Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

'Kader planı'na gelinceye kadar…

Dileyen acılardan da iyi taraflar bulup çıkarabilir kendince. Sözün bittiği yerde bile ille de, hem de tabut başında konuşmak isterse bir kişi “Soma'da uzun sürdü ama burada 24 saati bile bulmadan hamdolsun 41 şehidimize ulaştık” diyerek böbürlenebilir. İşine geldiği zaman, felaketler karşısında mezarötesi anlayışlara sığınarak 8 yıl önce “fıtrat” dediğine, 8 yıl sonra “kader planı” da diyebilir dileyen. Dilini bağlayan mı var, konuşur. Herkesin sustuğu yerde “tek konuşan” o ise dilediğini söyler.

Kendi gibi düşünenlerin yanında, dilediği kadar konuşsun konuşan da, devlet katına taşıdığı “kaderci yaklaşımı”yla felaketlere yönelik önlemlerin önünü kesmesin. Arkadaşa anlatmak lazım; “1- ölmek madencinin işinin bir parçası değil, 2- ‘Kader planı’ ya da ‘fıtrat’ diye diye başkalarına “kader” biçmekten vazgeç, 3 – madem inanıyorsun, yüzlerce korumayla dolaşma, kendini “kader planı”na bırak.

Önlenebilir riskler

Madencilik zor bir meslek elbette. Sadece yer altında değil, yer üstünde de onu bekleyen büyük riskler var. Yer üstündeki madencide silikoziz olur. Ciğerleri hastadır madencinin, kaybedilen uzuvları bile vardır. Yaşadığı yer tüm bölgeyi zehirleyen toksit bir ortamdır, evdeyken bile kömür solur. Bunların hepsi bir “hükümet planı”yla ortadan kaldırılacak risklerdir.

Amasra’da patlayan maden ocağından kurtulabilenlerin İstanbul’a nakledilmeye gerek kalmadan, bir maden bölgesinde mutlaka olması gereken tam teşekküllü bir hastaneye getirilmeleri iyi bir “sağlık planı”yla pekala mümkündü. Maden bölgelerine hastaneler yapmak, yüzlerce korumayla gezmek türünden bir önlemdir çünkü. Korumasız sokağa çıkamayanlar “kader planı”ndan kaçıyorsa, madenci de kaçacaktır elbette, hakkıdır.

Kâr daha fazla kâr

Madencinin canını “işveren planı” alır. Güvenliğinin önündeki en büyük engel kâr hırsıdır. İşverenin önlem için yapacakları pahalıdır, madencinin yaşamı ise ucuzdur, ölümü hiç bir masraf gerektirmez. “Kâr, daha fazla kâr planı”na kurban gider madenci.

Madenciliğin nasıl daha güvenli hale getirileceği Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı, “Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi”nde bir araya getirilmiştir. Türkiye’de yürürlüğe girdiği tarih, 23 Mart 2015.’dir. 1995 yılında kabul edilen C176, ülkelerin güvenli bir madencilik ortamı yaratmaları için işçilere yönelik haklar içeren bir çerçeve ortaya koyar. Bu, yasal bir çerçeve oluşturmak, güvenlik konusunda uzmanlık geliştirmek, güvenliği uygulayabilecek, suçlulara yaptırım getirebilecek bir denetim mekanizması oluşturmak anlamına gelir. “Sosyal devlet planı” derler buna.

Bu Sözleşme’nin işçiler için anlamı şu: Tehlikeleri bilme, anlama hakkı verir, işçiye tehlikeli işleri reddetme hakkı tanır, yine işçiye, sağlık ile güvenlik konusundaki karar süreçlerine tam katılım hakkı sunar. Tüm bunlar “Hak Arama Planı” sonucu elde edilmiştir.

Denetim, yaptırım mekanizmaları oluşturmak pahalıdır, güçlü madencilik lobileri buna direnç gösterir. Hak arayan madencilerin grevlerini kırar, işçilerden hain devşirir. Madencilik sektöründe güvenlik kültürünü geliştirmenin anahtarı olan, maden güvenliği konusundaki, küresel standard durumundaki C176’yı işlevsiz hale getirmek için her oyunu oynar. “Buna Emek Düşmanlığı Planı” denir.

Maden sahası yöneticileri, sürücülerin davranışlarından, maden sahasındaki araçların durumundan yasal olarak sorumludur. Bu nedenle, maden sahası yöneticilerinin düzenli denetimler gerçekleştirmesi, değişikliklerin uygulandığından emin olması, bir kaza durumunda sorumlulukları azaltmak için doğru belgeleri kaydetmesi zorunludur. Yapmazlarsa “İhmal Planı”dır bunun adı.

Amasra’da 41 emekçinin ölümü sınıfsaldır. Daha fazla kâr için her şeyi yapacak kadar gözü dönmüşlerle, onlara bu vahşetlerinde her kolaylığı sağlayan iktidar suçludur bu ölümlerde. “Biz öldürdük” derler mi hiç? Demezler.

Ne derler peki?

“Kader planı” derler, ne diyecekler başka?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi