Seçimler ertelenemez

İktidar, yaşadığımız büyük felaketi bahane ederek seçimlerden kaçmanın yollarını arıyor. Biliyor ki yol açtığı ekonomik krize depremin neden olduğu on binlerce can kaybı ve büyük yıkım eklenince seçimi kazanma şansı hiç yok. İktidarın seçimden kaçmaya çalışmasının nedeni bu gerçek.

Felaketin iktidar aleyhine sandığa yansıyacak olmasının iki temel nedeni var. Birincisi; bu iktidarın övünerek çıkardığı imar aflarıyla, oy için depreme dayanıksız binaları dayanıklı kabul etmesinin sonucu vatandaşın yıkılan bu binaların altında kalarak can vermesi.

İkincisi ise bu iktidar başka bir kurumu öne çıkarmamak için tam iki gün kaybetti.

AFAD’tan başkasını, enkaza müdahale edebilecek kurumları, kuruluşları deprem alanına sokmadı. Sadece AFAD görünsün diye Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK), Zonguldak Maden İşçileri Kurtarma Ekibi’ne, muhalefetin yönettiği belediye ekipleri ve itfaiye erlerine, AHBAP Derneği’ne izin vermedi. Zonguldak Maden İşçileri Kurtarma Ekibi ancak 3-4 gün sonra enkaza müdahale edebildi.

Bu uğurda kaç vatandaş enkaz altında can verdi bilmiyoruz.

İktidar bu sığ ve sadece kendi hesabına dayalı tutumunun sandıkta ağır maliyeti olacağını görmeye başladı ki seçimlerin ertelenmesi konusu telaffuz edilmeye başlandı. Seçimlerin ertelenmesini ilk dillendiren Bülent Arınç oldu. Bu koşullarda seçim yapılamayacağını, 6 ay veya 1 sene ertelenmesi gerektiğini söyledi. Başlangıçta iktidar Arınç’ın sözlerine bir yorum yapmadı.

Kamuoyundan gelecek tepkiyi bekledi. Muhalefet partilerinden ve toplumdan büyük tepki gelince Arınç’ı yalnız bıraktı. “Arınç’ın kişisel görüşüdür, partimizi bağlamaz” dilerek kenara çekildi. Peki iktidar depremi bahane ederek, ülke çapında OHAL ilân edip seçimleri
erteleyebilir mi?

Hayır, erteleyemez.

Anayasa buna izin vermiyor.

Anayasa’nın 78 maddesi şu hükmü taşıyor: “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu
işlem tekrarlanabilir.”

Yoruma ihtiyaç olmayan, açık bir hüküm.

Türkiye savaşta değil. İktidarın TBMM’den erteleme kararı çıkaracak çoğunluğu yok. Ancak bu iktidar kendini anayasanın üzerinde görüyor. Çıkarı gerektirdiğinde anayasayı bir kenara atıyor ve istediğini yapıyor. Bu anayasa tanımaz tavrıyla seçimleri de Cumhurbaşkanı’nın kararıyla erteleyebilir veya Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) böyle bir karar aldırabilir.
YSK, iktidarın istediği gibi “bu koşullarda seçimleri yapamıyorum, en erken bir
yıl içinde yapabilirim” kararı alırsa ne olur?

Sivil darbe olur.

YSK, Meclis’in yetkilerini gasp etmiş olur.

Böyle bir kararın hukuki geçerliliği olmaz. Toplum da böyle bir darbeyi kabul etmez. Bu iktidar anayasayı açık açık çiğnemekte çekinen bir iktidar değil. Son örneği ortada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Anayasa’nın 101 maddesindeki “bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” açık hükmüne rağmen üçüncü kez aday olmaya hazırlanıyor. Anayasaya aykırı olan bu kararı hayata geçirmek için YSK’ya güveniyor. YSK’nın “Erdoğan yeni sistemde bir kez seçilmiştir, ikinci kez aday olabilir” kararı vereceğinden emin olduğu için adaylığını ilân etmiş durumda. Muhalefet partileri, aday olursa YSK’ya itiraz edecekler ama onlar da YSK’nın Erdoğan’ın isteği dışında bir karar veremeyeceğinden emin görünüyorlar. YSK’nın Erdoğan’ın adaylığını onaylayacağını düşünüyorlar ve Erdoğan’ı
sandıkta yenmeyi hedefliyorlar. Bu açık anayasa ihlali açısından bakıldığında önümüzdeki seçimde seçmen, “Türkiye bir anayasa devleti mi olacak yoksa şahıs ve parti devleti olarak devam mı edecek” sorusunu da oylamış olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi