“AKP döneminde başkenti nasıl parsel parsel sattılar…!-BÖLÜM-2-ANKARA”

Aslında bu yazıya ilk başlangıç sözlerini; AKP’nin ilk kurucularından olan, Başbakan Yardımcılığı, Bakanlık ve hükümet sözcülüğü yapmış Bülent Arınç’a vermek lazım. Ne demişti; 23 Şubat 2015’te hükümet sözcüsü iken;

-“Kendisini Cemaat ile işbirliği yapmakla suçlayan Melih Gökçek'e yanıt veren Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ‘Gökçek bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Zengin işadamlarına okul yaptırmıştır. Yurt yerleri sağlamıştır’ dedi.”

Peki Gökçek döneminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı belediyeye ne kadar zarar verebilmiştir. Bir zamanlar arasının iyi olduğu işadamı Salih Bezci ve yine arkadaşı NATA’nın sahibi Namık Tanık konuşsa da herkes bir dinlese. O cesaretleri buldukları gün aydınlanma ve temizlenme başkentten başlayacak bunu biliniz.

Gelelim Mansur Yavaş’ın “Yandım anam bunlar neler yapmış” dedirten tartışılacak büyük iddialara…

Önce biraz teknik bilgi…Ankara Büyükşehir belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın açıklamasına göre; “Ankara’nın 14 milyar lira yıllık bütçesi var, şimdiye kadar bilinen,önümüze gelen 4 milyar 500 milyon borç var”.

Mansur Yavaş borçların kaynağını da açıklamış; “2019’da 14 milyar TL bütçe belirlenen Ankara’yı 4.5 milyar TL borçla devraldık. Belediyenin Hazine’ye 1.25 milyar, kısa ve uzun vadeli banka borcu ise 2 milyar lira. Belediyenin 3. şahıslara 1.3 milyar lira borcu bulunurken, faiz giderleri de 150 milyon TL’ye yanaştı”. 

Yani Demirel gibi “Enkaz devraldık” dese Yavaş haklı…

Peki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları (Melih Gökçek ve Mustafa Tuna) bu belediyeyi iddialara göre nasıl batırdılar.

Gökçek’in görevden alınmasının hemen Ardından göreve gelen AKP’li belediye başkanı Mustafa Tuna bir televizyon programında sadece bir tek konudaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Gökçek’I suçlamıştı; 

“AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, katıldığı bir televizyon programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tuna, belediyenin hafriyat gelirinin aylık 30 bin Türk Lirası iken, belediyeye devrolduktan sonra ortalama 15 milyon TL’ye çıktığını söyledi. Mustafa Tuna, hafriyattaki gelir artışına dikkat çekerken, isim vermeden kendisinden önceki başkan Melih Gökçek’i eleştirdi.”

Bakın aylık hafriyat geliri 30 bin liradan 15 milyon liraya çıktı diyor Mustafa Tuna. Yani aylık sadece 14 milyon 970 bin liranın her ay (dikkatinizi çekiyorum aylık eski parayla 15 trilyon lira) bir şekilde ortadan kaybolduğunu söylüyor. Bu da sadece hafriyat işinde yıllık; 179 milyon 640 bin lira ortadan yok olmuş anlamına geliyor ki bu eski başkanlar için küçük ama yolsuzluk adına büyük bir adım.

Peki Mustafa Tuna’nın bu iddialarıyla ilgili bir tek savcı harekete geçti mi?

Yok…!

Peki bu iddiayla ilgili her sözünde gözünü yumup avurtları çatlarcasına “Rabbim…!” diye başlayan nutuklar çekip kendinden geçen bir tek AKP’li üst düzey yönetici; “Durun yahu bu kul hakkıdır. İslam’da bunun üzerine daha büyük günah yok. Ben kendim savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Eğer ortada bir hırsızlık varsa bunun partisi olmaz” dedi mi

Yok…!

Peki Melih Gökçek’in görevden alınmasının (Hangi gerekçeyle görevden alındığını bilen var mı…Yok…!) ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın bu uyarısı üzerine devletin denetim kurumları harekete geçti mi…

Yok…!

Peki başka ne var; çakma İslamcı ve Şeriatçı Hamiyet ve İrfan Vakfı var. Merkezi Ankara Hacı Bayram’ında bulunduğu Altındağ’da. Vakıfa inanılmaz bir nakit akışı var.

Peki belediye ile ne ilişkisi var…

2006 yılında Ankara’da kurulan Hamiyet ve İrfan Vakfı (AHİ) Gülen-AKP ilişkilerinin bozulmaya başladığı 2013 yılından bugüne etki alanını genişletmeye devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’yle protokol imzalayan vakfın, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Konya ve İzmir de çok sayıda öğrenci yurdu bulunuyor. Ankara’nın Batıkent semtinde Büyükşehir Belediyesi tarafından vakfa tahsis edilen büyük bir arazide AHİ’nin öğrenci yurdu bulunuyor. Tabelası olmayan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili yurt, çevrede yaşayan yurttaşların tepkisine yol açıyor. Ankaranın keçiören, Batıkent başta olmak üzere hemen hemen bütün ilçelerinde birer kültür merkezi var. En aktif girişimleri 15 Temmuz’da sokağa dökülmek. Aralarında o gece yaşamını yitiren nur öğrencileri olduğu ididaları kendi resmi web sitelerinde var. Nurcu olduğu söylenen bu vakıf bir zamanlar FETÖ denetimindeydi…

Peki başka ne var…

Gökçek döneminde, Gökkuşağı, Demirkafes, Samanyolu Projesi, Ankapark, kullanılmayan üst geçitler, kentsel güvenliği tehdit eden doğalgaz boru hattı üzerine yapılan ANSE alışveriş merkezi, refüjlere yapılan fıskiyeler, ödenmeyen borçların faizleri, otobüs, metro ve billboard’lar için harcanan reklam ve tanıtım giderleri kentin ekonomisini altüst eden ve kamu israfına neden olan uygulamalara dönüştü. 4.5 milyon TL harcanan Gökkuşağı Kamu Pazarı açıldıktan 6 ay sonra terk edildi. Gölbaşı girişindeki Samanyolu rekreasyon alanı için 5.2 milyon TL harcandı ama restoranlar açıklanmadı.

72 milyon TL harcanan Demirkafes’in temeli 2005 yılında atıldı, 2008’e kadar inşa edildi ancak 2013 yılında söküldü. Yerine yine yandaş bir firmaya (Gökkafes bu firmaya nasıl devredildi. Kaç liraya bırakıldı. İhale yapıldı mı, yapıldıysa nasıl yapıldı. Neden kimsenin bu ihaleden haberi olmadı) devasa iki kanatlı bir bina yapıldı. Binanın gizli sahiplerinin kim olduğu tartışıldı ama bir türlü kamuoyuna açıklanamadı.

Peki Gökkafes’te havaya uçan 72 milyon lira ile ilgili bir tek Savcı harekete geçti mi.

Yok…!

Kamuoyunda “Gökçek fıskiyeleri” olarak bilinen ve 15-200 bin dolar harcanarak yapılan fıskiyelerin birçoğu kısa sürede yok oldu. 2002-2003 yılında 1.2 milyar dolar harcanarak yapılan havaalanı yolu da (Bu yolun yapımında neden verilen işler ihale dışına çekildi hangi mütteahitler hangi işleri ne kadara aldı aynı Kızılırmak’tan Ankara’ya su getirme projesi gibi neden bu ihaleler denetimden ve ihale şartnamelerinden kaçırıldı)   plansızlık nedeniyle büyük israfa neden oldu. Ankara’ya giriş karayolları üzerine tarihi dönemlerden toparlama, işlevsiz, sanatsız ve tasarımsız kapılar yaptırıldı. Kapılara 31 milyon TL harcandı.

İstanbul’da AKP’nin sadece kendi iktidarı döneminde İstanbul’da (bilinen) 100 milyar dolarlık yasadışı imar ve gayrimenkul rantı yaratıldığını belirtmiştim. Ankara’da bu rakamın yaklaşık 60 milyar dolar olduğu söyleniyor.

Peki; “İmparator” nick name’iyle çağrılan hangi kişiliğin bunun yüzde 20’sine hakim olduğu iddiası var…

Şimdi söyleyin bana;

“Yavaş yavaş Mansur Yavaş bunun hesabını soracak mı…?...Yoksa yine ‘Devr-i Sabık’ yaratmam mı diyecek…!”

Göreceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Ertürk Arşivi