Mustafa K. Erdemol
Necef Zirvesi: 1) Ortak düşman İran 2) ABD kaybetti
Üzerinde çok konuşulmadı ama ilgiyi fazlasıyla hak ediyordu Necef Zirvesi. Kayda değer bir sonuç çıktığından değil, tam tersine, hiç bir sonuç çıkmadığından. İsrail’in ev sahipliği yaptığı, ABD, Bahreyn, Mısır, Fas, Birleşik Arap Emirliği (BAE) ile İsrail Dışişleri Bakanlarının katıldığı Necef Zirvesi’nden amaç bazı Arap ülkeleriyle İsrail arasında normalleşmeyi hedefleyen Abraham (İbrahimi) Anlaşmaları çerçevesinde güvenlik ile işbirliği olanaklarını tartışmaktı. Zirvede yer alan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın derdi malum; ülkesinin Rusya karşısındaki tutumuna, enerji fiyatlarını kontrol etme konusundaki çıkarlarına Ortadoğu’dan destek almak.
Bir kez daha kimi İslam ülkelerinin ne kadar ilkesiz olduğuna, bölge halklarına nasıl düşmanlık güttüğüne bu zirve sayesinde tanık olduk. Çünkü zirvede İsrail’in yanı sıra Bahreyn, Mısır, Fas ile BAE, ABD'nin İran'a yönelik politikalarından yani nükleer anlaşma müzakerelerinde İran’a verilen tavizlerden duydukları hayal kırıklığını dile getirdiler. Adı geçen İslam ülkeleri ABD'nin Orta Doğu'daki ortaklarına yönelik güvenlik konusundaki soğuk tutumundan da yakındılar. Yani ABD’den daha fazla koruma bekliyor bu ülkeler. Daha da ileri giderek Joe Biden yönetiminin bölgedeki etkisini sınırlandırma kararından da üzüntü duyduklarını vurguladılar. Bu ülkeler Biden’ın dikkatinin Asya’ya yönelmesinden rahatsız durumdalar. Nereden bakılsa utanmazlık yani.
Filistin şartı artık yok
Zirve bize şunu gösterdi; artık İsrail’in Arap ülkeleriyle işbirliği için Filistin şartı ortadan kalkmış durumda. Yani, zirveye katılan Arap ülkeleri başta olmak üzere çoğu Arap ülkesi İsrail’e “iki devletli çözümü” kabul etmesi koşulunu dayatmıyor artık. Arap ülkesi olarak sadece Mısır ile ABD zirvede Filistin konusunu da gündeme getirdiler ama bir sonuç çıkmadı tabii. Artık Arap ülkelerinin çoğu İsrail’i bölgede “İran etkisini durdurmada” önemli bir destek olarak değerlendiriyor. Bunu İsrail topraklarında düzenlenen bir toplantıya katılarak da göstermiş oldular. Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Rashid Alzayani gelinen durumu “İran ortak düşmandır” diyerek ifade ederken İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid de zirvenin İran'a “Ortadoğu'daki yıkıcı rolüyle mücadele etme konusundaki Arap - İsrail kararlılığından artık korkması gerektiği mesajını verdiğini” açıkça dile getirdi.
İki yıl önce İbrahim Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana özellikle BAE ile Bahreyn, İsrail ile bölgesel güvenlik konusunda işbirliği yapmada çok istekliler. Üç ülkenin de İran’la mücadelede yaşamsal çıkarları var. İran Devrim Muhafızları’nın ABD’nin “terör örgütleri listesi”ne alınmasından hayli memnun kalmışlardı. Zirveye katılanlardan sadece Fas İran konusunda daha az endişeli. Bunun yerine Filistin konusunda iki devletli çözümü desteklediğini bir kez daha dile getirdi ama bunu çok da ısrarlı bir biçimde yapmış sayılmaz. Fas’ın derdi, Batı Sahra sorununda karşı karşıya geldiği Cezayir’e karşı ABD ile İsrail’den destek almak.
Ürdün katılmadı
Mısır’ın içinde bulunduğu durum da çelişik olarak adlandırılabilir. Zirvede, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, İsrail-Filistin çatışmasının barışçıl şekilde çözülmesi gerektiği klasik söylemini dile getirdi. İran karşıtı olmakla beraber, adı geçen ülkeye karşı bir bölgesel ittifakla fazla ilgili gibi görünmüyor Mısır. Asıl dikkatimi çeken ise davet edilmesine rağmen Ürdün’ün “zamanlamanın uygun olmadığı” gerekçesiyle zirveye katılmaması oldu. Zirve sürerken Ürdün Kralı II. Abdullah’ın, Ramallah’ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmesi belli ki, Filistin’in devre dışı bırakılmasına itiraz içerikli bir mesaj.
ABD yine kaybetti
Blinken'in Necef Zirvesi'ne katılması ABD'nin bölgede gittikçe kötüleşen durumu göz önüne alındığında hayli önemli bir durum. Çünkü zirveye katılanlardan BAE, Rusya ile iyi ilişkiler kurdu son zamanlarda. Bu nedenle ABD’nin Ukrayna sorunu nedeniyle Rusya’nın kınanması isteğine olumlu yanıt vermedi. Suudi Arabistan da ABD’nin petrol üretimini arttırma taleplerini reddetti bilindiği gibi. Hatta Krallığı fiili olarak idare eden Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın Biden’ın görüşme isteğini kabul etmediği de ileri sürülüyor. O nedenle Blinken’in Necef Zirvesi’nde Körfez ile Ortadoğu’da aleyhine olan bu durumu tersine çevirmeye çalıştığı görüldü. Ancak yine de başarılı olduğu söylenemez bu çabalarında. Blinken aslında başka başarısızlıklar da yaşadı. Zirveye katılan Arap ülkelerinin ABD-Rusya çatışmasındaki tarafsızlık politikasını değiştiremedi örneğin.
Bu örneklerden de görüldüğü gibi ABD’nin Ortadoğu’da yeniden aktif olma çabaları başarıya ulaşmış değil. Yani artık ABD Ortadoğu’da “süper güç” olarak görülmüyor. Ancak buna rağmen bazı Arap ülkelerinin İran korkusu/düşmanlığı nedeniyle artı gücünü yitirmiş bir ABD’den, bölge ülkeleriyle dostluk ilişkileri geliştirdiği için de İsrail’den medet ummaya devam etmeleri gerçekten tuhaf.
Necef’te zemin kaybetmiş bir ABD, bölgede “yayılma” şansı bulmuş bir İsrail, bu ikisinden medet uman ilkesiz İslam ülkeleri bir araya gelmiş oldu. Karşıtları çoğalmış bir İran zirvenin asıl konusuydu tabii.
ABD’nin gücünü yitirmesi dışında “Doğu yakasında değişen bir şey yok” aslında.