Barış Soydan
Bin Selman neden para vermedi?
“Reuters’a konuşan yetkili: Erdoğan ile Selman, swap konusunu özel görüşecek.”
Suudi Arabistan’ın fiili lideri, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın gerçekleştirdiği Ankara ziyaretine dair dün yayınlanan haberler böyle başlıyordu. Reuters’e bilgi veren “yetkili”, iki ülke arasında Swap anlaşması ile ilgili görüşmelerin devam ettiğini ancak “istenilen hızda” ilerlemediğine kaydetmişti. Meseleyi Erdoğan, Selman’la yapacağı özel görüşmede çözecekti…
Swap para takası demek. Faiz Swap’ı gibi farklı çeşitleri de var ama Suudi Arabistan’la görüşmeleri sürdürülen, iki ülke merkez bankalarının kendi aralarında belirli bir vade için para değiştirmesini öngörüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Suudi Arabistan’a TL verecek, karşılığında Suudi Riyal’i alacak. Vadesi geldiğinde iki ülke kasalarındaki parayı diğerine iade edecek. Anlaşılacağı üzere bu bir borç işlemi, iki taraf birbirine borç verecek. Fakat yine de sözleşme süresi boyunca merkez bankasının kasasına taze kaynak girecek, rezervlerini güçlendirecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın rezervleri tarihi diplere inmiş durumda. Net uluslararası rezervler 10 Haziran haftasında 8.1 milyar dolara geriledi. Bu, geçen Ocak’ta görülen ve son 20 yılın en düşük seviyesi olan 7.5 milyar dolara çok yakın. Swap yani para takasıyla başka bankalar ve başka ülke merkez bankalarından alınan dövizler çıkarıldığında ise net rezervler eksi (Evet eksi) 54 milyar dolara iniyor. Swap hariç net rezervler ilk kez 2020 yılında, meşhur 128 milyar dolarlık satışla eksiye inmişti. O günden beri de toparlanamadı.
Bir de “brüt” rezervler var. Brüt rezervler başka bankaların zorunlu karşılık gibi mekanizmalarla Merkez Bankası’na yatırdığı dövizleri de kapsıyor. Böyle baktığımızda Merkez Bankası’nın kasasında 102 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Yüksek bir tutar gibi görünüyor ama aslında bu da son derece yetersiz. Uluslararası ekonomide genel kabul gören ilkeye göre bir ülkenin merkez bankasının kasasında bir yıllık döviz ihtiyacı kadar para olması gerekir. Türkiye’nin önümüzdeki bir yıl içinde ödemesi veya döndürmesi gereken 182 milyar dolar döviz borcu var. Buna 40-50 milyar dolara ulaşması beklenen cari açığı da eklediğimizde 200 milyar doların üzerine çıkıyor. Merkez Bankası’nda böyle bir para yok.
Türkiye’nin risk priminin rekor seviyelere yükselmesinin sebeplerinden biri işte bu. “CDS” olarak bilinen risk primi (Tam Türkçesi, kredi temerrüt Swap’ı), bir ülkenin iflas riskini gösterir. Merkez Bankası eski Başekonomisti Hakan Kara geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin risk priminin yüzde 35 ihtimalle iflası fiyatladığını belirtiyordu…
Buraya kadar rakamlarla anlatmaya çalıştığım gerçeği en basit dille özetleyeyim: Merkez Bankası’nın rezervleri içler acısı durumda, acil para lazım!
Suudi Arabistan’la sürdürülen Swap görüşmeleri işte bu yüzden önemliydi. Suudi Merkez Bankası’yla yapılacak bir Swap anlaşması Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın rezervlerini güçlendirecek, risk algısını bir miktar düşürecek, Hükümet zaman kazanacaktı.
Selman’ın dünkü Ankara ziyaretinin beklenen sonucu vermediği anlaşılıyor. İki liderin görüşmesi sonrasında ortak basın toplantısı düzenlenmedi. Swap’tan da haber yok.
Suudiler Türkiye’ye para vermekte neden isteksiz? Arka tarafta yürütülen pazarlıkta ne talep ettiklerini bilmiyoruz ama yine de bir analiz yapmak mümkün.
Birincisi, iki ülke uzun zamandır Ortadoğu’da birbirine karşıt saflardaydı. Suudi Arabistan, Türkiye’nin darbecilikle suçladığı Mısır lideri Sisi’yi destekliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakın dostu Katar Şeyhi’ni devirmeye çalışıyor ve Libya, hatta Suriye’de Türkiye’nin karşısında. Bu kadar karşıtlık varken iki ziyaretle Ankara’ya açık çek verecek konuma gelmeleri kolay değil.
Diğer yandan Türkiye’nin Suudi Arabistan’a verebilecekleri de sınırlı. Suudi Arabistan’ın İstanbul konsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’yla ilgili İstanbul’da açılan dava kapatıldı ama Muhammed Bin Selman (Türkiye’nin çabasıyla) tarihe katil olarak geçti bir kere…
Bir de tabii seçimler meselesi var. Şunun şurasında Türkiye’nin kader seçimine bir yıl kaldı. Anketler AKP’nin kaybedeceğini gösteriyor. Batılı ülkeler seçimler öncesinde hükümet veya muhalefete destek olarak algılanabilecek adımlardan kaçınır. Suudiler’in de aynı hesabı yapmış olmaları kuvvetli olasılık.
Bütün bunlara rağmen önümüzdeki günlerde Swap anlaşması imzalanırsa? O zaman pazarlık Suudi’ler açısından iyi gitmiş, Türkiye’den azımsanmayacak tavizler koparmışlar demektir…