Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Ateşkes çözüm değil, hiç de olmadı zaten! Hamas neden çatışmadı?

Gazze’ye üç gün boyunca süren İsrail saldırısından sonra taraflar arasında yapılan ateşkes anlaşması, Mısır’ın öncülüğünde tabii, bu kez İsrail saldırıları fazla uzamadan yapılabildi. Kısa sürmüş olmasına rağmen 15’i çocuk 44 sivilin ölümüne, 330’den fazla sivilin de yaralanmasına yol açan bir saldırıydı İsrail’in yaptığı. Düşünün, bu saldırının kısa süreni. Biraz daha uzasaydı (geçen yıl ne kadar uzadığını görmüştük) yüzlerce Filistinli ölecekti yine.

Daha önce de yapılan ateşkes anlaşmalarını anımsayın, ömrü pek uzun olmadı hiç birinin. Zaten son derece karmaşık olan Filistin Sorunu’nun üzerine İsrail’in doymak bilmeyen “işgalci” arzularının dinmeyişi de eklendiğinde bunun nedenini anlamak zor değil.

Hamas neden çatışmadı?

Dünyanın başka bölgelerinde kargaşa yaratan kurumlar, İsrail saldırıları karşısında süt dökmüş kedi gibi pasif kalıp, sözlü kınamadan başka bir iş yapmazlar malum. Bu son saldırıda da böyle oldu tutumları. Son İsrail saldırılarına tepkileri de öncekilerden farklı olmadı. Neden olmadı peki? Bu saldırıyı diğerlerinden ayıran kimi noktalar var, onları bilirsek bunun yanıtında çıkar ortaya. Öncelikle, İsrail’in, düşmanlık yaşadığı ülkelerle “normalleşmesine” yol açan İbrahimi Anlaşmalar nedeniyle Arap/İslam dünyasında da dostları var. Bu anlaşmanın selameti açısından, anlaşmanın baş yürütücüsü durumundaki İsrail’e açık tavır alıp bu normalleşmeye balta vurmak istemez BM gibi kurumlar.

İkincisi ise İsrail’i “yeryüzünden silmeye yeminli” Hamas’ın İsrail saldırıları karşısında sessiz kalması. İbrahimi Anlaşmalar, İsrail’le normalleşmeyi gerçekleştirmiş Filistin davasının sözde de olsa destekçisi olan Mısır, BAE gibi ülkelerin Hamas’a destek vermelerini engellemiş oldu. İsrail’in artık Arap dünyasında varlığı kabul edilen bir güç olması da Hamas’ı durduran bir faktör. Bir diğer etken de Hamas’ın hem İsrail’in misilleme yapacağının, hem de Gazze’yle olan ekonomik ilişkileri kesmesiyle doğacak zararın farkında olması. Bu nedenlerle Hamas, İsrail saldırılarına doğrudan karşılık vermedi.

İsrail saldırılarına yanıt veren Hamas’tan çok daha küçük bir güç olan, bağımsız hareket etmesiyle bilinen İslami Cihad’dı. Örgütün İsrail’e fırlattığı yüzlerce füze İsrail hava savunma sistemi Demir Kubbe’yi aşamadı. İsrail ordusu Gazze’den atılan füzelerin yüzde 97’sinin engellediğini duyurmuştu. İslami Cihad şu üç günlük süre içinde iki önemli komutanını yitirdi, birçok üssü ile silah fabrikası da imha edildi. Bu, örgütün “uzun süre belini doğrultamayacağı” anlamına geliyor.

Bu nedenlerle, zaten orantısız olarak Filistin direnişi karşısında silah, asker, mühimmat açısından çok çok ileride olan İsrail çok kolay zafer kazanmış oldu. Üç günlük çatışma, savaş zamanlarında ülkeyi yönetmek için gerekli deneyimden yoksun olmakla suçlanan İsrail'in geçici başbakanı Yair Lapid'in "parlamasına" da yardımcı oldu.

Ateşkes neden çözüm değil?

Çünkü, koşullar değişirse Hamas müdahale şansı bulursa bölgede yine çatışmalar çıkabilir. Hamas İsrail’i tanımadığı, kendi askeri örgütlenmesini dağıtmadığı sürece çatışmalar eksik olmayacak bölgede. Bu sadece benim öngörüm değil, İsrail'li eski bakan, şimdilerde Filistinlilerle yapılan görüşmelerin baş müzakereci olan Tzipi Livni de aynı şeyi söylüyor: “Ateşkes bir saatli bombayı durdurdu, ama Gazze’ye stratejik bir değişiklik getirmeyecek”. Bu çatışmaların durmayacağının üst düzey bir İsrailli yetkili tarafından ilanı.

Bu arada El Fetih önderliğindeki laik karakterli Filistin Direnişi’nin kırk yılda oluşturduğu diplomatik gelişmenin bugün yerinde yeller estiğini görünce üzülüyor insan. Süreci bilenler ne demek istediğimi iyi anlarlar.

Hamas’ı ortaya çıkaran İslamcılık, yıllarca El Fetih önderliğindeki diplomasi savaşını küçümsemiş, Yaser Arafat’a bayrak açmıştı. Laik, sol eğilimli Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) 200’den fazla ülkede, diplomat statüsünde temsilcilere sahipti. Kurtarmak istediği işgal altındaki Filistin topraklarının tümüydü. Şu anda Hamas ile benzerlerinin kurtarmak için mücadele ettiği (!) Filistin toprağı ise yüzde 25 oranında küçücük bir alan. Filistin’in yüzde 75’i geri alınamayacak biçimde işgalciye kaptırılmış durumda.

Filistin Direnişi’ni zayıf düşürenler utansın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi