İsmail Saymaz
Terlikle vurmak oyun, tekmelemek şaka, küfür eğitimmiş!
Dokuz yaşındaki Mustafa Çelik hayatını kaybetmeseydi, Niğde Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ndeki engelli çocuklar eziyet görmeye devam edecekti.
Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesine göre yaşları 7-13 arasındaki 15 çocuk ve bir yetişkin kadın, bakıcıları tarafından aylarca dövüldü, sövüldü, aç bırakıldı, itilip kakıldı, yerlerde sürüklendi.
Üzerlerine kapılar kilitlendi.
Önlerinden yemekleri alınıp çöpe atıldı.
Cezaevi hücresi gibi merdiven altında tutuldular.
Bu utanç verici tablo, epilepsi hastası Çelik’in 22 Temmuz 2024’te can verdikten sonra ortaya çıktı.
Kameralar geriye dönük incelenince rehabilitasyon merkezinin işkence yuvasına döndüğü anlaşıldı. 14’ü tutuklu 26 kadın bakıcıya yaralama, eziyet, kötü muamele ve kişiyi hürriyetinden alıkoymaktan dava açıldı.
Bakıcılar ifadelerinde, kamera görüntüleriyle sabit olan eziyeti inkar ettiler.
Açıkça yalanlar söylediler.
İnsan aklıyla alay eden yanıtlar verdiler.
Bakıcı sayısı yetersiz
Örneğin çocuklara niçin toplu halde banyo yaptırıldığı soruldu.
C.K., bakıcı yetersizliğinden yakınıyor.
“Bir kişiyi yıkarken diğerleri soyunuyor ve engel olamıyorduk. Yoğunluktan ve çocuklara laf geçirememizden kaynaklanıyordu” diyor.
Peki, neden odaların kapıları çocukların üzerine kilitleniyor?
C.K.’ye göre çocukların güvenliği ve birbirlerine zarar vermemesi için.
Oyun için itekledi!
I.A. adlı bakıcının Ç.K. adlı çocuğu yakasından asılıp düşürdüğü ve ayağıyla itekleyip mutfaktan çıkardığı görülüyor.
I.A.’nın savunması şu şekilde:
“Ç.K. dokunulduğunda kendini bir anda bırakan, kemiksiz biri gibi yığılan çocuktur. Oyun amaçlı iteklemiş olabilirim.”
Bakıcı Ö.Ü. de Ç.K.’yi tekmeliyor.
Sorulunca şöyle diyor:
“Oyun amaçlı ayağımla popo kısmını yavaş yavaş itekliyorum. Zarar verme amaçlı gibi görünen eylemler oyun amaçlıdır. Şaka vari eylemlere engeliler gülerek karşılık veriyor.”
Çok bağış gelince…
N.E., çorbaları çöpe döküyorlar.
Sebebi şuymuş:
“Ramazan’dı. Çok bağış geldiğinden çocuklara çok abur cubur yedirdiğimizden çorbaları içmedikleri için çöpe döktük. Çocuklar genelde çorba sevmiyorlar.”
Refleksle itmiş ve tokat atmış
S.Ö. adlı bakıcı Z.A.’nin kolundan çekiyor, başına tokat atıyor.
“Bir anlık refleksle kafasından itmiş olabilirim” diyor.
Kendisine terlik atan Ç.K.’yi de tokatlıyor.
Bu sefer de “Terlik atınca canım yandığı için bir anlık refleksle tokat attım” diye konuşuyor.
‘O geldi, ayağıma çarptı’
Ş.B., ayağıyla Mustafa Çelik’i itekliyor.
Görüntüler böyle halde vurduğunu inkar ediyor.
“Arkadaşımla çay içiyor, Çelik hakkında konuşuyorduk. Onun duymaması gerekiyordu. Ayağım diğerinin üzerine atılıydı. Üstte bulunan ayağıma gelerek, Mustafa temas etmiştir” diyor.
Çelik’i kıyafetinden çekerek masadan kaldırıyor ve arkasından itekleyip mutfaktan gönderiyor.
Yanıt:
“Çelik, yürümekte ve kalkmakta zorluk çıkardığı için mutfakta zarar gelmesin diye kıyafetinden tutup çıkarttığım olmuştur. Kolundan tutmuyordum, çünkü beyaz tenli olduğundan vücudu morarıyordu.”
E.M.’yi tokatlamasını şöyle açıklıyor:
“Otorite sağlamak için kanepeye, kanepenin sağına, soluna, üst kısmına vurdum.”
M.A.K. adlı çocuğu kameraların çekmediği bir odaya aldıkları, bağırdıkları, çarpma ve çocuğun ağlama sesinin geldiği görülüyor. Çocuk kafasını tutarak, odadan çıkıyor.
Ş.B., şunları söylüyor:
“M.A.K., söz dinlemeyen bir çocuktur. Uyarmak amaçlı odaya aldım. Kafasını yere veya duvara çarpmış olabilir.”
Tuvalette bulunan E.M.’ye “Sifona bas lan şerefsiz!” demesini
“Ağız alışkanlığı olarak demiş olabilirim. Şahsına yönelik değil. Tuvaletler pis kalmasın diye uyardım” diyor.
Salonda ağlayan S.K.’nin kolundan tutarak “Geç lan merdiven altına” diyor. Kamera açısından çıkınca 3-4 kez tokat sesi geliyor. Çocuğa ait çığlık sesi duyuluyor.
Ş.B.’nin savunması şöyle:
“Ev kuralına uymadığından, diğer çocuklara zarar verdiğinden merdiven altına götürdüm ve cezalı olduğunu söyledim. Ellerimi birbirine vurarak, susmasını söyledim.”
Evden çıkarken yerde oturan Çelik’e tekme atıyor.
“Uyarı amaçlı ayağımla dokundum” diyor.
Uyandırmak için…
N.A., koltukta uyuyan S.K.’yi itekleyerek düşürüyor. Uyuyan çocuğun ağzına ve burnuna ayağıyla dokunuyor. Sırtına dizleriyle vuruyor.
Sorulduğunda şu karşılığı veriyor:
“S., ağır uykusu olan çocuktur. S.’yi odasına çıkması ve uyanması için silkeleme yoluyla uyandırmaya çalışmışımdır.”
S.K.’nin başına anahtarlıkla dört kez vuruyor.
Çocuğu suçlayıp şöyle konuşuyor:
“S.’nin eli uzundur, hırsızlık yapar. Sözlü olarak uyardığımızda anlamıyordu. Anahtarlık ile birkaç kez kafasına sert şekilde değil, yumuşak yaptım. Kastım, hırsızlığı önlenmektir.”
Eğitmek için küfür
S.B.’nin ağzı çok bozuk.
Merdivenlere çıkan engelli S.K.’ye “Aşağıya in bela s…” diye bağırıyor.
Savunmasından:
“S., evin içerisinde ve dışarısında kaçıp saklandığı ve hırsızlık huyu olduğu için gayriihtiyari ağzımdan çıktı.”
Y.Ö.G.’ye “Otur eşşoğlu eşşek” demesini “Bir şeyi birkaç defa söylüyoruz. Çocuğa göre hareket ediyoruz” diye açıklıyor.
“Senin o kafanı dağıtırım” demesine yanıtı şöyle:
“Eğitmek ve otorite kurma amaçlı söylemiş olabilirim.”
Ufak dokunuşlar
C.Ç. adlı bakıcı, E.M.’nin kulağını çekiyor.
Gerekçesi, oldukça gülünç:
“Yemeğini yerken ağlıyordu. ‘Sizi şikayet edecem şerefsizler’ dedi. ‘Sen kime şerefsiz diyorsun’ diyerek kulağını tuttum ancak çekmedim.”
Y.Ö.G.’yi ayağıyla itip yakasından çekerek götürdüğü o anlar için ise “Kanepeye otursun diye kaldırmaya çalıştım. Üstesinden gelemeyince dizimle ufak dokunuşlar yaptım” diyor.
Çelik’e “Salak, geri zekâlı, aptal önüne bak” demesini “Sinir anında söylenebiliyordu” diye izah ediyor.
Çocukları suçluyorlar
F.T.T., kıyafetlerini makineye attığını söyleyen S.K.’ye “Yalan söyleme şerefsiz, nereye attın? Öğlen ve akşam yemeği, kahvaltı bile vermem sana, ver” diyor.
Bu hakaret ve tehditler yöneltilince şu yanıtı veriyor:
“Kontrol altında tutma amaçlı söylemiş olabilirim. Kıyafet ya da abur cubur hırsızlığı yaptığında eğitim amaçlı yaptırım uygulandığı oluyordu.”
S.K.’ye “Tuvaletten çık, elimde kalacan” diyor.
Çocuk salona koşuyor.
F.T.T. de arkasından gidiyor.
Çocuktan çığlık ve ağlama sesi geliyor.
F.T.T.’nin yanıtı:
“Yaptıklarını bastırma amaçlı ağlamaya başlayan ve çığlık atan bir çocuktur.”
‘Aramızda oyundu’
N.Ö., yemek yiyen M.H.D.’nin kafasına vuruyor.
“Aç kalmasın diye kafasını tuttum” diyor.
S.K.’nin kafasına beş kez yeme kaşığıyla vurmasını şu şekilde açıklıyor:
“Bu aramızda bir oyundu. ‘Yemek geldi, hadi kaşıkla, yiyelim’ derdik. Hafif şekilde şaka amaçlı vururdum.”
‘İteklemiş olabilirim’
S.T., M.A.K.’nin önündeki yemeğini alarak, çöpe döküyor.
“İkinci tabağını yediği için olabilir” diyor.
Soruluyor:
“Çocuğun önünden yemeğini alıp dökmek doğru mu?”
S.T., kabahatini biliyor.
“Yoğunluk anına denk gelmiştir” diyor.
M.H.D.’nin karnına tekme atıyor.
“Tekme vurmamışım, belki itmişimdir. Normalde kafasını sağa sola vuran bir çocuktur. Belki o anda sağa sola vuruyor gördüysem iteklemiş olabilirim” diye ekliyor.
Sevme amaçlı el darbesi
T.U., yemek kaşığını tere düşürünce E.U’nun kafasına vuruyor.
“Eğitilmesi amacıyla vurmuş olabilirim” diyor.
N.E.A.F.’nin kafasına vurduğu darbeyi “Çocuğu sevme amaçlı elim çarpmış olabilir” diye anlatıyor.
yanıtlıyor.
Ç.K.’ye beş kez terlikle vuruyor.
“Oyun amaçlı terlikle vurmuşumdur” diye konuşuyor.
Engelli kızları çalıştırmak istediler
G.N.K., Mustafa Çelik’in ölümü sonrası müfettiş görevlendirildiğini ifade ediyor. Müfettişler gelene kadar evin temizliğini bakıcıların yaptığını kaydederek, şöyle diyor:
“Evin temizlik sayılabilecek tüm işlerini biz yapıyorduk. Kapı önündeki karı küremek ve depodan mal taşımak olsun, tüm angaryayı bize yaptırıyorlardı.”
Çelik sonrası temizlik ve revir personeli ile bir amir atandığını söylüyor.
T.G.Y. ilaç verme yetkilerinin bulunmadığını belirterek, şöyle diyor:
"Bazı ilaçların dozunu revir personeli eksik fazla verebiliyordu. Uyarıyorduk, düzeltiyorlardı. Çocuk ilaçlarına aşina olduğumuz için yanlış veya eksik ilaç verilmiyordu.”
T.G.Y., idarenin temizlik konusunda ‘Yetişkin engelli kızlar yardımcı olsun’ dediğini belirerek, şu bilgiyi veriyor:
“İdaremiz görev listesi hazırlamıştı engelli kızlar için. Ancak belli bir süre sonra yasakladılar.”