İsmail Saymaz
Ukrayna-Romanya sınırından iltica manzarası: Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar savaş meydanını terk ediyor
İncil'e ve Tevrat'a bakarsanız Hazreti İbrahim Allah'a sunmak için oğlu İshak'ı kurban etmek istedi. Kuran'a göre ise İsmail'i...
Üç kutsal kitap da ittifak eder ki Allah, İbrahim'in sınamadan geçtiğine kanaat getirip bıçağın vurulmasından hemen önce bir kurbanlık koç armağan etti. İlahi buyrukla insanların Allah'a kurban edilmesine böylece son verildi. Fakat devlet ve iktidar adına kan akıtılması asla bitmedi. Son örneğini Rusya'nın Ukrayna işgalinde görüyoruz.
Savaşı yakından izleyebilmek için cumartesi günü Ukrayna'nın Romanya sınırındaki Braila şehrine geldik. Yaklaşık 50 kilometre sonra İsaccea Sınır Kapısı'na ulaştık.
Bu kapı iki ülkeyi ayıran Tuna nehrindeki iskeleye açılıyor. Karşı yakada Ukrayna'nın liman şehirlerinden İzmail var.
İsimler tanıdık değil mi?
Braila, İbrahim'in kısaltılarak okunmasından geliyor.
İsaccea, İshakça'nın Rumencesi.
İzmail, bildiğiniz, İsmail.
İzmail'in daha gerisindeki Odessa şehrinde Rus Ordusu'nun ağır ablukası ve Ukrayna halkının direnişi sürüyor. Odessa'dan, başkent Kiev'den, Rusya sınırındaki Harkov'dan özel araçlarla, otobüslerle ve trenle yola çıkan Ukraynalılar karşı kıyıdan bindikleri gemilerle Romanya'ya kaçıyor. İşgal öncesi iki yakanın sakinlerini, gezginleri ve tırları nakleden gemiler bugün mülteci taşıyor.
Saygı uyandıran keder
Ukrayna'da 18 ve 65 yaş arasındaki aklı baliğ olan bütün erkekler silah altına alındığı için dedeler, babalar, eşler ve kardeşler vatanda kaldı. Bir de "Ukrayna'da ölmek istiyorum" diyen ihtiyarlar... Savaşamayacak halde olanlar katar katar memleketlerini terk ediyor. Kadınlar, çocuklar, bebekler, yaşlılar ve engellilerin göçü bu.
Ocakta yemeği bırakıp çıkmış, dükkanın kapısını çekip gelmiş ya da devlet dairesindeki ışıkları söndürüp ayrılmış gibi belki bir hafta, belki birkaç ay sonra dönecekleri hissiyle ülkelerinden kaçmışlar.
Vatansızlığı bilmiyorlar.
Gurbete çıkmaya hiç benzemiyor.
Siyasi bir mültecinin özgürlüğe kaçışına da...
Kadınlar arkada bıraktıkları erkeklerinin bir gün kara haberini alabileceklerini hatıra getirmek istemese de ihtimalleri bilmiyor değiller. Sorulduğunda, bir çığ kütlesi sessizce yuvarlanıyor sanki gözlerinden. Fakat ne çığlık çığlığa bir isyan ve yakarış ne de kadere razı gelmenin ve teslimiyetin insanı çürüten kabullenişi var.
Ukranyalılar savaşmanın ve iltica etmenin kederini, kendisine acındıran değil, saygı uyandıran bir ağırbaşılılık ve olgunlukla yaşıyor.
Çocuk her zamanki çocuk.
Bir köşede ya annelerinin cep telefonundan çizgi filmlerini izliyor ya da oyunlarına devam ediyorlar.
Yaşlılar ise düşünceli.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin yıkılıp milyonlarca insanın üzerine çöktüğü günü hatırlıyorlar. Geleceksiz kalmanın hiçliğini en iyi onlar biliyor.
Eksi derecede insan sıcaklığı
İshakça Sınır Kapısı'nı geçen mültecileri Rumen yardım dernekleri ve savaş karşıtları karşılıyor. Burada konaklama için mavi brandayla kaplı beş orta boy çadır, bir de büyük beyaz çadır var.
İçlerinde karyolalar kurulu, battaniyeler serili.
Elektrikli kaloriferler yansa da eksi derecede titrememek mümkün değil.
Çadırların önünde üç sıra halinde stantlar yer alıyor. Bu stantlarda sıcak çorbadan çay ve kahveye, ekmekten bisküviye, ilaçtan konserveye, tuvalet kağıdından temizlik malzemesine, şampuandan diş fırçasına, çoraptan bereye, bebek bezinden kadınların ihtiyaçlarına, battaniyeden oyuncağa her şey ücretsiz veriliyor.
Diğer yanda, nakil çadırı bulunuyor.
Mülteciler adlarını ve hangi ülkeye gideceklerini bildiriyor.
Romanya'ya, Bulgaristan'a, Moldovya'ya, Yunanistan'a, Almanya'ya, İtalya'ya ve tabi ki Türkiye'ye sürekli otobüsler kalkıyor. Köstence Başkonsolosluğu Türk vatandaşlarına, eşi Türk olan Ukraynalılara, Azerbaycanlılara ve Ahıskalılara yardım ediyor.
Hem afet hem delilik
Bir de devletler, dernekler ve örgütlerden bağımsız davranan Juanna ve Konrad gibi insanlar var. Bu Rumen çift internette tanıştığı Ukraynalı Andreiev ve Timoffi Olensandr kardeşleri bekliyorlar.
Sordum: "Evinizde mi ağırlayacaksınız?"
- Evet.
Savaş hakkındaki fikirlerini sordum.
Juanna, "Afet" dedi.
Konrad "Delilik" diye yanıt verdi.
Bana kalıyor ki ikisi de doğru.
Bu delilikten ötürü Ukrayna'yı terk edenlerin sayısı 1.7 milyonu geçti.
Bir milyonu Polonya'ya, kalanı Macaristan'a, Slovakya'ya, Moldovya'ya, Romanya'ya dağıldı. Ülkenin 44 milyon olduğu göz önünde bulundurulursa 5 milyon insanın kopmuş bir tespihin ya da parçalanmış narın taneleri gibi yeryüzüne dağılması bekleniyor.
Örneğin, Türkiye'den Romanya'ya uçarken, yan koltuğumda oturan Odessalı gemici Konstiantin, Moldovya'ya sığınan eşi ve iki çocuğuna kavuşmak için uzak denizlerden geliyor. Bundan böyle Yunanistan'da yaşayacaklar.
Ege'de Yunan adasına sığınmak isterken, botu itilip denizde kaybolanlara göre şanslı sayılırlar.
Ukraynalılar sunaktaki İshak ve İsmail'in kederini yaşıyor.
Bıçaklar bilenirken, Allah kurbanlık koçunu göndersin diye bekliyorlar.