Akın var akın Batı’ya akın

Bana göre 2023 seçim sürecinde en etkileyici konuşmayı “Ekonomik olarak bu çocuklara bir gelecek sunamıyoruz, tweet attı diye içeri atıyoruz” diyen İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof.Dr. Bilge Yılmaz yaptı…

Bu düşüncemde yalnız olduğumu sanmıyorum.

İsmail Küçükkaya dünkü yayınında, 18 Nisan 2022 tarihli programına konuk olan Yılmaz’ın etkileyici konuşmasını Halk TV izleyicisine yeniden izletti.

Milyon kez tıklanan videoda Yılmaz, “Benim Amerika’dan dönme nedenim ile gençlerin yurt dışına gitme nedenleri aynı.” diyor, yoksul çocuklar için eğitimin fırsat eşitliği yarattığına dikkat çekiyor.

Matematik öğretmeni bir babanın ve bürokrat/ressam bir annenin çocuğu olarak 1968 yılında dünyaya geldiği Türkiye’deki eğitim düzeyinin, kendisine dünyanın önde gelen üniversitelerinden Princeton’a girme şansı verdiğini anlatıyordu.

1998 yılından beri yine dünyanın önde gelen ekonomi okullarından Wharton’da girişimcilik ve ekonomi dersleri veren Prof. Dr. Yılmaz, Türkiye’de ekonominin yokuş aşağı yuvarlandığını görüp kendine vazife çıkartıyor.

21 yıllık AKP iktidarına karşı oluşan toplumsal muhalefete güç vermek üzere 2021’de Türkiye’ye geliyor.

Kalkınma Politikaları Başkanı Prof.Dr. Ümit Özlale gibi yeni kadrolara kapısını açan İYİ Parti’de siyasete giriyor.

Amacım Yılmaz’ı yeniden yeniden tanıtmak değil.

Gençlerin yüzde 70’inin yurt dışına gitme hayali kurduğu Türkiye’de, “gelecek nesiller için” artan kaygıları ve göçü anlatmak.

Bakın rakamlar ne söylüyor:

Florida Uluslararası Üniversitesi Jack D. Gordon Institute’de Karayipler ve Latin Amerika alanında çalışmalar yapan akademisyen İmdat Öner, twitter hesabından; ABD Gümrük ve Sınır Güvenliği (CBP) verilerine dayanarak “All Border Patrol: Migrant Encoonters at the U.S Mexico Border” (Tüm Sınır Devriyesi: ABD Meksika Sınırında Göçmen Karşılaşmaları) başlıklı tablo yayımladı.

Şubat ayında 1.373, Mart’ta 2.031, Nisan’da 2 bin 294 Türk Meksika sınırından Amerika’ya geçmiş.

Türkiye'den Meksika'ya gelip, ABD'ye kaçan Türklerin sayısı 31 bin 485 kişiye yükselmiş.

CBP verilerine göre, 2020 yılında bin 944, 2021’de 4 bin 989, 2022’de ise 24 bin 362 Türk Meksika sınırından ABD'ye sığınmacı olarak girmiş.

Meksika üzerinden ABD'ye geçen Türklerin sayısı 2021 yılında 6 bin 945 olurken, 2022’de 21 bin 968’e kadar yükseliyor.

2019 yılında bu sayı 636!

Hangi veriyi alsan aynı kapıya çıkıyor: Türkiye’den Batı’ya akın var.

İnsanlar valizlerini hazırlayıp, seyahate çıkar gibi bu “maceraya” atılmıyorlar.

Amerika’nın Sesi Radyosu (VOA)’na konuşan bir uzman “Bir Türk’ün Meksika sınırından ABD’ye girişi aracılara da verdiği paralarla birlikte 10 bin dolara kadar çıkabiliyor” diyor.

Amerika’da kendilerine bir sponsor bulup, cezaevlerinden kurtulmaya çalışırlarken “insan kaçakçılarının/çetelerin” ellerine düşebiliyorlar..

Yakalandıklarında tutuklanıyorlar.

Bir haftadan 1.5 aya kadar demir parmaklıkların ardında gün sayıyorlar.

Mahkemeye çıkarıldıklarında; çoğunlukla siyasi nedenler, LBGT ya da dini tercihleri yüzünden Türkiye’de ayrımcılık gördükleri iddiasıyla iltica talebinde bulunuyorlar.

Meksika sınırından Amerika’ya sığınanlar arasında Nisan ayı itibariyle; 58 bin 739 kişi ile Meksika ilk sırayı alıyor, onu 29 bin 656 kişi ile Venezuela, 17 bin 452 kişi ile Kolombiya, 14 bin 79 kişi ile 79 kişi ile Guetemala izliyor.

Aynı listede Türkiye 13’üncü sırada.

Hadi Meksika kapı komşusu; Venezuela’dan insanlar niye kaçıyor?

Ekonomist ve siyasetçi Nesrin Nas’ın “artıgerçek” haber sitesinde yayımlanan “Venezuela’nın izinden gitmek” başlıklı makalesi “Kıtlık öyle can yakıcı hale geldi ki, bir şeyler yapması gerektiğini düşünen iktidar, ekmek bulamayan halkı yatıştırmak için fırıncıları tutuklamaya başladı” diye devam ediyor…

Dünyada artan göç hareketinin iklimden savaşlara, eğitimden ekonomiye kadar birçok nedeni var.

Türkiye’den yurt dışına gidenlerde iki neden öne çıkıyor.

Gençlerde nitelikli eğitim ve işe erişim ihtiyacı ile ülkede özgürlükleri sınırlayan siyasal iklim…

Ve işsizlik, geçim derdi.

Yurt dışına giden gençlerin istatistiğini yayımlayan CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, twitter’dan yaptığı seri paylaşımında “AKP’nin ve yandaşlarının iddia ettiği gibi Batı ülkeleri Sn.Kılıçdaroğlu’nu değil, tam tersine kendilerini destekliyor. Böylece Erdoğan’ın kötü yönetiminden kaçan nitelikli, eğitimli nüfusumuzu alıyorlar. Hatta çalıştırıyorlar da diyebiliriz” görüşünü dile getiriyor.

Karabat tıp eğitiminin ülkeye/aileye/bireye maliyeti üzerinden de bir hesap yapıyor:

2020 yılında 931, 2021’de 1.405, 2022’de 2 bin 685 hekim yurt dışına gitti. 2022’de 1.344 uzman, 1.341 pratisyen hekim gitti. Uzman hekimlerin maliyeti 369 milyon 600 bin dolar, pratisyen hekimlerin maliyeti 201 milyon 150 bin dolar; toplamda 11 milyar 415 milyon TL.

Karabat’ın örneğinden hareketle ülkede eriyen beşeri sermaye hesabına; ekonomi, mühendislik, bilişim, sanat v.s alanlarından kaçışı da ekleyebiliriz.

Nüfusu yaşlanan Batı’nın nitelikli iş gücünü karşılamak için Türkiye’yi “beşeri sermaye” havuzu olarak gördüğünü söyleyen Karabat’ın yaptığı “Batı ülkeleri böyle bir harcama yapmadan hazıra konuyor” yorumu, ilk kez kulağıma çalınmıyor.

Master eğitimini Amerika’da tamamlayan iş dünyasından tanıdığım bir anneden “Bizim zamanımızda Amerika’nın önde gelen üniversitelerine üstün başarı sağlayanlar kabul alırdı. Benim çocuğum çok da üstün başarılı değil. Hepsinden kabul geldi. Bu işte bir iş var” sözlerini dinlemişliğim var.

Son yıllarda gençlerin artan “iyi eğitim” talebiyle harlanan gençlerin Batı akını, alım gücünün erimesiyle “Kapağı yurt dışına bir atayım, ne iş olsa yaparım” diyebilecekleri noktaya geldi.

Federal Göç ve Sığınmacılar Dairesi” nin yıllık raporuna göre; Almanya'ya geçen yıl yapılan iltica başvurularında Suriye ve Afganistan'dan sonra Türkiye’nin üçüncü sırada geldiği ileri sürülüyor.

Türkiye’den Almanya’ya iltica talebi 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 238.7 oranında artarak, 217 bin 774 kişiye ulaşmış.

Son sözü Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’na bırakmalıyım.

Bir vahşi kapitalizm kitabı yazacak olursa, ilk cümlesi kendi otobiyografisinden çıkabilir.

Çavuşoğlu önceki gün çıktığı TV yayınında, “Suriyelilerin yüzde 100’ünü göndereceğiz dersek doğru olmaz. Bazı sektörlerde iş gücüne ihtiyaç var. Babamın koyunları var, çoban bulamıyor” diyor.

Çavuşoğlu ailesi Alanyalı.

Babam Anamur’dan çoban getiriyordu” diye yakınıyor.

Yani Suriyeli, Afgan yoksul sığınmacılar olmasa, Anamurlu çobana “muhtaçlar”

Derde bakar mısınız?

Peki Suriyeli çobana işini kaptıran Anamurlu aile taş mı yiyecek?!

Yo; Venezuela’da olduğu gibi o da göç yollarına düşecek.

Ne zaman?

Hiçbir zaman!

Türkiye değişir; karanlığı aşar, umudu yeşertir.

Sandık var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi