Kürşat Ayvatoğlu kendi istediği ile yayına çıktı, Erdoğan ve Soylu ile ilgili sözleri dikkat çekti

Kürşat Ayvatoğlu kendi istediği ile yayına çıktı, Erdoğan ve Soylu ile ilgili sözleri dikkat çekti
Uyuşturucu kullandığı görüntüleri ile siyaset dünyasına bomba gibi düşen AKP eski çalışanı Kürşat Ayvatoğlu, Nevşin Mengü'ye ulaşarak yayına çıktı. Açıklamalarına özürle başlayan Ayvatoğlu'nun Erdoğan ve Soylu ile ilgili sözleri dikkat çekti.

AKP'li Hamza Dağ'ın kendisine telefonunu vermediğini, telefon titreyince masadan kendisinin aldığını böyleyen Ayvatoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'Ben bir adamı seviyordum, onun peşinden ilerleyip ona destek olmak istiyordum' dedi. Ayvatoğlu, "Üzülmesine vesile olduğum için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan özür diliyorum dedi. 

Ayvatoğlu, AKP'li Hamza Dağ'a yakınlığına ilişkin gelen soruya da "Hamza Bey'in telefonu bana vermişliği yok, telefon titrediği ve konuşmaya zarar verdiği için masadan aldım. Çıkışta da iade ettim" derken, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için 'Ben bir adamı seviyordum, onun peşinden ilerleyip ona destek olmak istiyordum' dedi.

Nevsin Mengü'nün Erdoğan ve Soylu ile fotoğraflarını hatırlatması üzerine Ayvatoğlu, "Süleyman Soylu'nun gece gündüz vermiş olduğu bu mücadelede onun tebessümüne vesile olayım derken üzülmesine vesile olduğum için çok pişmanım, ondan çok çok özür diliyorum; Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle karşısına çıkmak istemezdim" diye konuştu. 

Ayvatoğlu yayına devlet büyüklerinden, siyasi parti liderlerinden, gençlerden ve AKP'ye gönül verenlerden özür dileyerek başladı. Ayavtoğlu bir haftadır gündemi gereksiz yere meşgul ettiğim için ve çok yanlış bir ortamda yanlış şekilde ifade edildiğim özür diliyorum dedi.

Tehdit edildiğini, şantaj yapmak üzere çok kişinin iletişime geçtiğini söyleyen Ayvatoğlu, "Ben de böyle uygunsuz bir görüntüm olmadığnı düşünerek reddettim. Pudra şekeri meselesine gelirsek bir siyasi partinin büro elemanı olarak görev yapmaktaydım. Öyle bir atmosferden birden gözaltına girince olayın şoku ile parti teşkilatını üzmemek adına aklıma ilk o geldi." dedi.

Mengü'nün "Araçta Dolunay diye biri olduğunu ve sizin ona şantaj yapmak için böyle bir şey yaptığınızı söyleyenler oldu. Doğru mu?" sorusu üzerine Ayvatoğlu, "Böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Ben kendimi videoya neden çektireyim?  Böyle bir konumda, başarı hikayesi olan biri olarak kendimi neden böyle uygunsuz bir şekilde videoya çektireyim? Ya da arkadaşlarımı neden çektireyim, şantaj ya da tehdit gibi bir şey söz konusu olsun? Bunu çeken de 15 yıllık çocukluk arkadaşım. Hazımsızlıktan dolayı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kastamonu Belediyesi'nde ilk girişim çok maceralı bir şekilde olmuştu. Orada büyük başarılar elde ettiğimi düşünüyorum. Daha sonra aşkla gönülden çalıştığım bu platformda seçimin kaybedilince mağduriyet yaşadım. Çok başarılı olduğumu düşünüyordum. Bütün etkinliklere organizasyonlara ben koşturuyordum. Bu başarıda sürekli taçlandırılıyordu. Belediye kaybedildikten sonra kendi rızamla belediyeden istifa ettim. 8 aylık bir süre işsiz kaldım. Böyle bir durumda yanlış arkadaşlar doğrultusunda böyle bir şey oldu." diye konuştu.

Mengü: Benim partideki görevim sembolik, ben araba alıp satıyorum demiştiniz. Nasıl işsiz kaldınız onu anlayamadım.

Babam bana çok imkan yaşatamadığı için kendi hevesimle araba işine yönelmiştim. Araba fotoğrafları çekiyordum bu belediyeye girmeme vesile oldu. Kredi çekme suretiyle ilk arabamı aldım.2014'te başlarım alım salım işlerine. 2016'da seçim kaybedildiğinde araba alım satım işlerim devam ediyordu, para mevzularında sıkıntım yoktu ama beklentim şuydu seçim kaybetmenin bir mağduriyeti vardı. Alım satım işlerini internet üzerinden aldığım bir arabayı genetiği ile oynadıktan servise götürdükten sonra satıyordum. Fotoğraflar çekiyordum, grafikerliğim de vardı. 

Belediyedeki konumunuz araba alacaklara ulaşmakta kolaylaştırıcı mı oldu?

O kadar üst segmentte satış söz konusu değildi. Kastamonu'da Kastamonu'da o kadar büyük bir pazar yoktu. Ben Ankara'ya geldiğimde üst segmente geçtim. Ortaklarım da oldu.
İnternette güzel bir imaj oluşturduğuma inanıyorum. İnanılmaz bir şekilde korkunç bir şekilde büyüdüm. 

-İnstagram'daki fotoğraflarınız da çok tartışıldı. AKP'de bir büro elemanı nasıl bu şekilde yaşıyor diye?

o görüntü paylaşıldıktan sonra, instagram hesabımı dondurmuştum. Şu an sizin huzurunuzda açıyorum. Orada da zaten 2014'den beri ne almışım ne satmışım, daha bir çoğu yok bile... Kimseden bir şey saklamadım. Hukuksuz hiç bir şeyim olmadğı için orada beyan ettim. Yaşam tarzımı paylaştım, insanlar buna teveccüh gösterdi.  Bende inanılmaz bir ilgi oluştu. Bu ilgi doğrultusunda farklı bir hayata sürüklendim. 

"Hamza Bey'in telefonu bana vermişliği yok, telefon titrediği ve konuşmaya zarar verdiği için masadan aldım. Çıkışta da iade ettim.

Süleyman Soylu'nun gece gündüz vermiş olduğu bu mücadelede onun tebessümüne vesile olayım derken üzülmesine vesile olduğum için çok pişmanım, ondan çok çok özür diliyorum.

En iyi fotoğrafları paylaşmaya, en iyi hayatı yaşamaya çalışıyoruz. Burada herkes en iyi yemeği yediğini, en iyi arabasını, en iyi mekana gittiğinde fotoğrafını paylaşıyor. Ben bütün genç kardeşlerimden buna çok dikkat etmelerini, hayatta bir hedefi olan insanlara çok yanlış bir şey olduğunu bizzat mağduru olarak... Madde ve sosyal medyada kendini farklı gösterme gibi bir yolda, arayışta olma içinde kimsenin olmaması gerekiyor.

Ben yılda bir hafta tatil yapıyordum. Bir yıl vermiş olduğum mücadelenin sonunda bütün imkanlar doğrultusunda harcamalıyım diyordum.

Ben şu an Ankara'da kirada oturuyorum. Mal varlığı noktasında da değinmek istiyorum. Kastamonu'nda 3 tane dairem vardı zaten. Bütün mal varlığımı, nakit sirkülasyonumu arabaya yatırdım, iki tane de ortağım var. Bir araçtan, aracın bütçesine imkanlarına göre değişiyor. Geçen yıl 500 bin TL'lik bir araba bu yıl zaten 1 milyon TL oldu. Burada milyon dolarlar falan konuşuluyor da öyle bir durum söz konusu değil.

Ekonomik olarak 30 bin TL, yeri geliyor daha fazla kazandığım da oluyor. Ekonomik olarak çok fazla tatmin ediyordu. AK Parti'de temsili bir rakam vardı. Bununla alakalı çok söylemek de uygun olmuyor ama ihtiyacı olan insanlara destek olmak amacıyla, oradaki maaşımı da dışarıya çıkartıyordum.

"Ben bir adamı seviyordum, onun peşinden ilerleyip ona destek olmak istiyordum. Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle karşısına çıkmak istemezdim.

15-20 yıl, her gün beraber olduğum, anneme anne diyen, her gün aynı tastan yemek yiyen arkadaşım çok zor durumdaydı. İki arkadaşım vardı zaten böyle, gecemi gündüzümü verdim. Çok zor durumda kaldığında nakite ihtiyacı olduğunu, ben daireyi sana vereyim, sen bana nakit ver, daireyi sen alırsın demişti. Senet yapmıştık. Yaklaşık 3 yıl bekledim, dedim ki artık ticari faaliyetime yoğunluk veriyorum şu parayı bir öde. Beni atlattı, daha sonra bir yakın arkadaşı böyle bir videonun olduğunu...

Aramızda beni savcılığa verip... Kardeşim demişim, beraber yol yürüdüğüm arkadaşımsın, en zor zamanında yardımcı olmuşum. Bu arkadaşımız bazı kişilerin direktifleri doğrultusunda 15-20 yıllık arkadaşını karşısına alarak bu paradan vazgeçmemi, vazgeçmezsem böyle böyle bir şey yapacağını söyledi. Ortak bir arkadaşımız, onun aracılığıyla böyle tehdit edildim. Ben de hayatımda böyle uygunsuz bir ortamda bulunmadığım için bu ne zaman kadar böyle devam edecek diyerek, böyle bir zihniyete sahip olması. Bu videonun arkadaşımda olduğunu kesinlikle bilmiyordum.

Elinizden geleni ardınıza koymayın, ben hakkımı her türlü ararım dedim. Bu videodan kesinlikle benim haberim yok, gizli bir şekilde çekildiği ortadadır. Özel WhatsApp grubumuz dediğimiz için kendi yaptıkları olayları kendileri paylaşıyordu. Bunun bende de olduğunun farkında. Ben gerekli şikayetleri yapacağım.

Bir maddeye gizemli bir isim verip şifre doğrultusunda bunu kendi aramızda paylaşmadık. 15-20 yıllık bir arkadaşınızla neler konuşursunuz, bunu kimler anlayabilir, grupta olanlar anlayabilir.

200 bin TL civarında bir paranın ödenmemesi mi daha makbul... Kendisinden daire alma sözü almıştım, ona karşılık senet almıştım, bu şekilde ilerledi.

Ben dost sandığım insanların kalleş bir tuzağına düştüm. Böyle yaparak ellerine ne geçmiş olabilir, enteresan bir şekilde şaşkınım, bütün hayatımı mahvettiler, yanlış bir şekilde algı operasyonu yürütüldü. Üzgünüm, mağdurum ve gerçekten bütün gençlere de tavsiyem arkadaşlarınıza, dostlarınıza çok dikkat edin.

Ben en iyi bildiğim işi yapıyorum, otomotiv sektörü. Ben hiç kimsenin vermiş olduğu bir paranın olmadığını, usulsüz bir şey olmadığını bu saatten sonra herkes görecek. Bu başarı hikayesini burada bırakmayacağız. Hiç kimsenin desteği olmadan tek başıma nasıl ilerlediğimi göreceksiniz. Sadece otomotiv alıp satmaktan nasıl bir yol haritası izlediğimi, nasıl başarıp kazandığımı göreceksiniz.

Benim bir bağımlılığım yok, satıcılığım yok, temin konusu söz konusu değil. 25 yaşında bir gencim, hangi genç bu devirde hata yapmıyor? 25 yaşında süreçte en kötü zamanında bir boşluğumu yakalayıp dost sandığım insanlar beni yakmaya çalıştılar.

Etiketler :