Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Negri: Radikallikten Sosyal Demokrasiye

Ne kadar anlayabildim, bende ne kadar iz bıraktı görüşleri bilemem ama günümüz siyaset teorisyenlerinin belki de en büyüğü olduğunu bilecek kadar haberdardım Antonio Negri’den. Bildiğini, anladığını iddia edenlerin değilim. Az çok bildiğim genel siyaset kuramlarının da yardımıyla neyi savunduğunu, savunduklarının dünyayı nasıl etkilediğini anlayabilmişimdir.

Önceki gün 93 yaşında hayatını yitiren İtalyan düşünür Negri, uzun sayılacak ömrünün büyük çoğunluğunu, kabul etmeli ki komünizme kafa yormakla geçirmiş bir Marksistti. Geleneksel iktidar, hegemonya teorilerini reddetmiş, yeni ekonomik sistem önermiş bir düşünür yani. Bu işleri iyi bilen hocalarımdan biri Althusser ile Deleuze’nin yanına Yeni Sipinozacılık’ın en önemli figürlerinden biri olarak Negri’yi de yerleştirir.

“Marx Beyond Marx: Lessons on the Grundrisse” (Marx Marx'ın Ötesinde: Grundrisse Üzerine Dersler) ile Goodbye Mr. Socialism (Güle güle Bay Sosyalizm) kitaplarını okumuştum vaktiyle. İlkinde, Negri ücretli köleliğin hem kapitalist hem de sosyalist savunucularına itirazlarını yazmıştı. Etkilendiğimi söyleyebilirim. İkincisinde Soğuk Savaş’ın bitiminden günümüze küresel solun hali pür melalini anlatır. Bizde en çok, basıldığında dünyada hayli gürültü koparan, Michael Hartd ile birlikte yazdıkları İmparator kitabıyla bilinir. Emperyalizmin yerini İmparatorluk olarak adlandırdığı merkezi olmayan, dağınık bir iktidar siteminin aldığını savunmuştu bu kitapta.

İmparator’un benim için en ilgi çekici tarafı, Negri ile Hardt’ın büyük düşünce adamımız Arif Dirlik’ten de alıntılar yapmış olmalarıydı. Değeri ülkemizde yeterince teslim edilmeyen büyük düşünürümüzün adına böyle bir kitapta rastlamak sevindirmişti beni.

Benim kuşağım, 1960'larda Padua Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olarak düşünce dünyasına dalan Negri’yi, efsanevi örgüt Kızıl Tugaylar’ın lideri olarak bilir daha çok. Tutuklanması, ardından 1979’daki yargılanması ülkeyi hayli karıştırmıştı, hatırlıyorum da. Mahkeme örgütle bağlantılarını kesin olarak kanıtlayamadı ama onu 1984 yılında suçlu bularak, 30 yıl hapse mahkum etti. Şöyle de bir garipliğe tanık olmuştuk; 1960'lı, 1970'li yıllarda siyasi aktivistlere uygulanan şiddetten 'ahlaki olarak sorumlu' tutulmuş, dört yıl daha hapis cezasına çarptırılmıştı.

Benim için de, dediğim gibi çapımın el verdiği ölçüde tabii, karşıtlarının yaklaşımından farklı olarak, hayli tartışmalıdır görüşleri. Sovyetler Birliği’ne anlamsız/amansız düşmanlığına, 20. Yüzyıl sosyalizminden nefretine akıl sır erdiremem. Döne dolaşa modern sosyal demokrasinin savunucusu haline gelmesine de. Düşünsenize, eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in kurduğu "Avrupa'da Demokrasi Hareketi 2025" (DiEM25) adlı sosyal demokrat grubu destekliyordu en son.

Belki iyi anlayamamışımdır. Ama şu inkar edilemez; işçi sınıfının haklarını hep savundu, hep kapitalizm karşıtı oldu. Eşitsizliğin sömürünün farklı yapılar altında sürdürülmesine hep itiraz etti. Sosyal adalet ile özgürlük anlayışının kitleleri etkilediği de malumdur. Yani sadece bir akademisyen değildi, kitleleri yönlendiren bir teorisyendi de. En çok otonomizm üzerine çalışmalarıyla tanınıyordu. 1969 yılında Potere Operaio (İşçi Gücü) grubunu kurmuştu bu yüzden.

İktidar, direniş, toplumsal değişim adına ne varsa bu kavramlara yaklaşımıyla düşüncemizi şekillendiren bir tarafı olduğu nettir tabii. Tartışmalı da olsa Negri'nin siyaset teorisine katkıları küçümsenemez.

Kimileri ölümünü, hem İtalyan hem de küresel siyaset düşüncesi açısından bir dönemin sonu olarak değerlendiriyor. Yanlış değildir bu elbette.

Statükoya meydan okuyan ne kadar düşünür var günümüzde ki?

Büyük kayıptır kuşkusuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi