Barış Soydan
İktidar yıllık enflasyondaki düşüşü tepe tepe kullanacak
Başkanlık sistemi Türkiye ekonomisi için bir felaket oldu. Son bir yılda Cumhuriyet tarihinin en hızlı artan enflasyonunu yaşadık. Bu arada üç kur krizi oldu (2018 Rahip Brunson Krizi, 2020 yazı ve 2021 sonbaharı krizleri), dolar 4.5 TL’den 18.6 TL’ye fırladı. Milyonlarca insan yoksulluğa sürüklendi.
Bunlara rağmen AKP’nin oyu neden hâlâ yüzde 30’un üzerinde? Ve daha önemlisi, neden son aylarda AKP’nin oylarında bir kıpırdanma, küçük de olsa bir artış var?
Farklı kamuoyu araştırma şirketleri geçtiğimiz aylarda AKP’nin oylarında artış tespit etti. Örneğin Yöneylem Araştırma’nın verilerine göre AKP’nin oylarında Ekim ayında Ağustos ayına göre 3 puanlık artış yaşandı, yüzde 32.4’e çıktı. Metropol’ün araştırmasında da kararsızların oranında azalma, iktidar partisinin oylarında artış görülüyor. Ekonomide yaşananlara rağmen bu nasıl mümkün oluyor?
AKP’nin oylarının yüzde 30’dan daha aşağıya inmemesi ayrı mesele ama son aylarda yaşanan artış bana kalırsa büyük oranda bir davranış kalıbıyla ilgili: Balık hafızalı olmamız.
Balık hafıza sadece bugüne özgü bir olgu değil. Hatta sadece Türkiye’ye özgü bir olgu da değil. “Fıtrat”la mı, eğitim seviyesiyle mi ilgili bilmiyorum ama seçmen oy tercihini belirlerken genellikle son bir yılı değerlendiriyor.
Doların 8-9 liradan birkaç ayda 18 liraya, enflasyonun yüzde 10’lu seviyelerden yüzde 50’nin üzerine çıktığı günlerin anısı belleğimizde yavaş yavaş külleniyor. Dolar aylardır 18 TL civarında yatay seyrediyor. Öyle ki, geçtiğimiz günlerde ilk kez kur korumalı mevduatta Hazine tarafından ‘kur getirisi’ ödenmedi. Dolardaki üç aylık artış oranı, bankaların verdiği yüzde 13-15’teki enflasyonun altında kaldı.
Çünkü Türk Lirası’nın değeri artık serbest piyasada değil Ankara’da belirleniyor. Türkiye müdahaleli kur rejimine geçti. Kura müdahale için yılbaşından bu yana Merkez Bankası rezervlerinden 100 milyar dolardan fazla döviz satıldı. Dolar bütün dünyada değer kazanır, Euro, Sterlin, Yen görülmemiş seviyelere gerilerken TL’nin bir süredir yatay seyretmesinin nedeni bu.
Yani aslında iktidar eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın bu yılbaşında verdiği öğüde uydu. Yılmaz şöyle demişti: “Seçimlere gelmeden AK Partisi’nin kasanın ağzını açması lazım. Efendim, 700 ton altınımız var, Merkez Bankası’nda şu kadar dolarımız var diyorsunuz. Kime bırakacaksınız? Bu hırsızlara mı?”
Rezerv satışıyla doların kontrol edilmesi enflasyondaki ivmenin de azalmasına neden oldu. Enflasyon ortadan kalkmadı, fiyatlar hâlâ artıyor ama artış hızı yavaşladı.
Kurda sağlanan istikrar sanalmış, rezerv satışları dursa Türk Lirası kim bilir nerelere düşermiş, Merkez Bankası’nın Swap (Para takası) hariç rezervi eksi 58.5 milyar dolara düşmüşmüş, seçimden sonra Türkiye’yi bir felaket bekliyormuş… Bunlar ekonomistlerin gündemi. Seçmen dün olduğu gibi bugün de cüzdanının anlık durumuna bakıyor.
Önümüzdeki aydan itibaren yıllık enflasyon baz etkisiyle gerilemeye başlayacak. Aylık enflasyon geçen Aralık’ta yüzde 13.58, Ocak’ta yüzde 11.10 gibi inanılmaz seviyelere fırlamıştı. Yıllık enflasyon geçen yılın aynı ayının verisine göre hesaplandığı için bu Aralık ve Ocak’ta düşüyormuş gibi gözükecek. Fiyat artışları duracak mı yani? Hayır durmayacak, zamlar tam gaz devam edecek ama iktidar yıllık enflasyondaki düşüşü propaganda için tepe tepe kullanacak. Balık hafızalı seçmenin bir kısmı bundan etkilenecek.
Muhalefetin alternatif ekonomi programını bir an önce açıklaması, “Biz daha iyi yönetiriz” iddiasını ortaya koyması lazım.
Yoksa atı alan Üsküdar’a yine geçebilir.