Öztrak: '2023 hedefleri' yalan oldu

Öztrak: '2023 hedefleri' yalan oldu
CHP Sözcüsü Faik Öztrak açıklamalarda bulundu. Öztrak, Erdoğan'ın '2023 hedefleri'nden bahsederek, "2023 hedefleri ne oldu? Millete verilen sözler ne oldu? Ben söyleyeyim, yalan oldu" diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi'de bir basın toplantısı düzenledi.

Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 Kasım'da Anıtkabir defterine yazdığı yazıda “2023 hedeflerine ulaşmaya kararlıyız” ifadesini kullanmasına tepki göstererek, "Bu 2023 hedeflerinin ismi var da, cismi bir türlü ortada yok. Erdoğan “2023 hedefleriyle” Millete neleri vadettiğini söylemiyor. Ya Saray şürekasının “Siz merak buyurmayın, Emredersiniz tuttururuz” kabilinden sözlerine inanıyor. Ya da millete verip de tutmadığı sözlerin altında, ezim ezim eziliyor." ifadesini kullandı.

Öztrak'ın satırbaşları şöyle:

Bazı büyük önderler vardır ki, “Tarihin sinesine sığdırayım” deseniz, sığdıramazsınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, böyle bir liderdir. Özgürlüğün, bağımsızlığın, vatan sevgisinin, Aydınlanmanın, cumhuriyetimizin Ve ulusumuzun sembolüdür. Ebedi istirahatgâhı Anıtkabir’dir.

Ebedi ikametgâhı ise ulusumuzun kalbidir. Atatürk ve onun ilkeleri, Ulusumuzun, cumhuriyetimizin çimentosudur. Atatürk’ün ebedi Genel Başkanı olduğu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin mensupları olarak, Bu gerçeğin her geçen gün daha iyi anlaşılmasından, Elbette son derece bahtiyarız. Erdoğan da seçim anketlerinden harcı bitirip, Yapı paydos deme aşamasına geçtiğini görünce, Birden bire hidayete erdi.

“Yunan postalını Atatürk’e tercih eden” Fesli Kadir’in vaazlarından Atatürk’ü öğrenen Erdoğan, Şimdilerde Atatürk’ün adını ağzından düşürmez oldu. Yetmedi, Bizle Atatürkçülük yarışına çıktı.

Yakında çıkıp, “Ben geçmişte zaten Atatürkçüydüm”, “Ben geçmişte zaten CHP’liydim” derse, şaşırmayız. Zira kendisi koltuk için; “Milli görüş” gömleğini fırlatıp atan kişidir. Kendisi; “Benim emir komuta merkezim, Bana ‘Papaz elbisesi giyeceksin’ diyorsa, Papaz elbisesini giyer, Bu şekilde gider, görevimi yaparım” diyen kişidir.

Erdoğan’ın, Girmeyeceği kılık, Milliyetçilik dahil ayağının altına almayacağı değer yok. Tabi şimdiki emir komuta merkezinin kim olduğunu merak ediyoruz. Kendisini uyaralım, Atatürkçülerin giydiği elbisenin kumaşında, Kuvayımilliye vardır. Müdafaa-i Hukuk vardır.

O elbise, Erdoğan’a birkaç beden bol gelir. Erdoğan’ın kibri, Milletin aklıyla alay etme aşamasına ulaştı. Bunu 10 Kasım’da bir kez daha gördük. Anıtkabir defterine, “2023 hedeflerine ulaşmaya kararlıyız” yazdı.

Bu 2023 hedeflerinin ismi var da, Cismi bir türlü ortada yok. Erdoğan “2023 hedefleriyle” Millete neleri vadettiğini söylemiyor. Ya Saray şürekasının “Siz merak buyurmayın, Emredersiniz tuttururuz” kabilinden sözlerine inanıyor. Ya da millete verip de tutmadığı sözlerin altında, Ezim ezim eziliyor.

AKP'nin 2023 hedefleri

Erdoğan '2023 hedeflerini' ilk kez 2011 seçim beyannamesi ile açıklamıştı. 2013 yılında bu hedefleri 10. Kalkınma Planı'na yazdı. Bu plan, TBMM'nin onayından geçti. Artık hedefler vaat olmaktan çıktı. 2023'te Milli Gelirimizi 2 trilyon dolara, ihracatımızı 500 milyar dolara yükseltmeyi, işsizliği ise yüzde 5'e düşürmeyi milletimize taahhüt etti.

2023 hedefleri ne oldu? Yalan oldu. Bunu Erdoğan'ın imza attığı Orta Vadeli Program diyor. Erdoğan'ın 2023'te yüzde 5'e düşüreceğim dediği işsizlik oranı yüzde 11,4 olacak. Erdoğan 19 yıldır izlediği ekonomi politikalarının resmen iflas ettiğini kendi imzasıyla yayımladığı şu dökümanla cümle aleme ilan ediyor. Netice, Erdoğan millete verdiği sözleri tutmayan bir siyasetçidir.

Milletimiz azan hayat pahalılığını, ezen işsizliği ta ciğerlerinde hissediyor. Kimse hayal olan 2023 hedefleriyle milletimizin gözünü boyayabileceğini sanmasın.

Malatya'da hayatını kaybeden öğretmen

Daha dün Malatya’da çok acı bir olay yaşadık. Gencecik bir beden öğretmeni, 23 yaşındaki Fedai Altun, Atanamadığı için inşaat işçisi olmuş.

Çalıştığı inşaatta da, elektriğe kapılarak yaşamını yitirmiş. Yaşamını kaybetmeden önce, Saray’ı ve avanesini etiketleyerek Sosyal medyadan attığı şu mesaj, Aslında her şeyi özetliyor; “Beden eğitimi mezunuyum. 80,55 puan aldım. Sizin yüzünüzden atanamıyorum. Aile baskısı yüzünden, Ağır şartlarda çalışmak zorundayım. Bunun vebalini acaba kim ödeyecek? Ben hakkımı size helal etmiyorum.” (Bu tweeti Erdoğan’a, Lütfü Elvan’a ve Ziya Selçuk’a atmış) İşte burası sözün bittiği yer.

Bu ülkede analar, babalar; Yemiyor, evlatlarına yediriyor. İçmiyor, evlatlarına içiriyor. Giymiyor, evlatlarına giydiriyor. “Yeter ki evladım okusun” diyor. Bin bir umutla okutulan gençlerimiz mezun oluyor. Öğretmen çıkıyor, Mühendis çıkıyor, Ekonomist çıkıyor… Ama bu müflis yönetim gençlerimize, Mesleklerini yapacakları işleri veremiyor.

'Milletin geliri büyümüyor'

Milletin evlatlarını, Açlık sınırının altında asgari ücrete talim ettiriyor. Bin bir fedakârlıkla yetişen evlatlarımızın hali bu. Peki, ya Erdoğan’ın Saray sosyetesinin çocukları? Onların yedikleri önlerinde, Yemedikleri arkalarında. Bir değil, üçer-beşer maaş alıyorlar. Günlerini gün ediyorlar. Aldıkları maaşlara da, Utanmadan “huzur hakkı” diyorlar. Milletin gencecik evlatlarında huzur kalmamış, En ağır şartlarda çalışırken, Elektriğe kapılıp, yaşamını kaybederken, Saray “huzurdan” hakkını alıyor. Pes doğrusu! Gençlerimiz bunlara hakkını helal etmiyorsa haksız mı? Bu milletin daha kaç evladının hayatı sönecek?

Erdoğan bu yıl çift haneli büyümeden söz ediyor. Bu ülkede büyüyen birileri var o da saray, saray sosyetesi ve saray yandaşları. Milletin geliri büyümüyor.

Türk Lirası'nın değer kaybı

Erdoğan paramızın itibarını kendi ifadesiyle 'beş paralık' etti. Bundan tam 9 yıl önce 'Para, bayrak gibi bir ülkenin gücünü, itibarını sergiler' demişti Erdoğan. O gün 100 dolar almak için 177 lira yetiyordu. Şimdi 992 lira vermek zorundayız. Erdoğan yönetimi bizim paramızı itibarsızlaştırırken, doların itibarına itibar kattı.

Devletin kasasından bir kuruş para çıkmaz dediği işler için 2016 yılından bu yana tam 9.5 milyar dolar çıktı. Erdoğan bu yalanı tekrarlarsa milleti kandırırım sanıyor. . Önümüzdeki üç yılda da “Tek kuruş ödemeyeceğiz” dediği işler için, Milletin vergilerinden 14,6 milyar dolar ödeneceğini Meclis’te görüşülen bütçe söylüyor. Yandaş müteahhitlere ödenecek bu paralar dolara endeksli. Paramızın pul olmasından yandaşlar etkilenmiyor. Ama devalüasyon milletin bütçesini kemiriyor. Bugün 1 Dolar 10 Lira sınırında. Dolar arttıkça Erdoğan’ın yandaşları abat olurken, Millet helak oluyor. Bu yılbaşında asgari ücret 385 dolardı. Şimdi 285 dolar.

'Çiftçilerimiz tarlasını nasıl ekip biçecek?'

2020'de gübre ve mazot destekleri hiç artırılmamıştı. 2021 yılındaki artışlar 2 yıllık artışlar diye düşünmeliyiz. Ürüne göre desteklerde yüzde 20 ile 30 arası bir artış var. Çiftçimiz bu yetersiz destekle bu gübre zamlarının altından nasıl kalkacak? Tarlasını nasıl ekip biçecek? Nasıl gübre atacak?

Tarım Bakanı çıkmış zarar eden çiftçi yok diyor. Bu vurdumduymazlıkla gelecek yıl ekmek yerine hepimiz taş yeriz.

Adana’da buğday üreticisi, “Şu an tarlamıza gübre atamıyoruz. Verim yarıya düşecek, Ekmeğe muhtaç olacağız bu sene” diye açıkça uyarıyor. Duyan var mı? Ne gezer… Bu vurdumduymazlıkla, Gelecek yıl ekmek yerine, hep beraber taş yeriz. Ekmek demişken, Dün İstanbul’da Ticaret Odası’na bağlı fırınlar, Ekmeğe yüzde 25 zam yaptı. 230 gram ekmek, 2 liradan 2,5 liraya çıktı. Bir eve üç öğünden, Günde altı ekmek giriyorsa, O evin sadece aylık ekmek masrafı 450 lira yapar. Daha bunun zeytini var, peyniri var. Eti var, patatesi var, Bulguru, nohutu, soğanı var. Yağı var, şekeri var. Yani var oğlu var. Ama sofraya bir tek kuru ekmek koysanız ayda 450 lira…

Ayçiçek yağına dokunan yanıyor. Şimdi zeytinyağı fiyatlarında ciddi artış olacağı söyleniyor. Peki, emekli, işçi, memur sabit gelirli, Bu zam yağmurları karşısında ne yapacak? Kendini nasıl koruyacak?

Bu yıl ayrımsız tüm sabit gelirli yurttaşlarımıza, Ciddi bir kara kış desteği şart. Aksi halde kara kış, Milletimizi ezip geçecek. Genel Başkanımız yaşanacakları gördüğü için, Israrla “Kara Kış Fonu” kurun dedi. “Elektrik üstündeki TRT payını kaldırın” demişti. Onu şimdi yapıyorlar. Ama elektrikte asıl vatandaşımızı rahatlatacak olan Kış boyunca KDV’nin kaldırılmasıdır. Bunun da vakit geçirmeden yapılmasını bekliyoruz. Korkmayın adına başka bir şey deyin, Ama Kara Kış Fonu’nu da kurun. Bu fonla yeter ki milletimizi rahatlatın.

Hayat pahalılığı milletimizi ezip geçerken, Ülkemizde korkunç trajediler yaşanırken, Milli paramız pul olurken, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun rakamları, Alice’in Harikalar Diyarında dolaşıyor.

TÜİK'in verileri

TÜİK, bu yılın Eylül’ünden geçen yılın Eylül’üne, Resmi işsiz sayısı 147 bin kişi azaldı diyor. Ama ne hikmetse yine aynı ayda İŞ-KUR ’a kayıtlı işsizlerin sayısı 219 bin kişi artıyor. Hangisi doğru? Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor. Küresel salgın ülkemize geçen yılın Mart ayında ulaştı.

Gerçek işsiz sayımız geçen yıl Şubat’ta, 7 milyon 83 bin kişiydi. Eylül’de mevsim etkilerinden arınmış gerçek işsiz sayımız, 7 milyon 870 bin kişi. Yani TÜİK’in tüm makyajlarına rağmen, İşsiz sayımız pandemi öncesine göre hala düşmemiş.

Bu arada sadece işsizlik rakamlarında garabet yok. Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi rakamlarında da, Ciddi gariplikler ve açıklanması gereken hususlar var. Ödemeler dengesi verilerine göre, 2021’in ilk dokuz ayında Türkiye’ye, Kaynağı belirli kanallardan 31 milyar dolar para girmiş.

Yine ilk dokuz ayda, Net hata noksan kaleminden, Kaynağı belirsiz para girişi ise, 13 milyar 516 milyon dolar. Bu, tarihimizde en yüksek ikinci kaynağı belirsiz para girişi…

Birincisi 2018’deydi. Ama 2018’den fark şurada, 2018’de seçim vardı. Haziran’daki seçimler öncesinde de, Türkiye’ye normal kanallardan para girmediği gibi, 2018’in ilk 9 ayında Türkiye’den, 8 milyar 900 milyon dolarlık para çıkışı olmuştu. Finansmana erişimin zorlaştığı dönemlerde, Firmaların veya şahısların, dövizlerini bozdurarak Finansman ihtiyacını bir şekilde gidermeleri nedeniyle, Net hata noksan kaleminden Kaynağı belirsiz para girişi görülmektedir.

2018’in ilk 9 ayında, Ülkemize 19 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi oldu. Türkiye’nin finansmana erişiminde şu anda bir sıkıntı yok. İlk 9 ayda kaynağı belli, 31 milyar dolar bulmuşuz. Peki, finansmana erişimin nispeten kolay olduğu bu dönemde, Rekor düzeyde kaynağı belirsiz para girişinin sebebi nedir? Bu para neyin parasıdır? Hangi baronların parasıdır? Kayınpeder ve damat Merkez Bankası’nın kasasındaki 128 milyar doları, Ortalama 6,30 ila 6,40 Liradan satarak buharlaştırdı. Bugün kur 10 Liraya dayandı.

İçeride Lira ile ölçüldüğünde her şey ateş pahası. Ama dışarıdakilere elinde Doları olana her şey sudan ucuz. Borsadaki hisseler doları olana çok ucuz, Fabrika, arazi, ev, araba, doları olana sudan ucuz. O gün 128 milyar doları ucuza toplayanlar, Bugün ülkeye getirip, Ucuza mal kapatıyor ve kârlarına kâr katıyorlarsa, Bunu bilelim.

'Merkez Bankası dört koldan bilançosunu makyajlamaya girişti'

128 milyar doları, Merkez Bankası’nın kasasına geri koymak için Göz yumulan devalüasyonun tüm yükünü Milletimizin sırtına yüklemek gibi bir cin fikriniz varsa, Bunu da bilelim. Yok, başka bir tezgâh varsa onu da bilelim. Çünkü ortada izaha muhtaç olağanüstü bir durum var. 128 milyar doları buharlaştırdıktan sonra, Merkez Bankası dört koldan bilançosunu makyajlamaya girişti.

İlkin yabancı ülkelerle SWAP anlaşmaları yaptı. Emanet rezervle bilançoyu güzel göstermek istedi. Brüt rezervler arttı ama net rezervler artmadı. Kasanın tam takır olduğu gerçeği değişmedi. SWAP’lar yetmeyince, Reeskont kredileri ve Zorunlu karşılıklarla oynamaya başladılar. Merkez Bankası, zaten yaz başından bu yana, Döviz Tevdiat Hesaplarından yaptığı kesintileri yükselterek, Brüt rezervlerini 10 milyar dolar artırdı.

En son bu hafta, Döviz Tevdiat Hesaplarından kesilen karşılıkları 2 puan artırdılar. Artık bankalardaki her 100 dolarlık mevduatın 25 doları Merkez Bankası’na gidecek. Bu son operasyonun brüt rezervlere katkısı 3 milyar 800 milyon dolar olacak.

Son bir aydır brüt rezervler, 125 milyar dolara takılmıştı. Anlaşılan Merkez Bankası, Milletin bankalara yatırdığı dövizden emanet alacağı dolarlarla, “Bakın rezervler 128 milyar doları geçti” demeye hazırlanıyor.

Ama tüm bunların net rezerve katkısı sıfır… En son 5 Kasım itibariyle, Banka’nın döviz kasasındaki açık, 35,2 milyar dolar. Türkiye maalesef sevimsiz bir kısır döngüye girmiş durumda. Banka, politika faizini emirle düşürüyor. Yatırımcı parasını ülkeye getirmekten vazgeçiyor.

Vatandaş tasarrufunun değerini, Dövize yatırarak korumaya çalışıyor. Paramız değer kaybediyor. Paramız değer kaybettikçe, Enflasyon artıyor. Enflasyon artınca millet yeniden dövize koşuyor. Paramız bir kez daha değer kaybediyor.

Yapılanların ne net rezerve katkısı, Ne de dolarizasyonu azaltmaya tesiri var. Şu anda bankalardaki mevduatın yüzde 52’si Döviz cinsinden tutulur olmuş. Neden? Milli paraya güven yok da ondan. Ne Merkez Bankası kendi bastığı paraya güveni sağlayabiliyor, Ne de Hükümet de milli paramızın itibarını koruyabiliyor. Çünkü ne TCMB’ye ne de Saray’a güven var.

Bunun en önemli sebebi de, Oyun esnasında kural değiştirilmesidir. Oyunun başında kural neyse, Ortasında da, Sonunda kural o olmalıdır. “Enflasyon faizden yüksek olacak” dedikten sonra, Enflasyon faizi aşınca, “Ben manşet enflasyona değil, Çekirdeğine bakacağım…” Çekirdek olmayınca, “Cari açığa bakacağım” derseniz, Para politikanızın hiçbir inandırıcılığı kalmaz. TCMB’ye ikide bir talimat veren bir Hükümetin başına Güven olmaz.

Ekonomide de, mahkemede de kararların, “Tek kişinin iki dudağından çıkacak söze göre alındığı” algısı pekişir. Böyle bir ülkede de hiçbir yatırımcı malının, mülkünün, Güvencede olduğuna inanmaz. Bu kısır döngüyü kırmanın tek bir yolu var. Önce Hükümet Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını tanıyacak.

Sonra da toplumun tüm kesimleriyle istişare edilerek hazırlanan, Piyasalara ve ekonomideki tüm aktörlere güven verecek, İçsel tutarlılığı yüksek ve takvimlendirilmiş bir programı Adım adım, Her aşamasında millete hesap vererek, Kararlılıkla uygulamaya başlayacak. Şimdi şu hayati soruyu soralım. Her şeyi ben bilirim diyen Saraydaki kibirli adam, Millete danışarak bir program yapmaya, Uygulamalarıyla ilgili millete hesap vermeye, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kabul etmeye razı olur mu?

'Hemen sandık' diyoruz

Olsa bile, Böyle bir programı hazırlayıp uygulamaya takati kaldı mı? Bu nedenle biz, “Metal yorgunu, tükenmiş Erdoğan Şahsım Hükümeti, Ülkemizi düze çıkaramaz” diyoruz. Bu nedenle biz, “Hemen sandık” diyoruz. Bu nedenle biz, “Yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolar” diyoruz. Biz, Türkiye’yi düze çıkarmak için hazırız.

Bizim yöneteceğimiz ülkede, Kurallı ekonomi olacak. Hukuk devleti olacak. Güçlü kurumlar olacak. Öngörülebilirlik olacak. Pahalılığı, işsizliği, çaresizliği bitirmeye talibiz. Bu ülkeyi küresel ligde hak ettiği yere çıkarmaya talibiz. Biz insanlarımızı ötekileştirmeye değil, Birleştirmeye geliyoruz.

Biz bu ülkenin tertemiz insanlarıyla beraber, Kimseyi dışlamadan, Yepyeni bir geleceği inşa etmek için geliyoruz. “Biz hazırız, artık vakit tamam. Seçim zamanıdır bu zaman. Milletten korkma, Sandıktan kaçma Erdoğan” diyoruz.