
Semra Topçu
2019, Kurtuluş Mücadelesinin 100. Yılı!
2019, Kurtuluş Savaşı yani Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda milli mücadelenin başlangıcı sayılan 19 Mayıs 1919'un 100'ncü yıldönümünü yaşayacağımız anlamlı bir yıl olacak. Atatürk'ün Samsun'dan yaktığı meşale ile başladığı yolculuğun 100. yılı olduğu kadar, bu topraklarda yaşayan insanların yurttaşlık yolculuğunun da 100. yılı...
Yurttaşlık önce topraklarına sahip çıkmakla başlamıştı. Dolayısıyla o günü hatırlamak, yaşananları yeniden gözden geçirmek için bir fırsat olarak değerlendirmeliğiz 2019'u.
Geriye dönelim ve hatırlayalım. Osmanlı'da 1919'a girerken neler oluyordu, neler yaşanıyordu? Bu soruya yanıt ararken ilk aklıma gelen Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutku oldu. Sayfalarca ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatan Mustafa Kemal Atatürk'ün eseri Nutuk'un ilk satırlarını hatırlayalım:
"1919 senesi Mayısı'nın 19. günü Samsun'a çıktım. Vazıyet ve manzara-ı umumiye: Osmanlı Devletinin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumide mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumiye sevk edenler, kendi hayatları endişesine düşerek, memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahdettin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği yeni tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın riyasetindeki kabine; âciz, haysiyetsiz, cebîn, yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razı..."
Ardından Fevzi Çakmak'ın günlüklerine baktım. 31 Aralık 1918'de Fevzi Çakmak'ın notları "Ermeniler, Iğdır ve Nahcıvan civarındaki Islamlar'ı katliam ediyorlar" yazmıştı. Ardından gelen günlerde ise, Osmanlı topraklarını işgalinin gün gün yazıldığı, imparatorluğun paylaşıldığı ve halkın evinden yurdundan edildiğini aktarıyordu.
Bu güzel ülkenin insanları elinden alınanlara bakakalmayıp, cemiyetler kurup örgütlenmiş, silkinmiş, mücadele ruhunu ayağa kaldırmışlardı. O ruh, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Cumhuriyet'i kurmuştu. Ulusal kurtuluş mücadelesi çağdaş uygarlığa ulaşma projesine dönüşmüştü onun sayesinde.
Yani Kurtuluş Mücadelesi'nin başlangıcının 100. yılını kutlayacağımız 2019'da konuşmamız gereken çok çok önemli bir süreç var önümüzde. Ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji hissetmemiz için hayli verimiz var. Kastettiğim seçim değil. Anlatmak istediğim, o günlerde imkansızı gerçekleştirenlerin yolundan gitmemiz gerektiği. Biz onların çocuklarıyız, onların torunlarıyız.
Yani kastettiğim, Osmanlı'da o zor koşullarda mücadele edenler sayesinde bu topraklarda cumhuriyet kuruldu. Dolayısıyla koşullar ne olursa olsun bizlerin de yılgınlığa kapılıp, karamsar olmaya hakkımız yok. Hele atalete kapılmaya ve ataleti yaymaya çalışmaya hiç...
Son yıllarda birçok olayın ardından hep 'artık yeter!' dedik. Örneğin 7 Haziran'da yeşeren demokrasi umudunun yok edilmesine ve ardından patlayan bombalara yeter dedik, bu ülkenin kurucusuna yapılan saygısızlıklara, yurtlardaki taciz tecavüze yeter dedik. Ekonominin yüzde 1'lik zengin kesime hizmet etmesine, rantla yandaşlığın kayrılmasına yeter dedik. Dedik de hiçbir şeyi değiştiremedik.
Yorulduk mu? Pes etmek değil de hayal kırıklığı yaşamak gibi, sanki kırılmak da. Yorgunluk değil de başarısızlığı kabullenememe ve ama değiştirememenin verdiği bir yılgınlık. Atalet değil de, hırçınlık, kızgınlık...
Oysa 2019 nasıl da heyecan duyulacak bir yıldönümü. 2019, bizlere yüzyıllık süreç içinde değerlendirebileceğimiz geniş ve net bir perspektif sunuyor. Bu ülkenin kuruluşuna kadar giden ve bugünlere gelen bir perspektif.
İşte bunun için 2019'da ayrı bir heyecan, ayrı bir enerji hissetmemiz için hayli verimiz var. İşte bunun için 2018'in son günlerini yaşarken, 2019 ile ilgili hislerimi, umudun artık sonuç verdiği bir yıla girme arzumu sizlerle paylaşmak istedim.
2019'dan başarı istiyorum; bu ülkenin yeniden bir varoluş mücadelesine gittiğini görürken, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi başaranlar safında olmak istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı olarak, hep birlikte huzurla soluk alıp verdiği, kimsenin kimseyi incitmediği, kimsenin kimseye saygısızlık etmediği, kimsenin hak yemediği, adil ve eşit paylaşımla gelir adaletinin sağlandığı, yıldız bir ülkede yaşamak istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere akıl ve bilim kapılarını aralayarak kazandırdığı laik demokratik sosyal hukuk devletinin, evrensel hukuk kuralları ile bezeli demokrasi zemininde, kıyamet senaryolarının savaş tamtamlarının arasında barışı sağlayan örnek bir ülkede yaşamak istiyorum.
Aslında 2019'dan çok da bir şey istemiyorum. Yeni bir yıla girerken, çıldırmış dünyada çatışmanın bir parçası olmaya itilmiş, ilkelleşen bireylerin çoğalmasını değil, evrensel insani değerleri ayakta tutanların, aydın bireylerin çoğalmasını diliyorum.
2019'dan medeniyetinin bir parçası kalmayı diliyorum...