2010’da 2017’de Ağzımız Yandı
Aynı Tuzağa Düşmeyin!

Ne zaman iktidar mensupları ‘sivil, demokratik özgürlükçü’ anayasa yapmaktan söz etse tüylerim diken diken oluyor…

Kalbim sıkışıyor…

Afakanlar basıyor…

Nedenini izah edeyim; 13 yıl önceydi. İktidar sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapmak için yola çıktı. 12 Eylül darbecilerinden hesap sormayı da havuç olarak kullandı.

Türkiye ilk defa sivil bir Anayasa’ya imza atacak diye pazarlandı…

Yetmez ama evetçiler tam destek verdi…

Fethullah Gülen Pensilvanya’dan ‘ölülerinizi bile mezardan kaldırıp evet oyu verdirin’ çağrısı yaptı…

Türkiye demokratikleşiyor, Türkiye özgürleşiyor halayları çekildi…

Seçmen inandı, güvendi, onay verdi ama…

Sivil, demokratik, özgürlükçü bir Anayasa çıkmadı…

Ne çıktı?

FETÖ Anayasası çıktı.

Fethullah Gülen Anayasası… Millet 12 Eylül darbe Anayasası’nı sileceğiz diye oy verirken bilmeden FETÖ’cü darbecilere onay ermiş…

FETÖ’cülerin yolunu açmış…

O anayasa değişikliğiyle önce yargı darbesi yapıldı. Binlerce gazeteci/yazar/aydın/akademisyen gerekçesiz hapse atıldı…

O anayasa değişikliğiyle birlikte FETÖ devleti ele geçirdi. Hakim/savcı/polis/bürokrat dörtlüsü vatandaşa tuzak kurdu.

12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğiyle gizli tanık, sahte belgelerle devletin vatandaşını dört duvar arasına tıktığı karanlık yılları yaşadık…

Anayasa değişikliğiyle devleti ele geçirenler altı yıl sonra 15 Temmuz akşamı darbe yapmaya kalktı… Palazlanmalarının nedeni 2010 Anayasası’ydı…

Dün 12 Eylül’dü… Yine iktidar, yine iktidarın başı yine ‘sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapalım’ demez mi?

Tüylerim diken diken oldu…

Gündüz vakti karabasan bastı…

2017 referandumunu hatırladım. Erdoğan ve ekibi (AKP/MHP ikilisi) demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yaptıkları propagandasıyla meydanlara çıktı.

Bütün yetkiler Meclis’te olacaktı… Yürütme kanun teklifi bile veremeyecekti… Kuvvetler ayrılığı tam anlamıyla yerleşecekti. İnsanlar daha özgür, ülke daha demokrat olacaktı…

Seçmen inandı, güvendi, onay verdi ama…

Sivil, demokratik, özgürlükçü bir Anayasa çıkmadı…

Ne çıktı?

Tek adam Anayasası çıktı… Otokrat rejim çıktı…

Kuvvetler ayrılığı kuvvetler birliğine dönüştü. Tek adama bağlandı…

Rejimin adı; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi… Yani Cumhurbaşkanlığı Yürütme Sistemi…

Kağıt üstünde böyle ama aynı zamanda Prof. Dr. Yüksel Yalova’nın değişiyle:

Aynı zamanda fiilen Cumhurbaşkanlığı Yasama (Meclis) Sistemi…

Aynı zamanda fiilen Cumhurbaşkanlığı Yargı Sistemi…

2017’deki anayasa değişikliğinin sonuçlarını anlatmaya gerek yok; siyasetten ekonomiye, yargıdan özgürlüklere kadar halimiz ortada…

Ciddi bir inceleme yaparsanız 12 Eylül darbesiyle gelen baskıcı rejimin çok da uzağında değiliz…

43 yıl önce konserler, festivaller yasaklanıyordu; şimdi de…

43 yıl önce basın baskı altındaydı; şimdi de…

43 yıl önce gazetelere yayın yasağı getiriliyordu; şimdi televizyonlar karartılıyor…

43 yıl önce sakıncalı gazeteciler/akademisyenler/yazarlar/çizerler listesi yapılıyordu; şimdi de yapılıyor…

43 önce devlet başkanı hakkında karikatür çizilemiyordu, espri yapılamıyordu, hiciv edilemiyordu; şimdi de yapılamıyor…

Bi fark var. Bunu atlamayalım. 43 yıl önce hakkını arayan, Anayasa’da yazılı olan protesto, gösteri yürüyüş hakkını kullanan dipçik vurularak gözaltına alınıyordu.

Şimdi aynı işlem plastik ters kelepçe takılarak yapılıyor.

Erdoğan dün yeni sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı anayasa yapmaktan söz etti.

Aman ha… Aman dikkat…

2010’da 2017’de ağzımız yandı aman dikkat! Altından ne çıkacağı belli olmaz!

Bu satırları yazarken aklıma ünlü hikaye geldi…

Anlatayım:

‘Aya ayak basan ilk insan olan Neil Amstrong yolculuk öncesi Kızılderililerin yoğun olduğu çölde doğa şartlarına uyum sağlamak için bir süre kalmış…

Güç koşullarda yaşama eğitimi almış…

Günün birinde çok ama çok yaşlı bir Kızılderili kampın yanına gelip Amstrong ile görüşmek istemiş. Önce kabul etmemişler sonra bakmışlar ki adam gerçekten çok yaşlı buluşturmuşlar…

Çok yaşlı Kızılderili Amstrong’a ‘benim tanrım senin gideceğin ayda yaşıyor. Onu görünce şunu söyler misin’ diyerek kendi dilinde bir cümle söylemiş.

Amstrong’a ezberletmiş…

Amstrong ne olduğunu anlamamış. O dili bilenleri arayıp bulmuşlar ve uzun çabalardan sonra çözmüşler…

Çok yaşlı Kızılderili şunları söylemiş…

Ne derlerse desinler inanmayın topraklarınızı almaya geliyorlar.’

Ben de diyorum ki; Erdoğan ve iktidar çevreleri sivil, özgürlükçü, demokratik yeni bir anayasa derse inanmayın…

Altında başka hesap vardır…

2010 yılında, 2017 yılında yaptıkları gibi…

Bu kez oyuna gelmeyin…Tuzağa düşmeyin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi