
Semra Topçu
Umut tohumları ekildi...
25 günde 430 kilometrelik dev bir adımla ekilen tohumlar, Maltepe’deki gelincik tarlasını Türkiye Cumhuriyeti’nin bütününe taşıyacak.
Bir siyasi partinin lideri olarak çıktığı yolu 10 maddelik deklerasyonu ile noktalayan Kemal Kılıçdaroğlu, siyaset üstü bir konumda artık bir kamuoyu önderi olarak Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ortak aklını temsil etti ve o ortak aklın arzusunu ilan etti. Şimdi bu çağrıya nasıl yanıt verileceğini izleyeceğiz.
Kılıçdaroğlu adalet için eylemlilik halinin süreceğini işaret etti. Şimdi dinlenme ve geleceği planlama zamanı... Çok beklemeyiz canım. Zira gururla yürüyen, onurla ülkesine sahip çıkan, kıvançla yan yana geleceğini arayan bu insanları ve onların liderini durdurmak artık mümkün değil.
Enerji patlaması olduğu kanaatindeyim. Gezi Direnişi ile sarmalandığımız ruh halinin uzantısıdır bu. Artık bundan sonra kimse ‘Gezi oldu da ne oldu’ demesin. Referandumda ‘hayır’da buluşan yurttaşların yürüyüşüdür bu. Artık bundan sonra kimse ‘yok bitti, yapılacak bir şey kalmadı’ demesin.
Bence bundan sonra artık bu enerjiyi daha da katlayan cümlelere mesai verilsin. Çünkü Kılıçdaroğlu, ‘yürüyeceğim’ dediğinde başlayan eleştirel yaklaşımlar, olumsuz cümleler ve onların sahipleri de çökmüş bir düşünceyi temsil ettiklerini gösterdiler.
Provokasyon korkuları, endişeleri dile getirilerek yayılmaya çalışılan korku iklimi de geride kaldı. Bundan sonra artık ‘daha iyi nasıl olabilir, bu deklarasyon nasıl hayata geçirilir’ sorularını yanıtlayacak katkıya ihtiyaç var. Türkiye Cumhuriyetinin ortak aklına hizmet etmek yurttaşlık görevimiz...
Yazının içerik değerlendirme bölümüne şimdilik noktayı koymak istiyorum. Zira bugüne dair öznel bir kaç cümle etmek istiyorum, zaten daha çok yazıp, çok paylaşacağız.
Ayrıca Elif ve İsmail Beyle beraber 23. günün akşamında Tuzla’da Adalet Yürüyüşü kampındaydık. Sohbet ettik, yayın yaptık, kampın heyecanına kaptırdık kendimizi. Ertesi gün de beraber yürüdük, daha anlatacak çok şey var.
Ama bu yazıyı başka türlü noktalamak istiyorum. 31 Mayıs 2013 akşamı o muazzam geceyi noktalarken yaptığım gibi. Çok içten-içeriden gözlemimi yazmak istiyorum.
25 gündür hep beraber yürüdük. Güncelimizi, rutinlerimizi, özel yükümlülüklerimizi öteledik. Bugün de hep birlikte Maltepe’deydik. Kimlerle mi?
O kadar çok görünmez kahramanımız var ki, arkadaşlarım bana darılmasın, aktarmam gereken ayrıntı çok muhakkak ki atladığım olacak, ama...
15 Haziran günü Kılıçdaroğlu’nu, eşliğinde Haydar’ın Güvenpark’tan ilk mola yerine yürümesiyle ekrana taşıdık mesela. Ardından Erdem, Atakan, Kemal, Ümit ve Ata ile uğurladık, İstanbul’a. Bir hafta sonra Özbey gitti desteğe sonra da Haydar. Bülent ile sabahları karşıladık stüdyodan her günün açıklamasını ve ilk görüntülerini...
İstanbul’da Erdinç kendini aştı, Maçka’dan bağlantılar yaparken, bir anda alanın coşkusuna kapılmış heyecanını hissettik bağlantılarında. Umur, Çağdaş, Yiğit Can’ın görüntüleri ile aktardık İstanbul’da yaşananları. Dersu ve ekibin diğer isimleri stüdyodan takviye için çabaladı.
Rahmi Beyin haber müdürlüğünde haber merkezimiz ayrıntıları atlamamak için dikkatle takip etti yürüyüşü. Betül her gün yürüyüşün haberlerini titizlikle yazdı mesela...
Ankara’da reji’de 25 gündür yaşanan heyecan bugün doruktaydı. Bizler yürüyüşe katılamasak da yürüyorduk çünkü. Hatun, Gizem, Emrah, Ceren, Kutay ve Dilara... Bu sabaha Emrah ve Ceren’le başladık, Dilara ve Kutay’la tamamladık günü. Yerimizde duramadık, hiç bir ayrıntıyı atlamayalım diye dört gözle bakındık, ekranı donattık.
25 gündür montaj ekibi Berkan, Gökhan, Bektaş, Hasan, Halil ve Ozan gözlerini Whatsaap’tan alamadı, görüntü aktı çünkü. Ata 3g bağlantı yapamadığında, röportajlar çekerek videolar attı çünkü. Hepimiz yığdık adeta, bu güzellik hiçbir ayrıntısı kaçırılmadan ekrana aksın diye çünkü.
Gül Hanım ve o güzel kahveleri olmasa nasıl verimli olabilirdik ki...
Ayrıca yeni bir heyecanımız daha vardı. İnternette daha aktif olmak için kollar sıvanmıştı. Bu sitede de an be an yaşananları anlatmak için Recep, Aydın, Can ve Cüneyt Bey olağanüstü bir emek harcadı. Takipçi sayısında rekor üstüne rekor kırdılar. Ankara’da oldukları için görüyorum; Recep ve Aydın gözleri pörtlemiş, bilgisayarlarına kitlenmiş yaşıyorlar günlerdir...
25 gün böyle geçti bizim için, bugün ise coştuk. Hepimiz çok heyecanlıydık.
Bir yandan miting alanındaki Genel müdürümüz Şaban Bey’le yayın akışını sürekli güncelledik, organize ettik; bir yandan da yaşananları ekrana taşıdık.
Bir yanda İstanbul’da miting alanında önce Tuba ve Gürkan’a sonra Lale’ye pas attık, bir yanda Kılıçdaroğlu’nu takip eden Erdinç’e, bir yanda da günü yorumlamak üzere stüdyodan Elif, İsmail Bey ve Rahmi Beyle devam ettik.
Ekran yüzlerimizi tanıyorsunuz zaten, görüyor, duyuyorsunuz ama görünmeyenleri de atlamak istemedim sadece.
Biz o yürüyüşün bir parçası, o dile gelen adalet talebinin bir parçası ve Türkiye Cumhuriyetinin ortak aklının bir parçası olarak gururla ve kıvançla emek verdik...
İçimizdeki umut tohumlarıyla huzurla uyuyacağız bugün.
Teşekkürler...