Fikret Bila
İYİ Parti doğru yolda
Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti 5 yaşında.
İktidarın yoğun baskısı altında geçen bu süreçte Akşener liderliğini, İYİ Parti de rüştünü ispatladı.
MHP’den ayrılan bir kadro ile yola çıkan Akşener, daha geniş bir ufuk çizerek partisini siyasi yelpazede merkez sağa oturtmayı hedefledi.
Akşener ve İYİ Parti’nin bu hedef doğrultusunda önemli bir mesafe aldığı gözleniyor.
Akşener’in merkez sağı hedeflemesi doğru bir yoldur.
Bugün Türk siyasetindeki en önemli boşluk merkez sağdadır.
Akşener bu gerçeği gördüğü için yaptığı önemli dokunuşlarla partisinin vitrinini merkez sağa hitap edecek ve bu kesimden destek görecek isimlerle yeniledi. MHP ve Büyük Birlik Partisi kökenli isimleri geri plana çekerken, merkez sağda kabul görecek isimleri ön plana çıkardı.
Son olarak Prof. Dr. Kürşad Zorlu’nun parti sözcüsü olarak görevlendirilmesi de bu tercihi gösteriyor.
İYİ Parti bu yapılanması ve konumuyla AK Parti’den memnun olmayan siyasetçilerin ve seçmenin daha kolay gidebilecekleri bir adres oluşturmuş oldu.
Merkez sağda güçlü bir partinin bulunması Türk siyasetinin geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Türkiye’de bir iktidar değişikliği yaşanacak, cumhuriyet ve demokrasi onarılacaksa bunun en geniş tabanlı merkez sol-merkez sağ koalisyonuyla gerçekleşmesi en sağlam ve en kolay yoldur.
AK Parti’nin 20 yıldır tek başına iktidar olmasındaki en önemli faktör dağılan merkez sağ oyları toplayabilmiş olmasıdır. 2002 seçimleri ve sonraki süreçte ANAP ve DYP’nin siyasette fiilen yok olmalarıyla, merkez sağdaki seçmenin çok önemli bir kesimi AK Parti’ye destek vermeye başladı. Bugün da AK Parti’yi ayakta tutan en önemli destek merkez sağın sağladığı destektir.
AK Parti, başlangıçta çekirdek kadrosu Necmettin Erbakan’ın Milli Görüş çizgisinden gelen ve yolda bu gömleği çıkaran ancak siyasi İslamcı hedeflerden vazgeçmeyen bir partiydi. Bünyesinde siyasi yelpazenin her kesiminden siyasetçi ve seçmen barındırıyordu. Ancak, Erdoğan’ın beraber yola çıktığı kadroyu tasfiye edip tek lider olarak partinin başına geçmesinden sonra AK Parti, sert bir siyasal İslamcı partiye dönüştü. Müslüman Kardeşler çizgisini açıktan benimseyerek yol almaya başladı.
Bu süreçte laik cumhuriyetin kurumlarını, değerlerini ve demokratik yönetim mekanizmasını önemli ölçüde tahrip etti. Yerine yasama, yargı, idare ve medya denetiminden uzak bir tek adam rejimi kurdu.
Cumhurbaşkanı hükümet sistemi adı verilen bu rejim sürecinde Türkiye bütün alanlarda geri gitti. Temel hak ve özgürlükler, özellikle ifade ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, hukuk güvencesi, adil yargılama hakkı alanlarında demokratik ülkeler liginden düştü. Dünyada benzeri olmaya bir sansür yasası çıkararak özgürlüklerin iyice kısıtlanacağının işaretini verdi.
Milli gelir, kişi başına üşen milli gelir, cari açık, bütçe açığı, reel büyüme, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik alanlarında da çok hızlı bir gerileme yaşadı, yaşamaya devam ediyor.
Milyar liralarla, milyon dolarlarla ifade edilen rüşvet iddiaları ayyuka çıktı. İhale dağıtımında yandaşlık esas alınırken, yolsuzluk, hırsızlık, mala çökme, cinayet iddiaları gündeme oturdu. Son olarak AK Parti’den ve milletvekilliğinden ayrılarak İYİ Parti’ye geçen Eşref Fakıbaba bu iddiaları tekrarladı.
Ancak hiçbir iddia gerektiği gibi soruşturulmadı, üstü kapatıldı.
Türkiye’nin bu düzeni değiştirmesi, tek adam yönetiminden yeniden parlamenter sisteme dönmesi, ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması, bağımsız yargının oluşturulması, demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeniden hayata geçirilmesi, rüşvet, yolsuzluk iddialarının gereği gibi soruşturulması, cumhuriyet ve demokrasi kurum ve değerlerinin yeniden inşa edilmesi ancak iktidar değişikliği ile mümkün olabilir.
Bunun koşullarından biri cumhuriyet değerleri, çoğulcu demokrasi, laiklik ve Atatürk’le sorunu olmayan merkez sağın AK Parti’den ayrılması ve merkez sağ bir partide buluşmasıdır. Bugünkü koşullarda buna en yakın parti olarak İYİ Parti görünüyor. Bu nedenle Akşener’in partisinin rotasını merkez sağa çevirmiş olması gerçekçi bir tercihtir.
Türkiye’de cumhuriyetin ve demokrasinin yeniden inşa edilmesi ancak iskeletini CHP ve İYİ Parti’nin oluşturacağı, 6’lı masadaki diğer liderler ve partilerin de yer alacağı en geniş tabana ve uzlaşmaya dayalı bir koalisyon hükümetiyle başarılabilir.