Orhan Bursalı
Başarılı politika: CHP ve Kılıçdaroğlu
Kılıçdaroğlu çok eleştirildi, iktidarın yıkılmasının önündeki tek engel Kemal Bey dendi, insafsız davranıldı. Beyaz Türklerce, Dersimli, Alevi, partiyi de kendisine benzetti diye saldırıya uğradı. Bu tip gerekçelendirilmeyen eleştirilere katılmadım, ama eleştirilerimi nesnel ve politik temelde yapıyorum. Kılıçdaroğlu politikalarının, ister iç ve dış gündeme ilişkin, ister parti içi ve birlikte çalıştığı kişiler açısından olsun, şüphesiz ki eleştirilecek çok yönü var. Parti içi birleştirici ve kapsayıcı olmayan bazı tutumları da sorgulanabilir, fos çıkan yardımcılarını neden iyi seçemediği de...
Büyük bir farkındalık yaratan Adalet Yürüyüşü’nü bir kenara bırakalım... Bu belirli kesimleri adalet bayrağı altında topladı, ama pahalılık ve daha pek çok ülkenin temel meseleleri üzerinde tekrarlanabilecek pek çok konuda böyle bayraklar açamadı parti. Pahalılık, borç batağı vb. başka büyük bayraklar altında halkın başka kesimleri toplanabilir ve farkındalıklar yaratılabilirdi.
Fakat bazı ana politikalar var ki, bugünü hazırladı. Bugün bunlardan bahsedeceğim.
İYİ Parti işbirliği
Bunlardan en önemlisi İYİ Parti politikasıdır; 15 milletvekilini İYİ Parti’ye vererek hem Meclis’te grup kurmasına hem de parti olarak iyice ortaya çıkmasına önemli katkı sağladı. Sonraki seçimlerde böylece ittifakın da temeli atılmış oldu. İyi Parti gelişmeli. Bu, CHP’nin kendi politikalarını da rahatlatır, kendisi olmasını sağlar...
Türkiye’nin İyi Parti gibi siyasal kurumlara ihtiyacı var. Nedeni için AKP öncesi döneme bakın. İki, 2.5 parti teorileri çok tehlikelidir ve değirmenin suyu hep sağ partiler için akar.
Türkiye için koalisyonlar, en demokratik yapılardır. İyi kurulduğunda sahip olduğu geniş taban temsiliyetinden aldığı güç ve destekle, parti değil ülke çıkarına ve geleceğine yönelik programlarla ülkeyi uçurabilir. Geçmişin koalisyon dönemlerinin bile kalkınma hızları, 17 yıllık AKP’nin hızını aşıyor..
HDP bağımsız, özgür bir yapı olarak ortaya çıktıkça, Türkiye’nin demokratik güçleri tartışılmaz olarak gelişir ve ülke esenliğe koşar. Yoksa, ülkede AKP, MHP gibi yapıları azdırır. Demokratik bir ülkede özgürlük içinde birlikte yaşamaktan başka çare yok.
İktidarla kavga yerine halkla birleşme
Kucaklayıcı ve kapsayıcı politikalar doğrudur. Kılıçdaroğlu’nun, Mansur Yavaş’ın, Ekrem İmamoğlu’- nun, iktidarın ülkeyi ve milleti parçalama politikalarına karşı halkı birleştirme politikaları, kapsayıcı politikalardır; iktidarla kavga değil halkla birleşme... Seçimler ve politikalar çok doğru.
Bir de iktidarın meydan okumalarına karşı dişe diş politikaları savunan yazarlar, okurlar, CHP’liler, iktidarın değirmenine su taşıdı, ve “aday bizden olsun, kaybedelim” politikasızlığı içinde debelenenler...
CHP’nin bir büyük çoğunluk partisi olarak tek başına iktidara gelmesini beklemek gerçekçi değil. Bu sadece çok çok özel tarihi koşulların bir araya gelmesiyle mümkün. Ama Türkiye’nin, yüzde 25-30 oy oranlarında konsolide olmuş, laik, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, halkçı, demokrat sağlam bir partiye ihtiyacı var. Bu Türkiye’nin garantisi olur. Bu parti dünya ve Türkiye’deki toplumsal gelişmelere paralel gündemini yenilemeli, ülkenin geleceğe taşınmasına baş katkıyı sağlamalı, bilimde, teknolojide, sanatta...
“İktidara gelmek için her şeyi yapan” parti değil, ülkesi ve yurttaşı için her şeyi yapan parti. İktidara gelmek için her şeyi yapmak, partiyi parti olmaktan çıkarabilir. İlgisi olmayan çarşaflı kadınları sahneye çıkarıp göğsüne CHP rozeti takmak gibi maskaralıklara yol açabilir.
CHP iktidar olmadan da iktidarı yöneten yönlendiren bir parti olmalı. Şüphesiz CHP iktidara gelmesin gibi bir görüş abesle iştigaldir. Mesela şimdi yerel seçimlerde önünde açılan koca bulvarda büyük ve farklı bir dinamik yürüyüş başlamalıdır. Bu büyük bir şanstır.