Mustafa K. Erdemol
15 yıl sonra yeniden
Hollywood’u “grev kasırgası“ vuracak
Eğer senaristlerle yayın platformları arasında ücret anlaşmazlıkları giderilip anlaşmaya varılamazsa Hollywood bugünden itibaren tarihinin en büyük ikinci grevini yaşayacak. Kolay değil ABD'de yaklaşık 2,4 milyon kişiye istihdam sağlayan bir sektörde olacak bu. Eğer başta senaristler olmak üzere sinema/tv emekçilerinin hakları verilmezse endüstri ciddi zarara da uğrayacak. Daha önce Kasım 2007 ile Şubat 2008 arasında 14 hafta süren senarist grevi Kaliforniya ekonomisine 2.1 milyar dolara mal olmuş, 37 bin işi de etkilemişti.
Film/televizyon yazarlarını temsil eden 10 bin üyeli sendika Writers Guild of America (WGA) senaristler için 600 milyon dolarlık ekstra yardım talep ediyor. Yapılan oylamada sendika üyelerinin yüzde 98'i grevi onayladı. 2017 yılında da yüzde 96'lık bir kesim grevi desteklemiş ancak son dakikada bir anlaşmaya varılmıştı. Bu sefer de öyle olabilir belki.
Senaristler neden greve gidecek?
Senaristler 2020'de tam tamına 467 milyon dolar gelir elde etmişti. Bu gelirin üçte biri televizyon dizilerinden gelme. Televizyonun hala popüler olduğu dönemde, bu gelir senaristler için finansal dayanak noktasıydı. İnternet de henüz yaşamımıza bu kadar hakim olmamıştı. Şimdi dijital platform çağındayız, televizyonun pabucu dama atıldı tabii. Senaristler artık televizyona iş yapan firmalardan fazla gelir elde edemiyorlar. Greve gidilirse senaristler günlük olarak çalıştıkları için ücretsiz yayın yapan televizyon en çok etkilenen sektörlerden biri olacak. 2007 grevinde senaryosuz kalan televizyonlarda, senaryo gerektirmeyen “reality şov“ patlaması yaşanmıştı, hatırlayın.
Bakın sömürü nasıl ustaca gizeniyor bu sektörde? Film gösterimlerinden elde edilen gelir gişe rakamlarına, ücretsiz televizyon yayınlarından elde edilenler de izlenme oranlarına bağlıdır. Ancak dijital platformlar, bir yapımın izlenme saatleriyle ulaştığı izleyici kitlesinin büyüklüğünü sakladığı için senaristler ne kadar prim kazandıklarını bilemiyor. Bu şeffaflık eksikliği WGA ile stüdyolar arasındaki çekişmenin ana nedeni haliyle. Buna karşın stüdyoların tekliflerinden biri, yazarlara, yönetmenlere, yapımcılara yapımlarının farklı bölgelerde ne kadar izlendiğine dair üç ayda bir bilgi verilmesi, bu rakam üzerinden prim ödenmesi. Bu konuda anlaşma sağlanmış değil.
Maliyeti düşürerek kâr edecekler
Toplu iş sözleşmesinde, stüdyoların prime time'da yayınlanan bir programın bir bölümü için yaklaşık 30 bin dolar ödemesi öngörülüyor. Abone sayısı 20 milyonu aşan dijital platformlar ise, dizinin uzunluğuna, yapım bütçesine bağlı olarak, bir senaryo için 16.700 ila 22.200 dolar arasında ödeme yapıyor. Stüdyolar, ekonomik zorluklarla başa çıkmak için maliyetleri düşürdüklerini, işçi çıkarttıklarını belirterek “büyük zorlukların yaşandığı bir dönemde“ olduklarını belirtiyorlar.
Senaristler aldıkları rakamlar çok gibi görünse de işin aslının öyle olmadığını söyleyerek sektörün son yıllarda geçirdiği hızlı dönüşümün çalışma şekillerini büyük ölçüde değiştirdiğini savunuyorlar. Sezonların çok daha kısa olduğunu belirterek “eskiden yazmanız gereken 22 bölüm vardı ama şimdi diziler altı, sekiz ya da 10 bölümden oluşuyor“ diyorlar. Dolayısıyla aldıkları para da fazla olmuyor.
Sektör gittikçe vahşileşiyor aslında. Az maliyetle çok kâr yapacakları yeni bir çalışma şekli dayatıyorlar senaristlere. Geleneksel yazarlar yerine, hikayenin yapısıyla birlikte ilk birkaç bölümün çerçevesini çizecek kişileri çalıştırıyor daha az ücret karşılığında tabii.
Yapımcılarına milyarlarca dolar para kazandıran televizyon dizileri ile sinema filmlerinin yaratıcısı emekçiler bu büyük pastadan hak ettikleri payı alamıyorlar. On beş yıl önce senaristlerin başlattığı o büyük grev ikinci kez Hollywood’u sarsacak.
Eğer anlaşma olmazsa bugünden itibaren senaristlerin “grev kasırgası“ denilen eylemleri başlayacak. Bu kez senaryosunu kendilerinin yazdığı “gerçek bir öykü“ nün kahramanları olacaklar.
Umarım film sinema emekçileri için bu kez“mutlu son“la biter.