Barış Soydan
“Yok” denilen sermaye kontrolleri çoktan başladı
Türkiye ekonomisinin lokomotif şirketleri arasında yer alan Sarkuysan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı önceki gün bir ekonomi kanalında şöyle isyan ediyordu:
“Kamu bankalarına getirilmiş olan kısıtlamalar var. 'Biz size kredi veririz ama döviz almayacaksınız' diyorlar. Peki ben dövizi nereden bulacağım?"
Sarkuysan bakır üreticisi. 700 milyon dolarlık ihracatı var, yani Türkiye’nin en büyük ihracatçılarından biri. Üretim maliyetinin yüzde 94’ü, Çaycı’nın verdiği bilgiye göre ham maddeden oluşuyor. Yani üretim yapmak için ithalat yapmak zorunda. Döviz bulamazsa üretimi aksar. Şu anda olan bu.
Bankalar Aralık’tan beri kredi kullanan firmalara “Döviz almayacağım” taahhütnamesi imzalatıyor. Sadece kamu bankaları değil, özel bankalar da. Çünkü Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), TL kredilerin “amacına aykırı” kullanılmaması için denetim yapacağını, gerekirse “idari işlem” başlatacağını açıkladı. Bankalara yazıyla bildirilecek bir konunun kamuoyuna açıklanması aba altından sopa göstermekten başka bir şey değildi.
Bankalar da “idari işlemle”, Türkçesi cezayla karşılaşmamak için kredi verirken “Döviz almayacağım” diyen taahhütnameler imzalatmaya başladılar. Sonuç? Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden biri üretim yapamaz noktaya gelmiş durumda. Bu Sarkuysan’a özel bir durum değil. Birçok sanayi şirketi aynı sorunla yüz yüze.
Hazine ve Maliye Bakanı Nuredddin Nebati şöyle diyordu: “Türkiye'de bugüne kadar sermaye kontrolüne gidildi mi? Gidilmedi. Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon değil, manipülasyon değil, ihanettir"
İhanet suçlamasıyla karşılaşmak istemem ama Sarkuysan’ı döviz bulamaz hale getiren uygulama sermaye kontrolü değilse nedir? Ekonomi terimleri konusunda son derece saygın bir kaynak olan Investopedia, “Sermaye kontrolü”nü şöyle açıklıyor:
“Sermaye kontrolleri, bir hükümet, merkez bankası veya düzenleyici bir kurumun ekonomiye döviz girişi-çıkışını sınırlandırmak için aldığı her türlü önlemlerdir. Bu kontroller, vergileri, gümrük kurallarını, yasaları, miktar sınırlandırmalarını içerebilir”
Sermaye kontrolleri, yumuşak ve sert olarak ikiye ayrılıyor. Döviz alım-satımının yasaklanması ya da çok ağır vergilendirilmesi, sert bir sermaye kontrolü. Şirketlerin dövize erişimini zorlaştıran bankacılık uygulamaları ise yumuşak sermaye kontrolü.
Sermaye kontrolleri döviz talebini kısıtladığı için ulusal paraya kısa vadede değer kazandırabilir. Türkiye’de şu anda olan bu. Rezerv satışları ve mevduata kur garantisinin yanı sıra biraz önce gördüğümüz sermaye kontrolleri de doların 14 TL altında tutulmasında etkili oluyor.
Ama sermaye kontrolleri reel sektörün ve piyasaların işleyişini bozar, giderek kaosa neden olur. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı’nın açıklamaları Türkiye’de de kaosun başladığını haber veriyor. Dediğim gibi Sarkuysan sadece bir örnek. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’ndan (TÜRKONFED) dün yapılan açıklamada, “Finansmana erişim yoksa üretim, yatırım, istihdam ve ihracat gücümüz durabilir" deniyordu.
Kaosa neden olan tek uygulama dövize erişimin kısıtlanması değil. İhracat gelirlerinin yüzde 25’inin Merkez Bankası’na satılma zorunluluğu da kaosa yol açmış durumda. Önde gelen ihracatçı firmalardan birinin finansman müdürü olan Erol Taşdelen, “Bankalarda yüzde 25 ihracat bedeli kaosu” başlıklı yazısında şu bilgileri veriyor:
“İşlemlerin uzaması ve zamanında yapılmaması müşterileri mağdur etmiş durumda. Zira müşteri Merkez Bankası’nın 11:00 kuruna göre talimat göndermesine rağmen banka bazen saat 15:00 kuruna göre işlem yapıyor. Aynı gün işlem yetişmemesi halinde bir iki gün sonraki kur üzerinden işlem yapıyor. Firmalar milyonlarca lira zarar ediyor”
İhracat gelirinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’na satma zorunluluğu aynı zamanda, ithalat için dövize ihtiyaç duyan firmaların ertesi gün daha yüksek fiyattan dolar almaya çalışması demek. Saçmalığın dik alası.
Adeta bir düdüklü tencere gibi ekonomide şu anda büyük bir basınç birikiyor. Bu kaos uzun süre devam edemez, tencerenin kapağı açılmak, normale dönülmek zorunda.
Evet, o zaman dolar yükselir ama bu yapılmazsa tencere patlar.