Eğitimde kast sistemi oluştu derken abartmıyordum. Malumunuz Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerle olan protokolün devam edeceğini ve bundan da gurur duyduklarını söyledi. Herkes artık kafasına göre bir sistem uyguluyor. Tevhidi Tedrisat nerede kaldı, bu şekilde nasıl eğitimde birlik olur bilmiyorum…
Ülkenin bir bölümünde öğretmenler okullarının duvarlarını boyuyor, çatılarını tamir ediyor, bozuk olan muslukları tamir ediyorlar. Bu öğretmenlere de “Vay be işte öğretmen budur” deniliyor. Kimse “Bu, öğretmenin işi mi arkadaş bütçe ayrılmıyor mu bu okullara?” demiyor. Yetmez gibi bir de öğretmenlik manevi tatmini olan bir meslektir algısı yaratıyorlar ki öğretmenler maaş talebinde bulunmasınlar. Tabii bu olumsuz koşullardaki öğrenci popülasyonu da içler acısı… MEB’in verdiği kitaplar yetersiz, öğretmen ek kaynak aldırmak istese yasak, yasağı delse bir test kitabı olmuş 200-250 lira… Kapısında güvenlik yok, tuvaletinde sabun yok, yemekhanesi yok, kantinde parası yok…
Özel okullara bakıyorsun kimi daha ucuz kimi fahiş fiyatlı… Özel okullar arasında bile bir kast sistemi mevcut. Karı-koca çalışıp ucuz da olsa kapısında güvenliği olan bir okula göndermek istiyorlar. Onun da bahçesi yok, spor salonu yok, kriteri yok, onu yok bunu yok… Öğretmenlerin asgari ücret aldığı, “Sen gidersen başkası gelir” diye küçümsendiği okullardan da verimli eğitim beklemek ne kadar doğru bilmiyorum…
Bir de fahiş fiyatlı olan okullar var. Bunlardan bazıları bir anda zincir market misali ülkenin her yerine yayılmış, velilere ve öğrencilere adeta her şey dahil otel hizmeti veren okullar… Buralardaki emek sömürüsünden de bahsetmeye gerek yok sanırım. Öğretmen enflasyonunun bu kadar çok olduğu bir ülkede insanlar işsiz kalma korkusuyla tahammül ediyorlar bu sisteme. Özel okullar MEB’in kitaplarını kullanmazlar, ek kaynakların ise dibini sıyırırlar. Sonra da diğer çocuklarla bu çocukları aynı sınava sokup “başarı” ölçerler.
Bir de yabancı okullar var. Azınlık okullarından ya da büyükelçilik okullarından bahsetmiyorum. Özel MEB’e bağlı olmayan hatta Türk öğrenci kabul etmeyen okullardan bahsediyorum. İçinde bambaşka sistemlerin olduğu okullar… Geçtiğimiz senelerde bu okulların birinin Arapça reklamına denk gelmiştim. Ben de sosyal medyamdan “Tevhidi Tedrisat?” diye sormuştum. Hatta bunun üstüne bir hastanenin başhekim yardımcısından ağza alınmayacak hakaretler işitmiş, İslam düşmanı olmakla suçlanmıştım. Arapça yazan okul reklamını bile dua sanan bu zatın hekim olduğuna mı üzüleyim idari görevde olduğuna mı…
Velhasıl okumak kaderini değiştirmenin en adil yoluyken şimdilerde durum kast sistemine dönüştü. Paran varsa iyi eğitimi alırsın yoksa tarikat ve cemaatlerin uygun gördüğü eğitimi alırsın(!) Sınavların da bir önemi kalmadı tabii. Önce fen ve Anadolu liselerinin etkisini azaltıp, sistemiyle oynadılar sonra da üniversitelere girişte barajları kaldırdılar. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan fen ve Anadolu liselerinin öğrenciler arasında adaletsizliğe yol açtığını savunmuştu. Yani fakirin çocuğu sınavla da yırtamayacaktı…
Sonuç; herkesin kafasına göre davrandığı, ortak kuralların, ortak müfredatların olmadığı, şartların değişkenlik gösterdiği, fakir ve zengin çocuğun asla karılmadığı, toplumlar arası uçurumların oluşturulduğu, ortak şarkıların/marşların söyletilmediği, ortak sevinçlerin yaşanmadığı bir eğitim sistemi mevcut artık.