Açlık Ücreti

Asgari Ücret Tespit komisyonu toplantısı ertelendi.

Toplantının 11 Aralık’a ertelendiği açıklandı.

Hayat pahalılığın sürekli artması karşısında geçim sıkıntısı şu anda Türkiye’nin en önemli sorunu haline geldi.

İktidar, krize soktuğu ekonomiyi nefes aldırmak için dışarıdan kaynak ararken içeride ise enflasyonun altında ücretle emek sömürüsünü sürdürüyor. Bu yetmiyormuş gibi motorlu kara taşıtları vergisini iki kez tahsil edebiliyor.

“Belki yerel seçim öncesi işçilerin ağzına bir parmak bal çalmak amacıyla asgari ücret beklenenin üzerinde artırılır mı” sorusu gündemde.

Ancak yetkililerden henüz resmi bir açıklama yok.

Aksine Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ücret artışlarının hedeflenen enflasyona göre yapılacağını açıkladı. Oysa bu iktidar son yıllarda enflasyon hedefini hiç tutturamadı. ENAG’a göre bugün yıllık enflasyon yüzde 121, TÜİK’e göre yüzde 63

Artırılan asgari ücretin Türk-İş’in hesapladığı açlık sınırının altında kalması bir iki ay bile sürmüyor. Çünkü enflasyonla etkili mücadele zamanında yapılmadı.

TÜİK’in hesaplamaları vatandaşın yaşadığı pahalılığın çok altında çıkıyor.

Türkiye hala akşam kararınca pazar yerlerindeki atıklardan sebze meyve toplayanlarla dolu.

Bu utanç verici tabloyu değiştirmek ancak gerçekleşen enflasyonun ücretlerden götürdüğünü yerine koyacak bir artış ve üzerine refah payı eklenmesiyle mümkündür.

Ayrıca enflasyon kontrol altına alınıncaya kadar asgari ücretin DİSK Genel Bakanı Arzu Çerkezoğlu’nun dediği gibi üç ayda bir artırılması gerekir. Oysa iktidar yetkilileri asgari ücretin yılda bir kez artırılacağını açıkladılar.

Bu durumda asgari ücret sürekli açlık sınırının altında kalır.

Açlık ücretine dönüşür.

TÜİK verilerine göre 2016’da işçiler milli gelirin yüzde 40’ını alırken bu oran 2020’de yüzde 38’e, 2022’de ise yüzde 25’e geriledi.

Şirketlerin aldığı pay ise aynı yıllarda sırasıyla yüzde 41, yüzde 42 ve yüzde 54 oldu.

TÜİK verilerine göre işçilerin milli gelirden aldığı pay her yıl düşerken ücretlere hedeflenen hayali enflasyon oranında ve yılda bir kez zam yapmak çalışanları ve ailelerini açlığa mahkum etmektir.

BBC Türkçe’nin haberine göre sendikalar iki ebeveynin çalıştığı dört kişilik bir aileyi yoksulluk sınırı veya üzerinde tutacak bir asgari ücret talep ediyor.

Türk-İş’in Kasım ayı verilerine göre yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL. Kasım ayı esas alınsa bile sendikaların asgari ücret talebi 23 bin TL’yi buluyor.

BBC Türkçe’de yer verilen Eurostat verilerine göre 1 Aralık 2023 tarihi itibarıyla 27 Avrupa ülkesi arasında Türkiye, Arnavutluk’un ardından en düşük asgari ücreti veren ikinci ülke oldu. Türkiye’de asgari ücret sekiz yıl önce Arnavutluk’un dört katıydı.

Türkiye’de çalışanların yüzde 60’na yakınının asgari ücret aldığı düşünülürse emek sömürüsünün boyutları daha iyi anlaşılır.

Aynı sorun emekliler için de geçerli.

En düşük emekli aylığı 7 bin 500 lira. Dul yetim aylığı 6 bin lira civarında.

Evi olmayan ve çalışmayan bir emeklinin bu parayla aybaşına ulaşması mümkün değil. Emekliler yaşları ve sağlıkları uygunsa çalışmak zorundalar. Uygun değilse ancak ailelerinin yardımıyla geçinebilirler.

Bu nedenlerle başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefet partilerinin gündemde tutmaları gereken en önemli konu işçilere, emeklilere reva görülen köle düzenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi