Erdoğan Kazanırsa Toplum Ne Kaybeder?

Erdoğan Kazanırsa Toplum Ne Kaybeder?
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması halinde, bağımsız yargı, özgür basın ve düzgün işleyen bir hukuk devleti hayalinin tamamen hayal olacağını söyleyen Prof. Dr. Şahin, “Yolsuzluk, rüşvet ve şeffaflık seviyesinde iyice diplere çakılırız. Kur yükselir, enflasyon düşmez, pahalılık ve yoksulluk iyice artar” dedi

İktidarın kutuplaşmayı ve kamplaşmayı yaymasını, AKP politikalarının toplumsal etkilerini, muhalif seçmenin ruh halini; toplum ruh sağlığı, insan hakları, politik psikoloji gibi birçok konuda çalışma yapan Psikiyatri Profesörü Doğan Şahin ile konuştuk. Beş yıl önce İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden kendi isteğiyle emekli olan ve halen Okan Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Yüksek Lisans ve Doktora dersleri veren Şahin, Erdoğan’ın kazanması halinde toplum olarak neler kaybedeceğimizi anlattı…

yeni-proje-17.pngProf. Dr. Doğan Şahin

Erdoğan iktidarı toplumu nasıl etkiledi? Nasıl bir toplum olduk?

"AKP iktidarının izlediği politikaların önemli toplumsal etkileri oldu. Bunların başında kutuplaşma ve kamplaşmanın artması geliyor. AKP liderliğinin ayrıştırıcı, ötekileştirici dili, kendisinden farklı düşünen ve yaşayan herkesi ahlaksız, vatan haini, terörist, dinsiz, kitapsız vb. gibi sunması birçok taraftarını da etkiledi ve farklı partilere oy veren ya da farklı yaşayan insanların gerçekten böyle olduklarını düşünmeye başladılar.

Öte yandan AKP kendilerini böyle değerlendirdiği için AKP karşısında yer alan birçok insan da AKP’lileri vatana millete zararlı insanlar olarak algılamaya başladılar.

AKP liderliğinin kendisine yarayan bu tutumu, çok düşünülmüş bir stratejiden ziyade bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. İktidar içinde yolsuzluklar, yanlış politikalar, hatalar arttıkça, halk iktidarı eleştirmeye ve sorgulamaya başlayınca, bir refleks olarak kendilerini eleştirenleri itibarsızlaştırmak istediler."

‘Yolsuzlukları söyleyenleri itibarsızlaştırmaya çalıştılar’

"Eleştirileri, söylenen yolsuzlukları, ekonomide yaşanan başarısızlıkları önemsizleştirmek ve bunların etkisini azaltmak için, bunlara dair açıklama yapmak yerine söyleyenleri itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Eleştirileri bertaraf etmenin en iyi yolunun bu olduğunu gördükçe de bu yolu temel strateji olarak benimsediler.

Her türlü haklı eleştiriyi, kötü niyetli, vatan haini insanların uydurması olarak kabul eden geniş bir yığın oluştu. Bu kitleye güvendiği için de AKP liderliği hata yapmaktan, ekonomiyi batırmaktan ya da tüm devlet ihalelerini birkaç elit AKP müteahhidine vermekten çekinmez oldu."

Suç ortaklığı duygusu yarattılar

"Öte yandan bir başka değişim, hukuk dışı, keyfi uygulamaların tavandan tabana yaygınlaştırılmasıydı. Tekrarlayan imar afları, milyonlarca kişinin, hukuka aykırı, ruhsatsız yaptığı işleri meşrulaştırdı. Bunun yanında sık sık gündeme gelen vergi afları, borç yapılandırmaları, işlerini hukuka ve yasalara göre yapan, vergisini düzgün ve düzenli ödeyen kişilerin adeta cezalandırılmasına yol açarken, gemisini yürüten kaptan anlayışının yaygınlaşmasına neden oldu. Kendi gereksinimleri ve çıkarları için kurallara ve yasalara uymamanın yaygınlaştırılması, yapılan usulsüzlüklere ve yolsuzluklara bir çeşit suç ortaklığı duygusu yaratarak bunları önemsizleştirdi.

Bugün geniş yığınlar, kendisi de kendi çapında yapmayı alışkanlık haline getirdiği ve bundan nemalandığı için usulsüzlükleri ve yolsuzlukları önemsemez olmuştur."

Erdoğan’ın seçimi yeniden kazanması halinde neler değişir? Neler kaybederiz?

"Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde pek bir şey değişmez. Zaten oldukça kötü olan ekonomi, daha da kötü hale gelir. Ülkeye, ülke politikacılarına, ülkedeki hukuksal düzene güvenmediği için dış yatırımcı ve sermaye çekmeyeceği için daha da kötü olur. Kur yükselir, enflasyon düşmez, pahalılık ve yoksulluk iyice artar.

Ancak en az bunun kadar önemli olan, bağımsız yargı, özgür basın ve düzgün işleyen bir hukuk devleti hayali, tamamen hayal olur. Yolsuzluk, rüşvet ve şeffaflık seviyesinde iyice diplere çakılırız."

Sizce seçimin ikinci tura kalmasının nedenleri neler?

"Biraz önce bahsetmiş olduğum geniş kitleye ulaşılamaması. AKP+MHP oy oranında ciddi bir azalma olmasına karşın bunun Millet İttifakına yönelmemesi. AKP+MHP’den ayrılan seçmenin bir kısmının Yeniden Refah Partisi, Sinan Oğan gibi yerlere yönelmesi.

Bu oyları İYİ Parti ve Saadet Partisinin neden alamadığı, Deva ve Gelecek Partilerinin neden önemli bir gelişme gösteremediği sorularının cevabı, aslında güncel durumda çok daha yüksek olabilecek muhalefet oylarının neden bu seviyede kaldıklarının da açıklaması olacaktır.

Bana göre bunun en önemli nedeni yeterince çalışmamış olmaları. CHP'nin muhafazakar seçmeni ikna kabiliyetinin bir sınırı vardır ama ittifaktaki sağ cenahtan partiler bu işi daha iyi başarabilirlerdi ama çok az çalıştılar."

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması muhalif seçmeni nasıl etkiledi sizce? Gözlemleriniz neler? Umutlar kırıldı mı?

"Evet, özellikle ilk günler, hayal kırıklığı ve gene olmayacak duygusu hakim oldu ancak günler geçtikçe ilk tur öncesi kadar olmasa bile yeninden umutlanma ortaya çıktı."

Muhalif seçmen nasıl hareket etmeli?

"Oy vermeyen kitleyi ve Cumhur İttifakı'na oy veren insanları ikna etmeye seçmenler de şahsen uğraşmalı ve bunu yapamıyorsa da kutuplaşmanın değirmenine su taşımamalı.

Bazı muhalif seçmenler, yaşadıkları hayal kırıklığının da etkisiyle, özellikle deprem bölgelerinde iktidara oy veren seçmene dair öfkeli ifadelerde bulundular.

Gerginlik ve kutuplaşma, içeriğinden bağımsız olarak AKP’ye eleştirel bakabilecek seçmenin, tekrar AKP'ye yönelmesine neden olur.

Kemal Kılıçdaroğlu söylemlerine çok dikkat etmiş olsa da Millet İttifakı içinde olmayan ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nu destekleyen Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan bazı sözcüler, muhafazakar seçmeni ürkütecek ifadelerde bulundular.

Eğer sadece sosyal demokrat ve sosyalistlerin oyu ile Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılmayacaksa, oyunu almayı düşündüğünüz kitlelerin duyarlılıklarını, korku ve endişelerini dikkate almanız gerekir.

Dolayısıyla muhalif seçmen ve siyasiler, söylem ve tutumlarında muhafazakar, dindar ve AKP’ye oy vermiş seçmenleri küstürmeyi değil, kazanmayı hedeflemeli, söylemlerinde bunu gözetmelidirler."

İkinci tur ne ifade ediyor? Sadece cumhurbaşkanı mı seçeceğiz? 28 Mayıs’ta ülke olarak neyin kararını vereceğiz?

"Tek bir şeyin değil birçok şeyin kararını vereceğiz ama bana göre asıl önemli olan ayırımlar şunlar;

Çağdaş bir hukuk devleti mi olacağız, yoksa otoriter yöneticilerin keyfi yönetimini mi benimseyeceğiz?

Yürütme ve yasamayı yetişmiş alanında uzman olan kişilerden oluşan kurulların yol göstericiliğinde mi? yapacağız yoksa, tüm siyasi kararlar bir kişinin iki dudağından çıkacak sözlerle mi belirlenecek?

Dış politikayı uzun vadeli stratejiler bağlamında, istikrarlı politikalarla mı yapacağız yoksa cumhurbaşkanının esen rüzgara göre yön değiştiren, istikrarsız ve günü kurtarmaya çalışan düşünceleriyle mi?

Eğitim sistemimizi, çağdaş, bilimsel gelişmeler ışığında, teknolojik ve bilimsel gelişmeleri takip edecek ve bilime teknolojiye katkı sağlayacak bireyler geliştirebilmek için mi düzenleyeceğiz yoksa yöneticilerin hoşuna gidecek, uyumlu ve itaatkar bireyler yetiştirmek için mi düzenleyeceğiz?

Bağımsız, adil bir yargı sistemi mi kuracağız yoksa yöneticilerin istekleri ve beklentileri doğrultusunda karar verecek kontrol altına alınmış siyasileştirilmiş bir yargımız mı olacak?

Gazetelerden, TV kanallarında, oradan sosyal medya platformlarına kadar özgürce eleştiri yapabilen, sorgulayabilen ve doğruları yazmaktan, yayınlamaktan korkmayan bir medyamız mı olacak yoksa tamamen iktidarın denetiminde olan, yandaş bir medya sistemi mi?

Ekonomik kararları bilimsel gerçekler doğrultusunda mı yoksa şahsi kanaatler doğrultusunda mı alacağız?

Çalışan sınıfların ve yoksulların ekonomik koşullarını iyileştirerek sosyal adaleti artırmaya mı çalışacağız yoksa yapılageldiği gibi zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul olacağı politikaları mı sürdüreceğiz?"

Muhalefet bu seçimi hangi düşünceyle kazanabilir? Nasıl başarabilir?

"Muhalefet bu seçimi kazanmak istiyorsa biraz önce saydığım kısımları ön plana çıkararak halka neyi seçtiklerini daha iyi anlatabilirse seçimi kazanacaktır

Ancak dediğim gibi halkın önemli bir kesimi CHP ve onun genel başkanına dair katı önyargılara sahip ve Kılıçdaroğlu tek başına bu önyargıları değiştirmekte yeterli olamayacaktır.

CHP ve KIlıçdaroğlu'na karşı muhafazkar ve milliyetçi seçmendeki mevcut önyargıları en iyi Millet İttifakı’nda yer alan sağcı partiler değiştirebilir.

Halkın bu kesiminin korku ve endişelerini giderebilir ve önyargıları azalatabilirlerse, muhalefet bu seçimi rahatlıkla kazanır. Ancak bunun için çok çalışmaları, sahaya inmeleri ve halkla yüz yüze çalışmaları gerekir. "

Kaynak:halktv.com.tr