Bahçeli'den sürece doğum sancısı yorumu

Bahçeli'den sürece doğum sancısı yorumu
MHP Lideri Bahçeli, İmralı Süreci'nin geldiği noktaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli, süreci sabote etmek isteyenler olduğunu söyledi. Bahçeli, "Türkiye kutlu bir doğum arifesindedir.Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, bazen sinirler de gerilebilir,ortak ve parlak bir geleceğe yürüme kararlılığımız her soru ve sorunla başa çıkmaya kafidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü PKK'nın silah bıraktığı İmralı Süreci'ne ilişkin Türkgün gazetesine röportaj verdi.

Bahçeli, İmralı Süreci'ne karşı 'Beşinci kol faaliyetleri güçleniyor mu?' sorusuna yanıt verdi. Bahçeli, şunları ifade etti:

"Cesamet değil de, cüret edenler kümesi kimi zaman kalabalıklaşıyor, kimi zaman da kaçışmalar olduğundan tenhalaşıyor. Türkiye’nin dehşet uyandıran, vahşetle anılan bölücü terör musibetinden kurtuluşunu değil de, yüzyılın en müessir milli uyanışının çuvallamasını bekleyenlerin millet ve vatan sevgileri bana göre kurak, çorak ve bataktır. Yazık bunlara.

Yapılanı yıkmak kolay, zor olan yıkıntılar arasındaki cevheri bulup ortaya çıkarmak."

Bahçeli, terör örgütü PKK'nın lideri Öcalan'ın örgüte fesih çağrısını yeniden değerlendirdi ve bunun Suriye'deki SDG/YPG'yi de kapsadığını belirtti. Bahçeli, SDG/YPG'nin şu ana kadar çağrıya uymadığını belirtti. Suriye'deki unsurların da çağrıya uyması gerektiğini dile getiren Bahçeli şunları ifade etti:

"PKK’nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hitamında PKK 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir.

11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silahlarını yakmıştır.

Özellikle Suriye’nin kuzey doğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir.

Halbuki İmralı’nın çağrısı PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır.

En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır.

SDG/YPG Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata mutlaka riayet etmelidir."

"KARANLIK BİR KUMPAS İÇİNDELER"

Bahçeli, sürece karşı olanların 'karanlık bir kumpas' içinde olduğunu savundu:

"Kanlı yılların arasından; acı, hüzün ve gözyaşıyla pekişmiş olayların altından Türkiye’nin huzur ve umut dolu günlerinin parıltısını bulup milletimizle buluşturacağız. Bunu mutlaka başaracağız.

Bölücü terör örgütünün açtığı yaraların kapatılması hususunda geniş bir konsensüs vardır. Bundan bahtiyarım. Milletimiz “Terörsüz Türkiye” adım ve atılımlarının arkasındadır. Kaldı ki bu hedefe ulaşılmasıyla birlikte, tekrar söylemeliyim ki, kazanan Türkiye ve Türk milleti olacaktır.

Menfi ve mütereddit çevrelerin uydurmalarına, uçuk ve uyuşuk ithamlarına ne itibar edecek ne de kale alacak hiç kimse yoktur.

“Terörsüz Türkiye” hedefini zehirleme arayışında olanlara bilhassa milletimiz kulak asmayacak, itibar etmeyecektir.

Bir konunun yalnızca bir tarafını görmek aslında bütün seçeneklere kapalı olmak, tekdüzeliğe çanak tutmak demektir.

Biz “Terörsüz Türkiye” hedefini bütüncül zaman telakkisinin izdüşümünde kombine ve kolektif bakış açısıyla ele alıyor, hayatın ve hadiselerin her veçhesine ışıklar salacağına, yeni bir diriliş momenti olacağına inanıyoruz.

Önyargıların düğümlerini çözmek istiyoruz.

Katılaşmış ve kapanmış diyaloglara daha üst bir uzlaşma seviyesinde canlılık kazandırmanın amaç ve arzusundayız.

Eğer varsa buğulanan ve buzlanan toplumsal münasebetler ağını birlikte yaşama ve yaşatma temelinde karşılıklı anlayış, saygı, sevgi, fedakarlık, empati ve bağlılıkla yeni baştan kurmamız mümkündür.

Kim ki “Terörsüz Türkiye”den rahatsızsa bir karanlık, bir kurnazlık, bir kumpas içindedir.

Bu hedef soysuz bir çağdaşlığın fevkinde çağlar üstüdür.

Sırtını statükoya dayayarak bulanık dönemlere hapsolanların aksine devirler üstüdür.

1,5 asırdır süregelen küresel emperyalist komplo, vatanımız ve milletimiz üzerinde hesap yapan müstevli oyunlar inşallah tasfiye edilecektir.

Hedef büyüktür, bu hedefin gerisine düşmek, tavize ve teslimiyete boyun eğmek söz konusu değildir.

Göreceli anlaşmazlıkları önce çoğaltıp sonra körükleyen, ardından da düşmanlıklara dönüştürmek için fitne yayan iç ve dış hıyanet şebekesinin çarkı kırılacaktır.
Türkiye kutlu bir doğum arifesindedir."

Bahçeli, süreçte doğabilecek sıkıntılar için “doğum sancısı” benzetmesi yaptı:

" Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, bazen sinirler de gerilebilir, hatta temaslar zayıflayarak mesafeler açılabilir; fakat sabır, sebat ve soğukkanlılıkla Türkiye sevdasında buluşmamız, ortak ve parlak bir geleceğe yürüme kararlılığımız her soru ve sorunla başa çıkmaya kafidir.

Yeter ki samimiyet ve dürüstlük çizgisinden ayrılmayalım.

Yeter ki dağılmamızı ve bölünmemizi kurgulayan muhasım koalisyonuna karşı hep birlikte ve kardeşçe göğüs gerelim.

Bizim “Terörsüz Türkiye” hedefine bakışımızın kavramsal ve düşünsel çerçevesi bu şekilde ihata ve ifade edilebilir.

Farklılıklarımızı ortak bir dinamizme çevirebiliriz."

Dedikodu aşılayanları, algı operasyonuyla vakit geçirenleri, yabancılara kuklalık yapanları, medya saptırmalarını gündemden sürüp çıkaralım.

Bahçeli, üniter devlet çatısının hep beraber büyütmek için çağrı yaptı. Bahçeli, "Milli ve üniter devlet çatısı altında kardeşliğimizi ve ekmeğimizi hep birlikte büyütelim. Milliyetçilikten bihaber olan hamakat ve hamaset ehli mankurtların yine milliyetçilik nam ve hesabına bize iftiralar atması, akıllara zarar iddiaları gündeme taşıması bizi yıldırmak şöyle dursun daha da şevklendirmekte, yüreklendirmekte, doğru bir yolda olduğumuzu da teyit etmektedir" dedi.

BAHÇELİ'DEN İMRALI SÜRECİ ÖZETİ

Bahçeli, 'Süreci özetler misiniz' sorusuna da yanıt verdi. Bahçeli, süreçte bir pazarlık olmadığını, şehit ve gazi ailelerinin de endişelenmemesi gerektiğini ifade etti:

"Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir.

Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir.

Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin muştusudur.

Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız.
Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz.

Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını öne eğdirmeyeceğiz.

Pazarlık içinde değiliz.

Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız.

Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız.

Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizin tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır.

Münferit ve müfsit söylemleri ciddiye almıyoruz.

Terörsüz Türkiye hedefini istismar eden sözde milliyetçi geçinenleri de ademe mahkum ediyoruz."

"KÜRT KARDEŞLERİMİN TERÖRLE UZAKTAN YAKINDAN BAĞI YOK"

"Sizin Kürtlere karşı samimi ve pozitif mesajlarınız çok yankı buldu. Terörsüz Türkiye hedefi aynı şekilde bir kardeşlik ve kader ortaklığını mı gözetiyor?" sorusuna yanıt veren Bahçeli, Kürtlerin terörle bağı olmadığını dile getirdi.

Bahçeli, terör örgütü PKK ile ilgili de silahlı eylemde bulunmamış kişilerin aileleri ile kucaklaşması gerektiğini ifade etti. Bahçeli şunları ifade etti:

"Hiç şüphesiz. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur.

Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır.

Bizim kaybına göz yumacağımız, heba edeceğimiz tek bir insanımız yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir.

Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmak gerekmektedir. Nitekim Kürt kardeşlerim bu amacın safındadır, fazilet ve ferasetleri de iç ve dış komploları püskürtecek kırattadır.

Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz.

Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığı tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur.

Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır.

Unutulmaması gereken bir husus da şudur:

Durmadan taşan ve kaynayan bir ruha malik aziz milletimizin kanının döküldüğü her yerde yeni bir dünyanın filizleri yeşermiştir.

Millet olmak demek; mihnet ve melanete yüz çevirmek, kültür, demokrasi ve tarih sacayağında bayraklaşmak demektir.

Türk’üyle Kürdü’yle Türk milleti çok şükür bunu başarmıştır.

Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir.

Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek başlıca sorumluluğumuzdur.

Yine Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp der ki: “Millet fertleri arasında muhkem bir rabıtayı vücuda getirecek manevi bağ yalnız ahlaktır.”

Ahlakta biriz, akılda biriz, anıda biriz, acıda biriz, duada biriz, cephede biriz, camide biriz, cemevinde biriz, tarihte biriz; o zaman biri ikiye bölmek, biri ikiye ayırarak örselemek kimin harcı, kimin haddidir?

Tek yüreğiz, tek bileğiz, tek milletiz.

Bu haliyle ve takdimiyle Merhum Ziya Gökalp şu ders ve ibret veren isabetli sözünde haksız mıdır?

“Millet, müşterek duygular, müşterek mefkureler, bilhassa müşterek misaklar etrafında toplanan dayanışmacı bir topluluktur.”"

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi