Prof. Dr. Bengi Başer Anlatıyor: Sağlıkta Şiddetin 3 Nedeni

Sağlıkta şiddetin dozu her geçen gün artarak çok tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Hekimlerin hayat şartlarına karşı sürdürdüğü mücadeleye, bir de uygulanan sözlü ve fiziksel şiddet eklenince bu mesleği yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Ülkemizin aydınlık yüzleri, yetişmiş beyinleri ve sağlık ordusunun temel direği olan hekimler büyük sıkıntılar çekiyor; kurtuluşu, emekli olmakta, iş değiştirmekte ya da hekimliğin saygın bir meslek olarak kabul edildiği Batı ülkelerine göç etmekte arıyor. Hatta, gelecekle ilgili tüm ümitlerini kaybedenlerden bazıları ise maalesef hayatlarına son verebiliyor; yani son aşamada bu sorun bir hayat memat meselesine dönüşüyor.

156310.jpg

Aslında şiddetin üç temel nedeni var:

  • Bunlardan en önemlisi, devletin sağlık hizmetlerine ayırdığı payın giderek küçülmesidir. Devletin sağlık harcamalarına katkısı sistematik olarak azaltılırken, kamuda çalışan hekimler de bundan nasibini almakta; düşük ücretlere mahkûm edilmektedir. Ortalama bir yaşamı sürdürmekten uzak olan hekimler, kamudan istifa ederek özel sektörde gelecek aramaktadır. Devletin sağlık kurumlarında çalışan hekim sayısı azalırken hekim başına düşen hasta sayısı artmakta ve buna bağlı olarak hizmet kalitesi düşmektedir. Bir yandan halk gittikçe yoksullaşırken, öte yandan özel hastanelerin tedavi ücretleri artış göstermektedir. Dolayısıyla kamu hastanelerinde başlayan yığılmalar, sistemden kaynaklanan sorunlar, hekimle hastayı sanki rakipmiş gibi karşı karşıya getirmektedir.
  • İkinci temel neden, ülkeyi yönetenlerin yaklaşım ve söylemleridir. Yakın bir geçmişte, TBMM’de sağlıkta şiddet konusunu ele almak üzere yapılacak toplantı için yeterli sayıya ulaşılamamış olması, sorunun siyasi otoritenin öncelikleri arasında olmadığını ne yazık ki apaçık göstermektedir. Ayrıca siyasi iktidarın kullandığı dilin kabalık boyutunda sertleşmesi, toplumsal davranışların da çerçevesini çizmektedir. Zorlu sınavlarla seçilmiş, büyük emeklerle yetişmiş, uzmanlaşmış, kendini mesleğine adamış onca değerli hekim için kullanılan "giderlerse gitsinler!”, “doktor efendi" tarzı onur kırıcı, küçümseyici söylemler, özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük kesimlerin gözünde hekimliği değersizleştirmektedir. Şiddeti kışkırtan bu tür söylemler nedeniyle, hekimlere ilişkin toplumdaki değer yargıları ve davranış kalıpları da giderek yozlaşmaktadır.
    Kötülük, sosyal medya üzerinden daha kolay örgütlenmekte ve bu güçten yararlananlar hekimleri pervasızca hedef gösterebilmektedir. Mesela bazı aşı karşıtlarının, hekimlerin can güvenliği için önemli bir tehdit oluşturduğu günleri pandemi sürecinde hep birlikte yaşamıştık. Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği aşıları ithal edip vatandaşlara uygulanmasını sağlayan T.C. Sağlık Bakanlığı olmasına rağmen, aşı karşıtları ilgili bakanlığı değil de, aşının önemini hatırlatan hekimleri ilaç lobilerine hizmet etmekle suçlayabilmişlerdi.
  • Üçüncü temel neden ise sağlıkta şiddete karşı uygulanacak cezai yaptırımların yetersizliğidir. Şiddet eylemlerine çağdaş hukuka uygun cezalar verilmemekte, hatta tam tersine, failler cezasız bırakılarak, adeta ödüllendirilmektedir.

saglikci-shutter-16-9-1605508073-880x495-1-16-9-1630413935-16-9-1666249625-1-1.webp

Bugün maddi olarak güçsüz bırakılan hekimlerin saygınlıkları kalmadığı gibi, can güvenlikleri de tehdit altındadır ve şiddet, maalesef artık mesleki bir riske dönüşmüş durumdadır.
Sağlık sistemini yönetemeyenler, kendi başarısızlıklarını perdelemek adına hekimi ve sağlık personelini halkla karşı karşıya getirmekte, hedef alınmalarına göz yummaktadır. Hekim niye Batı ülkelerinde mesleğine devam etmek istiyor diye sorgulamak yerine, sözde milliyetçi söylemler üzerinden köpürtülen yüzeysel yaklaşımlarla sorun özünden saptırılmaktadır.

OECD üyeleri arasında kişi başına düşen hekim sayısının en düşük olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de, siyasi otorite aynı strateji ve tutumu devam ettirdiği takdirde, toplum sağlığını ilgilendiren bu sorun daha da derinleşecek ve taşıma su ile değirmenin döndürülemeyeceği her kesim tarafından açıkça görülecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bengi Başer Arşivi