Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Artık gri yok!

Dünü, hayatıyla adeta kumar oynanan Mahir Polat’ı düşünerek bitirdim. Bugüne Volkan Konak’ın yasıyla başladım.
O kaya gibi Volkan Konak kim bilir içinde ne heyelanlar yaşıyordu.. Cenazesine gelemeyecek, “güle güle sevgili dostum” mesajıyla yetinmek zorunda kalan İmamoğlu için kim bilir nasıl üzülüyordu… Yüreği kaldıramadı!

Zülfü Livaneli demişti zannediyorum: “İyiler, vicdanları ve merhametlerinin yükü nedeniyle erken gider.”
Ama öyle bir gidiştir ki o, yoklukları, BOŞLUK değil, en büyük varlığımız olur. Volkan Konak, her fırsatta Deniz Gezmiş’i boşuna mı anlatırdı. Deniz ve arkadaşları yarım yüzyıl sonra hala tanınıyor, saygıyla, sevgiyle anılıyor.
Biz de onu öyle anacağız.
“Herkesle konuşurum. Atatürk’ü sevmeyenle asla” demişti..
Her fırsatta gençlerin, yoksulların yanına koşmuştu.

O gençlerden biri, dün gece sahnede ilk müdahaleyi yapan doktordu: Ahmet Görkem Yasak.. Yıllar önce tanıştığı sanatçıyı izlemeye gelmiş ve ne yazık ki son anlarına tanık olmuştu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuduğu yıllardı.. 20 sene önce yaşadıklarını şöyle paylaştı:
“Volkan Konak kaldığımız öğrenci yurduna gelip 'Gençler bir şeye ihtiyacınız olduğunda beni direkt arayın' diye telefonunu vermiştin. Yardımcı olduğun o genç büyüdü, doktor oldu; son anlarında seni kurtarmaya çalıştı. Güle güle Kuzeyin oğlu. Seni hiç unutmayacağız.”

Unutmayacağız. Unutmamalıyız. Evet!
Ama öncelikle ve kesinlikle yaşatmalıyız.
Değerlerimizi, gençlerimizi, bu ülke için geleceğini tehlikeye atan herkesi yaşatmalıyız.

SİLİVRİ: TOPLAMA KAMPI MI?

Günlerdir düşünüyorum.
Silivri yüzlerce mahkum ve tutuklu ile devasa bir yerleşke. Elbette Beştepe Yerleşkesi’nden çağlar kadar farklı.
Mesela, Saray’da sadece Erdoğan ve ailesine hizmet verdiği söylenen tam teşekküllü bir hastane var.
Silivri’de sadece bir revir ve yakındaki bir hastaneden ambulans çağırmaya yarayan telefon!

Mesela Erdoğan Türkiye’nin ya da dünyanın neresine giderse gitsin konvoyunda yine tam teşekküllü bir seyyar hastane onu takip ediyor.
Silivri’den hastaneye sevk ise, görüntülerini izleyip tanık olduk; MS hastası Tayfun Kahraman gibi bileklerinde sımsıkı kelepçeyle tangır tungur arabayla oluyor.

Mesela Erdoğan düzenli sağlık kontrolünden geçirilirken, ağır sağlık sorunları bilinen Mahir Polat’a reva görülenler.. Cezaevinde hastaneye sevki için tansiyonunun 24’e çıkıp fenalaşması beklendi. Ve Mahir bey iki günlük bir mola ve bir anjiyo sonrasında yeniden Silivri’ye gönderildi.

Siyahla beyazdan ve artık iyice ayrışmasından söz ediyoruz.

Altın kaplama muslukların önünde hayat dersi veren.. Kauai kuşunun ölümüne ağıt yakan hanımefendi bir yanda..
Ali İsmail’in katline gözyaşı döküp her fırsatta “ALİM” diye şarkısını feryat figan isyana dönüştüren Volkan Konak diğer yanda..

Bir yüzükle yola çıkıp dünyanın en zenginleri arasında sayılanlar bir yanda..

Yoksulluk nedeniyle düğün yapamadığı sevgili eşine 30 yıl sonra gelinlik giydirip düğün yapan Volkan Konak diğer yanda..

Griler yok artık.

Türkiye’de her şey ya siyah ya beyaz.

Bu ülkeyi oy kaygısıyla kutuplaştıranlar sonunda öyle bir noktaya getirdiler ki işi, sadece toplumdaki grileri ezmekle kalmadılar.. Sonunda kendi içlerinde bile ayrıştılar.
19 Mart’ta başlayan süreçte, kendisini -bırakın karşı çıkan- azıcık eleştirmeye kalkanlar için Erdoğan’ın söyledikleri, AKP’deki kırılmayı gösteriyor:
“Kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, yanımızdaki yöremizdeki riyakarları da çok iyi biliyoruz…”

Erdoğan yakınındakiler için bile böyle diyorsa.. Gerisini siz düşünün. Sokaktaki gençlerin, dünyanın konuştuğu İmamoğlu’nun, Mahir Polat’ın geleceği / hayatı umurunda olur mu!!

“YOKLUK” asıl budur işte. Kendinizi hapsettiğiniz fanusta dışarıyı görüp algılayamazsınız.
Kendinizi; Dilek İmamoğlu’nu dün Özgür Özel’le.. Bugün de olabilecek en iğrenç trol ürünü diyebileceğim oğlu Selim’le ima edenlere teslim etmenin nasıl korkunç bir tuzak olduğunu göremezsiniz.
İktidar hırsının sonucuna dair bin bir örneği hatırlayamazsınız.
Ama şunu bilin..

Sizin sonunuzu kestirmek mümkün değil elbette.
Ancak bilin ki, saltanatınızın.. Siyasi İslam’ın sonunda geldiniz.
Atatürk’e ve değerlerine, sadece bir avuç elitin ve askerin değil toplumun sahip çıktığını gördünüz, yalanların sonuna geldiniz.

Volkan Konak’ı, tıpkı onun gibi “aaah” çekerek uğurlayacağız.

Ve dilimizde o şahane şarkıları, güneş toplamaya çıkacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi

"Erdoğan yapayalnız kaldı"

01 Nisan 2025 Salı 13:13

Erdoğan'ı yine bir kandıran mı var?

29 Mart 2025 Cumartesi 16:00

Aaaa Yalnız Değilmişiz!

28 Mart 2025 Cuma 15:32

Harp hiledir!

27 Mart 2025 Perşembe 13:56

Dün dündür, ya yarın?

26 Mart 2025 Çarşamba 14:50

Çirkinlikte Birinci

25 Mart 2025 Salı 14:35

Muhalif kanallara kayyum atandı!

24 Mart 2025 Pazartesi 14:55

İşler kontrolden mi çıktı?

22 Mart 2025 Cumartesi 16:31

Erdoğan ne kadar ileri gidebilir?

21 Mart 2025 Cuma 14:07

12 Eylül'de TRT'den bugüne...

20 Mart 2025 Perşembe 16:16