İsmail Küçükkaya

İsmail Küçükkaya

İnsan olmanın gereği

Gördüğümüz ve yaşadığımız en büyük afet. Acımız sonsuz… Yastayız. Deprem hepimizin hayatındaki fay hattını kırdı. Hayatlarımız değişti artık. Hayata bakışımız.

Sorularımız var, yanıt bekleyen. Sorunlarımız var çözüm isteyen.

Soru şu: Niye bazı binalar yıkılıyor da hemen yanındaki başka binalar dimdik ayakta?

Nasıl olur da 1 yıllık, 2/3 yıllık binalar yıkılır?

1992’de yapılmış Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’nde çatlak bile yokken yepyeni hastaneler kullanılamaz hale gelir? Yollar, pistler, köprüler, viyadükler, kamu binaları neden yıkılır? Kamu binaları yıkılmayacak arkadaş. Onlar devletin yıkılmazlığı, sağlamlığı, devletin güvenilirliğini ispatlayacak.
Afet dönemlerinde hayati önemde olan iletişim neden ve nasıl sağlanamaz? Neden ve nasıl?
Deprem geliyordu. Bilim bilir. Bilimsel veriye bakar. Tarihsel istatistiği inceler. Ve geleceği görür.

Kahramanmaraş’ı bilim gördü, Naci Hoca ‘Gördü’

Şimdi İstanbul depremi var. Bilim biliyor, bilim görüyor, bilim uyarıyor. Hazır olduğumuzu söyleyebilir miyiz?

Ve halkımız… Helal. Bravo insanımıza. Tam bir seferberlik havası. Herkes ayakta. Hele o çocuklar, gençler. Yardımseverlik ve gönüllülük yarışındalar.

Kurtarma çalışmaları…Deprem bölgesinde enkazı adeta tırnaklarıyla kazıyorlar.

Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Zor günler. Hepimiz için. İnsan yaşadığına utanıyor. Çocuğuna sarıldığında içi burkuluyor. Deprem bölgesi aklına geliyor. Uyuyamıyor insan. Oradaki soğuğu düşünüyor.

Ve halkın haber alma ihtiyacı. Gazeteci halkına karşı sorumludur. İktidarın gözüyle gerçeğin ancak bir kısmını görebilirsiniz… Halkın gözüyle bakmalısın. Halkın tercümanı olmalısın. İktidara da gerçeği göstermelisin.

Rejiye sesleniyorum. Sahadan yükselen sesi kesmeyin. Bindiğiniz hayat dalını kesersiniz.
İnsan olacağız. İnsan olmanın gereğini yerine getireceğiz. Dayanışacağız. Hissedeceğiz.
İnsanı şefkatinden anlarız. Başkasının acısını yüreğinde hissetmesinden. Halkının acısına yabancı olan ne insandır ne yurttaş ne de gazeteci… Üç günlük hayatta başkasının ruhuna, başkasının yaşantısına dokunabiliyorsak varız. Yoksa anlamı yok. Yokuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Küçükkaya Arşivi

SON ŞANS

27 Ocak 2025 Pazartesi 08:09

Zor bir yıl

20 Ocak 2025 Pazartesi 06:26

Temkinli iyimserlik

13 Ocak 2025 Pazartesi 07:38

Erdoğan mı Belediyeler mi?

30 Aralık 2024 Pazartesi 09:47

İşte gerçek manşet

23 Aralık 2024 Pazartesi 06:43

Finali nasıl yapacak?

16 Aralık 2024 Pazartesi 07:15

Suriye’den alınacak ders

09 Aralık 2024 Pazartesi 07:45

Umut Penceresi

02 Aralık 2024 Pazartesi 07:54

Kazandıran strateji

25 Kasım 2024 Pazartesi 08:32

Doğum sancısı

18 Kasım 2024 Pazartesi 07:20