmasının son ve en çarpıcı bölümünü Kürt sorununa ayırdı. Babacan, TBMM'de Kürtçe için "Bilinmeyen bir dil" ifadesinin kullanıldığından, Kürt sorununun var olduğundan, belediyelere kayyum atandığından, HDP'ye verilen altı milyon oyun yok sayıldığından ve "Sorun var ise herkesle görüşülmesi gerektiğinden" söz etti.

Bu sözler büyük alkış aldı.

Babacan, açılıştan sonra sorularımızı yanıtladı.

AK Parti iktidarı için "Maç çoktan bitti, uzatma dakikaları var. Uzatmaları dört dakika daha uzattırabilir miyiz; bunun çabası içindeler. Beyhude çaba" dedi.

Babacan, ABD'de benzin yokluğundan, Almanya'da kuyruklardan bahseden Erdoğan'ın ya uydurulmuş gerçekliğine inandığını ya da paralel dünyada yaşadığını söyledi. Erdoğan'ın başkanlık sisteminden vaçgeçmesi halinde işbirliği yapıp yapmayacaklarına ilişkin Babacan, "Sadece sistem değişikliği yetmez. Topyekün iktidar değişikliği olması lazım" diye konuştu.

İşte, Babacan'ın yanıtları:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi Tarım Kredi Kooperatifleri'ne bağlı marketler açmak hayat pahalılığını çözer mi?

Daha önce tanzim satış mağazalarını devreye soktular. Ne oldu? Bir tane kaldı mı? Sonuç koca bir sıfır. Yine işe yaramayacak. Fiyatları regüle etmek (ayarlamak) için 500-1000 şubeyle bu iş olmaz. Fiyatları aşağıya çekme gayreti varsa Tarım Kredi Kooperatifi mağazalarına zarar ettirmeleri lazım. Piyasanın yüzde 10-20 altında sattıracak ki regüle etsin. Ona da mal yetişmez. Zaten uzatma dakikaları şu anda. Maç çoktan bitti, uzatma dakikaları var. Uzatmaları dört dakika daha uzattırabilir miyiz; bunun çabası içindeler. Beyhude bir çaba. Asla sonuç vermez.

Cumhurbaşkanı ABD'de benzinin tükendiğini, Almanya ve Fransa'da kuyruklar olduğunu iddia etti. Gerçekten böyle mi düşünüyor?

Buna 'uydurulmuş gerçeklik' diyoruz. Biliyor da farklı konuşuyorsa uydurmuş oluyor. Bilmiyorsa, hayal alemindeyse 'paralel dünya' diyebiliriz. İkisi de muhtemel. Bütün yetki ve kararlar tek kişide biriktiği anda gerçeklerden kopmak mukkadderdir. O kadar bilgiye ulaşması, konuların derinine inmesi, meseleyi anlaması ve doğru karar vermesi kolay değil. Birileri böyle şeyler anlatıyor, o da inanıyor olabilir.

Zaten kaybolmuş bir kitle var. Onların dönmesi mümkün değil. "Kalanlara öyle şeyler söyleyeyim ki, inansın inanmasın, argüman lazım." (diyor.) Gördüğümüz tablo şu: AK Parti seçmeni argüman bulamıyor. Bize sahada "Sizi seviyorduk, niye ayrıldınız?" diyorlar. Bu bir duygusal bağ. İşin içinde dini inançlarla ilgili kısım var. Sadece siyasi tercih olarak görmeyin. Seçmenin bir kısmı bunu (AK Parti'ye oy vermeyi) dinimizin gereği olarak değerlendirebiliyor. O kitleye argüman gerekiyor. Bunların hiçbiri kayışı durduramıyor.

Merkez Bankası (MB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun görevden alınacağı iddiası doğru mu?

Hiç bilmiyorum. Ama mevcut arkadaşın Tayyip Bey'in iradesi dışında adım atacak birisi olduğunu zannetmiyorum. Ne derse yapar.

Faizi düşürmediği için rahatsızlık oluştuğu söyleniyor.

Erdoğan, yüksek faizden memnun değilse düşürebilir. Nasıl Varlık Fonu başkanı olarak kendisini görevlendirdi; MB başkanı olarak kendisini görevlendirebilir. Kendisi başına geçsin para politikasının, kararı alsın. Onun iradesi olmadan MB'nin adım atmasını mümkün görmüyorum. Para politikası üyelerini ona göre oluşturdu. Ama ne oldu? Faizi bir puan indirdi. Hazine'nin borçlanma faizi 1,5 puan arttı. Faizin zamansız inişi enflasyon beklentisini yükselti. İşe yaramadı. Diyeceksiniz ki yüzde 18 faiz yüksek değil mi? Yüksek ama faizi düşürmenin yolu, MB faizini düşürmek değil, güven, istikrar ve döviz girmesidir. Döviz ne kadar çok bollaşırsa kuru rahatlatır ve faiz düşer. Niye bir puan indiriyorlar, faiz sebep, enflasyon sonuçsa? Beş puan-on puan indirsin. Ya da itikadi bir mesele ise faizi sıfırlasın.

Dini bakış etkili midir?

Bence etkili. Ama çözümü bu değil.

Millet İttifakı'na dahil olacak mısınız?

Bugün için bir kararımız yok. İleride olabilir de olmayabilir de. Parlementer sistemde diyelim uzalaştık. Geçiş süreci nasıl işleyecek? İttifakı o çalışmaların seyri belli eder.

İki ittifaka eşit mesafede misiniz?

Cumhur İttifakı'nda yer almayız. Onlar başkanlık sistemi istiyor.

Erdoğan kararını değiştirirse?

Sert bir 'U' dönüşü yapması lazım. Yapar mı? Yapabilir. Onun için bizler ne diyoruz? Sadece sistem değişikliği yetmez. Ülkeyi yöneten zihniyetin değişmesi lazım. Topyekün bir iktidar değişikliği lazım.

Hayırlı olsun'a geldiklerinde bu riski Kılıçdaroğlu ve Akşener'e söyledim. "Erdoğan bakıyor ki parlamenter sistem kazanıyor. 'Niye 50+1 peşinde koşalım? Gelin, parlamenter sistemi konuşalım' diyebilir. Böyle bir ihtimale hazır olalım." (dedim.)

2018'den önceki dönemi düşünelim. Parlementer sistem varken Tayyip Bey'in isteyip yapamadığı bir şey var mıydı? Meclis'e talimat verip çıkartamayacağı kanun var mıydı? Eski sistemde başkanlık sistemini defacto yürütüyordu. Anayasa dğeişikliğiyle, yaptığına hukuk kılıfı geçirildi. Hukuk kılıfına uyuyor mu? Canı istemezse gene uymuyor. Sistem değişmeli, ama bu iktidar mutlaka değişmeli. Çünkü bu şekilde yönetmeye alışmış, bürokrasiyi kendisine sadık insanlarla donatmış bir zihniyet var. İstediğiniz kadar sistemin adını değiştirin, şeklini değiştirin, adam aynı adam, kadro aynı kadro.

Kürt sorununda çözümü kastederek, şöyle dediniz: "Sorun varsa ilgili herkes ile görüşülmesi gerektiğini biliyoruz" dediniz. 'İlgili herkes' derken kimleri kastediyorsunuz?

Kim varsa. Adres olarak meşru demokratik siyaset zeminini işaret ettim. Bu zeminde siyasi partiler var. Siyasi parti olmayan aktörler, bu işe kafa yormuş kuruluşlar, dernekler, düşünce kuruluşları ve düşünürler var. Herkesle konuşuruz. Kimseyle konuşmaktan çekinmeyiz.

Kırmızı çizginiz var mı?

Meşru siyaset zemininde kırmızı çizgi yok.

PKK ve İmralı'yı hariç tutuyorsunuz.

Kürt sorunu ile PKK'yı aynı torbaya koyduğumuzda iş yürümüyor. Çözüm Süreci ile ilgili bir değerlendirme yapmamız gerekirse en önemli konu, vatandaşların temel hakları ile terör örgütünün yaptıklarını ve yapmayacaklarını aynı müzakere masasında al-ver meselesi haline getirmekti.

Bu hataydı.

Bu hataydı tabi. Olmadı, yürümedi. Terör örgütüyle mücadeleyi ayırmamız gerekiyor. Tabi ki, elinde silah varsa, sizin de elinizde silah olacak. Ama diplomasi önemli. Siyasi diyalog önemli. Bölgeyle diyalog önemli. PKK sadece Türkiye'de yok ki. İran, Irak ve Suriye'de var. Bu ülkelerle görüşüyor olmak lazım. Her ne ise iddiaları, iddialarının varlık sebebi neyse ortadan kaldırmak lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi