Uzun süreli uçak yolculuklarında vücudunuzda nasıl değişiklikler olduğunu merak ettiniz mi? Gelin yakından bakalım…

Uzun süreli uçak yolculuklarında vücudunuzda nasıl değişiklikler olduğunu merak ettiniz mi? Gelin yakından bakalım…
Uçuş sonrası endişelendiğiniz bir belirtiniz varsa zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun.

Dünyamızın büyüklüğü sebebiyle bazı uçak yolculukları çok uzun sürebiliyor. Aralarda verilen duraklamalarla birlikte, bazı uçuşlar 24 saate yakın sürüyor. Avustralya’nın popüler havayolu firması Qantas, 2025 yılında hiçbir duraklama olmaksızın Avustralya’nın doğusundan Londra’ya yapılacak uçuşlara başlanacağını, bu yolculukların 19 saate yakın süreceğini söyledi.

Peki bu kadar uzun yolculuklar, yolcu sağlığını nasıl etkiler?

Susuz kalabilirsiniz

Dehidrasyon (vücudun susuz kalması) uzun süreli uçak yolculuklarında sık görülür. Boğaz, burun ve cildinizdeki kuruluğun sebebi budur. Uçuş süresi uzadıkça dehidrasyon riski artar.
Bunun sebebi, uçak içerisindeki nem seviyesinin düşük olmasıdır. Uçak kabininde dolaşan hava, dışarıdan alınarak kabine verilir. Uçakların bulunduğu yüksek irtifalardaki hava ise oldukça kurudur.
Dehidrasyonun bir diğer sebebi de uçakta yeterli miktarda su içmemektir. Bu durumu önlemek için uçağa binmeden ve uçaktayken bolca su içmeye özen gösterin.

Kulaklarınız, sinüsleriniz, bağırsağınız ve uykunuz etkilenebilir

Kabin basıncı değiştikçe, vücuttaki hava da tepki verir. Uçak yüksek irtifalara çıktıkça basınç düşer, hava genleşir. Uçak alçalırken de tam tersi olur. Bu durumlar aşağıdaki sorunlara yol açabilir:
Kulak ağrısı. Kulak zarının 2 tarafındaki basıncın farklı olması durumunda, kulak zarının üzerinde bir basınç oluşur.
Baş ağrıları. Sinüslerinizde bulunan havanın genişlemesi sebebiyle ortaya çıkar.
Bağırsak sorunları. Uzun süreli uçuşlarda bağırsaklarınızın biraz farklı davranması beklenen bir durumdur.
Öte yandan biraz uykulu da hissedebilirsiniz. Bunun sebebi, yüksek irtifalarda vücudunuzun normalde olduğu kadar oksijen alamamasıdır. Vücut yavaşlayarak kendini korumaya alır bu da sizi uykulu hale getirir.

Pıhtı oluşabilir

Uzun süre hareketsiz olma nedeniyle kanda pıhtı oluşabilir. Bu durum ciddi bir sorundur. Bazı durumlarda bacaklarda oluşan pıhtılar dolaşım yoluyla akciğerlere ulaşabilir, buna pulmoner embolizm adı verilir.
Uçakta fazla hareket etmiyor ve aşağıdaki risk faktörlerini taşıyorsanız, pıhtı riskiniz normaldekinden daha fazladır:

Saat farkı, radyasyon

Farklı zaman dilimlerine seyahat etmek, “jet lag” olarak adlandırılan bir duruma yol açar. Vücut gelinen yerdeki zaman diliminde olduğunu düşündüğünden seyahat edenler farklı zaman dilimlerine gitmekte güçlük çeker.
Uzun uçuşlar, seyahate göre değişmekle birlikte daha fazla zaman diliminin değişmesi anlamına gelir. “Jet lag” özellikle doğuya doğru seyahat edildiğinde, 3 veya daha fazla zaman dilimini değiştiğinde daha güç hale gelir.

Uzun mesafe uçuşları sık yapıyorsanız, havada uzun süre geçirirsiniz ve kozmik radyasyona daha fazla maruz kalırsınız. Adından anlaşılabileceği gibi, bu radyasyon uzaydan gelir, kanser ve üreme sorunları riskini arttırır. Mevcut bilimsel bilgiler ışığında, kozmik radyasyona maruz kalmanın hangi seviyeye kadar güvenli olduğunu söylemek güç
Uçağa seyrek biniyorsanız, bunun sorun olma ihtimali düşük. Ancak hamileyseniz veya başka kaygılarınız varsa, seyahatinizi planlamadan önce doktorunuzla görüşün.

Özet

Özellikle Avustralya ve Avrupa arasında yapılan uzun, duraksız uçuşlara vücudun nasıl tepki verdiğini anlamaya yönelik araştırmalar henüz erken aşamalarda. O zamana dek, eğer normal bir uzun uçak yolculuğu yapacaksanız tavsiye basit. Hava yolunun size verdiği tavsiyeleri takip edin, gerekli görüyorsanız uçuş öncesinde doktorunuzu ziyaret edin. Uçuş sırasında yürümek ve hareket etmek için fazladan çaba gösterin, bulaşıcı hastalıklara karşı maske takın, el hijyenini sağlayın ve yeterli su için. Uçuş sonrası endişelendiğiniz bir belirtiniz varsa zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun. Kanda pıhtıların oluşması ve damarlarınızda ilerlemesi birkaç saat veya gün sürebilir.

Bu makalenin orijinali The Conversation’da yayınlandı. Orijinal makaleyi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.