Ustalık Sınıfı'nda Koltuğu Kim Terkedecek?

27. İKSV Tiyatro Festivali kapanışına bir kala Ustalık Sınıfı oyunu ile seyircisini farklı bir tiyatro grubu ile selamladı. Ustalık Sınıfı oyunu yapısı ve söylediklerini tartıştırma şekli ile oldukça konuşulası bir işti. Gerçi artık bu oyunu Türkiye’de izleme şansınız kalmadı ama yine de anlatmaya değer. İş Sanat’ın salonunda, iki gece art arda festivalle seyirciyle buluşan oyun, eril yapının iktidar alanının terk etmeyişini, söylemde aydın, eylemde ataerkil nasıl olunabildiğini, seçilen yazar kimliği üzerinden, farklı metotları deneyerek aktardı. Mizah anlayışı soğuk Kuzey Avrupa ülkesine ait değil de sanki bizim buralarda, Akdeniz’de geçer gibiydi. Yani gene dünyanın değişmez benzerlikleri ve sanatın ortak dili aracılığı ile bir araya gelmiştik.

ekran-resmi-2023-12-02-12-21-51.png

Oyun öncesi neyle karşılaşacağım hakkında broşür dışında fazla bir bilgiye ulaşamamıştım ama topluluk çok merak uyandırıcıydı. Grubun adı Brokentalkers’tı. Türkçesi ‘‘boş konuşanlar’’ demek. Gel gör ki sahnede tartışmaya açılan konuların boş konuşma olması olanaksızdı. Ama bu bir siyasi parti adı olsa eminim üye listesi buradan sizin eve yol olur.

Bu topluluk İrlanda, Dublin merkezli. 2001 yılında Feidlim Cannon ve Gary Keegan tarafından kuruluyor. Bolca ödüllü bir tiyatro topluluğu. Kendilerini ‘‘İrlanda'nın en korkusuz ve çığır açan tiyatro topluluklarından biri’’ olarak tanımlıyorlar. Sınıflandırmaya meydan okuyan, resmi olarak iddialı çalışmalarla, orijinal, erişilebilir canlı performanslar tasarlıyor ve geleneksel metin tabanlı tiyatro ideolojilerine meydan okuyan yeni biçimleri keşfediyorlar. Bu son cümle biraz karmaşık olsa da Ustalık Sınıfı’nı seyredince her şey yerine oturuyor. Ve evet dediklerini yapıyorlar diyebilirim.

Bu grubun birlikte çalıştığı kişiler profesyonel sanatçılar, tasarımcılar ve yazarlar olduğu kadar tiyatroda çalışmayan, farklı disiplinlerden gelen çeşitli katılımcı gruplar da olabiliyor. Onların becerilerinden ve deneyimlerinden yararlanarak ilgi uyandıran, özgün işler üretmeyi başarıyorlar. Performansa dayalı anlatımlarda o dünyayı temsil edecek orijinal yazı, dans, film, röportajlar, buluntu materyaller ve müzik gibi unsurları kullanarak çağdaş dünyaya yanıt veren çalışmalar yapıyorlar. Brokentalkers bugüne kadar A (Avusturalya)’dan başlayarak Y/Z (Yeni Zelanda)’ye kadar çok sayıda ülkeye turne yapma şansı bulmuş.

ekran-resmi-2023-12-02-12-21-57.png

Fringe Festivali’ni dikkatli okurlarım hatırlar. Ustalık Sınıfı Dublin Fringe Festivali, Project Sanat Merkezi ve Mermaid Sanat Merkezi ile ortak yapım. Ve bir de fon desteği almışlar; İrlanda Sanat Konseyi Fonu. Çok havalı bu fonun yanında bizdeki güncel fonun adı maalesef Fatih Terim Fonu. Coğrafya kaderdir.

Ustalık Sınıfı’nın yaratıcı kadrosunda topluluk ile birlikte New Yorklu sanatçı Adrienne Truscott çalışmış. Truscott koreograf, akrobat, dansçı, yazar, hikâye anlatıcısı ve komedyen olarak farklı çizgilere ve metodolojilere uzanan çalışmalara imza atan çok yönlü bir sanatçı. Makaleleri çeşitli mecralarda yayımlanmış ve çalışmaları New York ve Princeton gibi üniversitelerde okutulmakta. Yale Üniversitesi’nin de aralarında bulunduğu çeşitli üniversitelerde ders veren Truscott, uluslararası alanda yerleşik türleri ve söylemleri zorlayan gösterileriyle tanınıyor. Biz de İKSV vesilesiyle Truscott ve Brokentalkers ekibi ile tanışmış olduk.

Oyun, dilin cinsiyetçi tutumu ile feminizm okur yazarlığımızın soru işaretli derinliğini, lafa geldiğinde sıkı savunucusu olunan hakların, eyleme geçtiğinde nasıl da koca bir yalana döndüğünü sahne içindeki rol kişilerinin değişimleriyle aktarıyor. Kısa bir an kendi anlatım tuzağına düşse de ataerkillik, imtiyaz ve yaratıcılığa ilişkin sorguları kendi incelikli mizahı ile seyircisiyle paylaşıyor. Günümüz dünyasında cinsiyet ve güç yapılarını sorgulayan oyun bildik bir yerden başlattığı tartışmada giderek tüm sıradanlıkları alt üst ediyor.

‘‘Tiyatro tam olarak bu mu?’’ sorusunu sormadan edemesem de bu işi sevdiğim için pozitif ayrımcılık yapıyorum ve eleştirimin bu kısmını çok uzatmıyorum. Ülkemizde çoğu zaman ekonomik gerekçeler dekor, kostüm, ışık konusunda zafiyetlere yol açıyor. Ancak işin içinde zekâ ya da estetik varsa, fikrin ışıltısı bu eksiklikleri görünmez kılabiliyor, tıpkı bu oyunda olduğu gibi. Kendi tiyatromuz için de beklediğimiz taze kan yeni anlatım yollarının aranması ve pek tabi ki bulunup, uygulanması.

ekran-resmi-2023-12-02-12-22-02.png

Ustalık Sınıfı’nda beden oyunculuğu, abartılı anlatım yolları denenmiş. Müzik ve efekt kullanımı başarılı. Egosu kadar şişkin erkek kostümüne hapsedilmiş kadın oyuncu aracılığı ile aşırı eril ve kaba dil hiç esirgemeden sunulmuş. Ve bu dil dünyası gerçek hayattaki ünlü ama ayrımcı erkek yazarların videoları, yayımları ve röportajlarını örnek alarak kurgulanmış. Az önce grubun çalışma biçimlerinde bahsettiğim yollardan biri. İlk anda masum, belki biraz sevimli görünebilecek al gülüm, ver gülüm ilişkilerin, kendi kendini efsaneleştirme çabalarının ardında yatan, günümüz kültüründeki rahatsız edici gerçekleri açığa vuruyor aslında. Bu kısım için örnek skalam çok geniş ama en tanıdığınızdan bir Tatlıses versem yeter sanırım.

Gösteri feminist Adrienne Truscott ve etrafındaki iyi adam Feidlim Cannon tarafından gerçekleştirilen bir ustalık sınıfı biçiminde başlıyor. Eğlenceli. Tanıdık. Peruklar var. Sanat dünyasını bir metafor olarak kullanan Ustalık Sınıfı’nda cinsiyet ve gücün okuryazar ve eğlenceli bir incelemesi. Oyundan sanatçı metaforunu çekip yerine beyaz yakalı dünyasını koyun aynı, modern ya da kırsalda bir aileyi koyun aynı ya da İngiltere’de aristokrat bir aileyi yerleştirin hikâyeye şablon tutarlı. Ünlü bir erkek yazarla, yazdığı kitaplardaki kadına bakışını eleştirmek üzere yapılmış bir röportaj ile başlıyor oyun. Röportajı yapan beyaz bir erkek. İki oyuncu bu kurgusal metinden çıktıkları andan itibaren kadın (erkek yazar) aslında kendi kültürel alanlarında kurdukları ilişkilerde de güç, iktidar, kariyer odaklı dünyanın erkeğin bir lütfu olduğunu ve onun müsaade ettiği kadarına kadının sahip olabildiği savını tartıştırıyor. Mesela kadın kendi şovunda soyunmak da dahil erkeğin izin verdiği sınırlarda kalmalı. Oyun ilerliyor ve öyle bir noktaya geliyor ki o hoş görülü, nazik adama koltuğunu bırakması teklif edildiğinde kabul eder gibi yapsa da asla bırakamıyor. Oyun bittiğinde, koltuğunu hala terk etmiyor. Seyirciden alkış kıyamet, gitmesi yönünde tezahüratlara rağmen sıkı sıkıya koltuğa daha da gömülüyor. Dekorlar görevliler tarafından sökülürken de asla gitmiyor. Seyircilerin bir kısmı artık oyunun bittiğine ikna olsa da büyük çoğunluk adam kalkana kadar salonu terk etmek istemiyor. Ama adam asla kalmıyor. Salondaki son seyirci gittiğinde ne olduğunu bilmiyorum çünkü ben de alanı bir noktada terk edenlerdenim. Yenilmiş saymalıyım kendimi bilmiyorum. Ama bu erkek dünyasından yılmış olabilirim.

ekran-resmi-2023-12-02-12-22-08.png

Oldukça tanıdık yerlerden gelen bu kodların tüm dünyanın hastalığı olduğunu görmek içimdeki korkuları biraz daha arttırsa da Avrupalının yasaları kadınlarını bizimkilere göre daha iyi koruyordur diye düşündüm. Kadın hakları konusundaki tüm sınıfta kalmışlıklarımız bir cebimde, koltuğunu asla ve katta bırakmayan tanıdığım her türden yöneticiler ve siyasetçiler diğer cebimde İş Sanat’tan çıkarken sevdiğim adama ‘‘az önce seyrettiklerimizden eve ne götürüyorsun?’’ diye soruyorum. ‘‘Söylediklerimle yaptıklarım birbirine daha yakın duracak’’ diyor. Dilde ve eylemdeki tutarsızlıkları seyircisine sorgulatan bu oyun dilerim seyircisinde kişisel aydınlanmalara vesile olur.

Oyun hakkında birkaç yabancı gazete yorumunu ve video linklerini şuracığa eklemek isterim.

‘‘Güçlü ve büyüleyici’’ – The Times, ‘‘Ustalık Sınıfı kışkırtıyor ve bunu yaparken de çok eğlendiriyor.’’ – The Arts Revie, ‘‘Sanatta ve hayatta maçoluğun çirkinliğini güle oynaya yerden yere vuruyor... Deha kültünün içine işlemiş istismarcılık hakkında çok yerinde noktalara parmak basıyor.’’ – The Guardian, ‘‘Bu gösterinin gerçekten ferahlatıcı yanı, kadınların asırlardır maruz kaldığı baskıyı yepyeni bir biçimde ele alması.’’ – The Irish Independent, ‘‘Muhteşem, tümüyle ve layıkıyla bölücü, kaçırılmayacak bir gösteri.’’ – The Scotsman

Meraklıları için oyunun oyuncuları ile kısa bir röportaj videosu linki;

https://youtu.be/VoavBmc6uJs?si=xqHO2_ghFjsaG8s_

Gözünüzde canlanması için oyunun trailer linki;

https://youtu.be/LkdXWjBAFeQ?si=NLE2YJmJ1bYW6PBw

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytun Aktan Arşivi